Tarih:
18.03.2014
Yaşasın Komün Ruhu
Paris Komünü 143 yaşında
KOMÜN’Ü ANARKENParis komünü 143 yaşında. Bu günler insanlığın ilkel komünadan sonra gördüğü en iyi demokrasinin uygulandığı Paris Komünü’ün kuruluş ve yıkılışının yıldönümü günleri.
1871 yılının 18 Mart günü Topçu bataryalarına el konulmasıyla başlayan süreç, 28 Mart günü KOMÜN ilanıyla sonuçlandı. 2 aydan biraz fazla süren bu yönetim Fransız burjuvazisinin dışardan da aldığı destekle 30 Mayıs günü yıkıldı.
Bu çok kısa süreli ancak insanlık için unutulmaz ve paha biçilmez derslerle dolu olan süreç, demokrasi kavramı açısından da çok anlamlı sonuçlar verdi. 70 gün kadar Komün yönetimindeki uygulamaları ve halkın kazanımlarını, Marx’ın “Fransa’da İç Savaş”kitabına yazdığı giriş yazısında Engels uzun uzun anlatıyor. Biz onun anlatımlarından kısa başlıklarla özetleyelim:
Komün yönetiminde:
- Bütün yöneticilerin seçimle gelmesi ve başarısızlık halinde geri çağrılabilmesi,
- Seçilen bu yöneticilerin maaşlarının ortalama işçi ücretlerinden fazla olamayacağı,
- Askerliğin zorunlu hizmet olmaktan çıkarılması, onun yerine halktan oluşan Ulusal Muhafızların kurulması,
- O zamana kadar halkın üzerindeki en büyük baskı aracı olan idam cezasının (giyotinle kafa kesme) yasaklanması,
- Gece çalışma zorunluluğunun kaldırılması,
- Direniş sırasında hayatını kaybeden işçiler ve ulusal muhafızların ailelerine maaş bağlanması,
- İşçilerin ve halkın rehin alınan mallarının serbest bırakılması, borçlarının ve faizlerinin tümden silinmesi,
- Din görevlilerinin ve kilisenin devlet işlerine karışmasını önleyici kararların alınması,
- Eğitimin genelleştirilip, özellikle işçi çocuklarının eğitimi için gerekli tedbirlerin alınması,
- Okul araç ve gereçleriyle, okullarda yiyecek, giyecek ve içeceklerin bedava dağıtılması,
- Terkedilmiş fabrikaların işçilerin yönetimine verilerek yeniden üretime geçirilmesi,
- Fransız bayrağı yerine, enternasyonal işçi bayrağı olarak kızıl bayrağın kullanılması,
Daha birçok kazanımdan bunları Engels ustamızdan özetlemekle yetinelim. Ve onun deyimiyle söyleyelim: “İşte proletarya demokrasisi”
Marx ve Engels ustaların yaşayarak heyecanla karşıladıkları bu ilk işçi devleti için “burjuvazi karşısında aşırı iyi niyetli tutumundan dolayı eleştirileri de olmuştur. Lenin ustamız da, Bolşevik devrimi için Komün derslerinden çok yararlandıklarını yazmıştır ileriki yıllarda.
Marx’ın, Komün yönetimini “çok iyi niyetli” bulma eleştirisi sonraki olaylarla da doğrulanmıştır. Burjuva yönetimini yıkarak Komün ilan edilen Paris’te, bu süreçte birkaç yüz kişi hayatını kaybetmiştir sadece. Komün yönetimi idamı yasakladığı gibi, kendisini yıkmak için her türlü sabotajı yapan Komün karşıtı güçlerin direncini kıracak tedbirleri de almamıştır. Nitekim Paris dışında örgütlenen Komün karşıtı güçler, başta Almanya olmak üzere çeşitli dış güçlerin de katılımıyla 2 ay gibi kısacık bir sürede toparlanıp Komün’ü yıkmayı ve boğmayı gerçekleştirebilmiştir.
Komün’ün 30 Mayıs günü yıkılması sürecinde ve sonrasında burjuvazinin en azgın terörü yaşanmıştır. Komünden yana güçlerin kıyımında dur durak bilmemiştir gerici güçler. Komün kurulurken birkaç yüz olan ölümler, komün yıkılırken, burjuvazinin azgın terörüyle 30 binden fazlaya dönüşmüştür. İdam cezasını ve giyotini geri getiren burjuvazi bununla yetinmemiş, aynı anda yüzlerce komün taraftarı işçiyi kurşuna dizerek bu korkunç kıyımı yapmıştır. Yine Engels ustanın ağzından yazalım “İşte bu da burjuva diktatörlüğü”
Komün ve dersleri konusunda sayısız kitaplar yazılmış. Bunları özetlemek bile bu sütunların işi değil. Ancak daha önceki sayılarda da yazdığımız gibi, her sınıfın demokrasisi kendinedir. İşçi sınıfı demokrasisi, bir avuç sömürücü dışında tüm toplum içindir. Yukarda Engels’ten özetlediğimiz komün kararları bunun en güzel özetidir. Komün, kısacık yaşamında bize gerçek demokrasinin en güzel örneğini vermiştir. Komün’ün Paris halkı için getirdiği haklar bugün bile hiçbir burjuva “demokrasisi”nde olmayan haklardır. Dünya halkları hâlâ o haklara kavuşmak için mücadele ediyor. Komün’ü yıkarken burjuvazinin tavrı da 140 yıldan fazla zaman geçmesine karşın hâlâ aynı sertlik ve acımasızlıkta. Onların demokrasi edebiyatları demagojiden ibarettir. Bu demagojilere bazı aklı evvel “solcu”ların katılması ancak o “solcu”ların zavallılığını gösterir o kadar.
Yazımızı sonlandırmadan önce, Komün’ün yenilip ezilmesinden 2 ay kadar sonra Eugène Pottier tarafından yazılıp, Pierre Degeyter tarafından 1888 yılında bestelenen ve o zamandan beri dünya halklarının dilinden düşmeyen ünlü “Enternasyonal Marşı”mızın sözlerini anımsatalım:
“Uyan artık uykudan uyan
Uyan esirler dünyası
Zulme karşı hıncımız volkan
Kavgamız ölüm-dirim kavgası
Mazi ta kökünden silinsin
Biz başka alem isteriz
Bizi hiçe sayanlar bilsin
Bundan sonra her şey biziz.
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal'le kurtulur insanlık
Tanrı, patron, bey, ağa, sultan
Nasıl bizleri kurtarır
Bizleri kurtaracak olan
Kendi kollarımızdır
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal'le kurtulur insanlık
Hem fabrikalar, hem de toprak
Her şey emekçinin malı
Asalaklara tanımayız hak
Her şey emeğin olmalı
Cellatların döktüğü kan
Bir gün onları boğacak
Bu kan denizinin ufkundan
Kızıl bir güneş doğacak
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal'le kurtulur insanlık.”
Evet biz de hep tekrar edelim “herkes için demokrasi” diyenlere karşı:
“Tanrı, patron, bey, ağa, sultan
Nasıl bizleri kurtarır
Bizleri kurtaracak olan
Kendi kollarımızdır.”
Yazımızı Bertholt Brecht’in Komün günlerini ve kazanımlarını anlatan şiiriyle kapatalım:
“ TAŞ USTASI PİERRE”
“ Paris hiç bu kadar güzel görünmemişti gözüme
14 saat çalışırdım
Taş ustasıydım
Güneşi görmeden terk eder
Güneşi gömdükten sonra kavuşurdum
Tek gözlü evime
Karıma
Çocuklarıma
14 saat hayat verirdim taşlara
14 saat hayat verirdim Parisli burjuvaların saraylarına
14 saat hayat verirdim başka hayatlara
Ama benimkisi de hayat değildi ki cancağızım
Ben Parisli taş ustası Pierre
Paris'in bu kadar güzel
Bu kadar görkemli olduğunu yeni öğrenen Pierre
Her karışında terim emeğim olan bu koca kent
Silkinip atınca üzerine çöken zalimleri,
Kapı eşiğimizden akan lağım sularını,
Biz aç kaldıkça semiren fareleri.
Soğuktan yüzleri morarmış bebeleri değil
İnsanlığı, eşitliği, kardeşliği gördüm bugün
Ben Parisli taş ustası Pierre,
Komün militanı Pierre
Komün, kendi kendinin efendisi olmak demekti
Komün, taş ustası Pierre'in konuşma hakkıydı
Ben konuşmazdım pek
Benim sadece ellerim konuşurdu
Komün, yurdunu işgalci yabancılara karşı korumaktı
Burjuvaların Paris'ini değil
Her karışında terim ve emeğim olan Paris'i savunacaktım elbet
Komün, daha az çalışmaktı
Çalışmaktan çekinmem ben
Ben taş ustası Pierre'im
Ben çalışırım da yaşamak da isterim
Hakkımdır!
Komün, kiliseyi, papazı, rahibi devlet işlerinden uzaklaştırmaktı
Laf aramızda hayırlarını görmedim bu yaşıma kadar
Komün, borçların ertelenmesi
Kiraların dondurulması
Rehindeki eşyalarımızın kurtarılmasıydı
Pierre borçluydu
Pierre tek göz evin kirasını ödeyemiyordu
Pierre'in çocuklarının sütü için baba yadigarı saati rehine verilmişti
Komün, biz ayak takımının ayağa kalkışıydı
Paris hiç bu kadar güzel görünmemişti gözüme
Paris'i görecektiniz 1871 baharında
Pierre'i, taş ustasını görecektiniz
Paris'te burjuvalara karşı ördüğümüz barikatın
Sol başında!”
Ahmet Kale
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları