Tarih:
29.12.2012
Şiddet ekersen sevgi biçemezsin!
Ceren Özçelik yazdı, ''Başbakan önce şiddeti başlı başına bir mekanizma haline getiren sistemini sorgulamalı...''
Hepimiz aynı ihtirasların kurbanı oluyoruz.
Gücü seven ve sahip olunca onu sonuna kadar kullanmak isteyen insanların boyunduruğu altındayız hepimiz. Bir kısmımız bu gerçeğin farkında ve mücadele etmeye çalışıyor, kimimiz de 'Hamdolsun' diye diye yaşadığı sefaletten ve insanlık dışı muameleden bihaber polyannacılık oynuyor.
Aslına bakarsanız, mücadele eden de etmeyen de aynı hayatı yaşamaya devam ediyor.
* * * * *
Türkiye bugününde, dününde ve geçmişinde hep aynı manzaralara şahit oldu. Birileri hep konuştu, birileri hep çalıştı.
Çalışanların bir kısmı, konuşanların boş laflar ettiğini fark etti, meydanlara çıktı. Ama o konuşanlar bu kez sözleriyle değil yumruklarıyla sindirmeye çalıştı onları. Çalışanlar öfkelendikçe, başları ezildi; hak aramaya çalışmasın ve başkalarının da kafasını 'karıştırmasınlar' diye.
Türkiye'de durum hep böyleydi. Çünkü en karakterli insanlar bile iktidar olmanın şehvetine kapılıyordu. Çünkü Zülfü Livaneli'nin dediği gibi hiç bir iktidar masum değildi.
Bu ülke, her iktidarın öyle ya da böyle 'sopasını' yedi. Çünkü kim yukarı çıktıysa başı döndü. Kuralları kendi belirledi, halkı da o kurallara uymaya mecbur kıldı.
* * * * *
Bu insanlık trajedisinin günümüzdeki yansıması ne yazık ki çok daha vahşice. Evet geçmişte polis de vardı, şiddet de, işkence de.
Şimdiki işkencelerin tek farkı göstere göstere yapılıyor olması. Sadece haklarının peşinde koşarken değil; değerlerini korumaya, sevdikleri insanları ve günleri anmaya çalıştıklarında da şiddete maruz kalıyorlar.
O biber gazı ve tazyikli sular, sadece kitlelere sıkılmıyor artık biliyorsunuz, küçük gruplara da aynı işkence uygulanıyor. Bile bile, göstere göstere iktidarın yetkilendirdiği o polisler, insanlara fiziksel işkence uyguluyor. Böyle bir güç kullanma şekli hangi hukuk devletinde olabilir?
İnsanlar artık polislerden nefret ediyor. Haklı olanı kollayıp, haksız olanın cezalandırılmasını sağlamak değil mi polislerin görevi? Artık kimse, polisliği saygın bir meslek olarak görmüyor. Hatta Türkiye'de büyük bir kesimin bu mesleğin sahiplerine kin duyduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü Türk polisi günümüzde, iktidarların 'özel güvenlik görevlisi' hâline geldi.
* * * * *
Başbakan Tayyip Erdoğan, 2500 polis, 20 zırhlı ve 105 koruma aracıyla girdiği ODTÜ'deki olaylarla ilgili rektörü suçlayıp 'Siz böyle mi öğrenci yetiştiriyorsunuz' çıkışını yapmıştı.
Bu ülkede bırakın öğrencileri, hiçbir yetişkinin bile şiddet güdülerinin zayıf olması beklenemez. Çünkü halkça şiddetin tam da göbeğindeyiz. Hem de 'meşru' şiddetin...
Mütemadiyen yetişkin insanların tazyikli sularla püskürtülmeye çalışıldığını, coplarla dövüldüğünü izleyen ve büyük bir 'ordu' ile karşılarına çıktığınız o gençler sevgi yumağı mı oluşturacaklardı?
Siz bu konuda rektörü suçlayacağınıza, şiddeti başlı başına bir mekanizma haline getiren sisteminizi sorgulayınız.
Ama sorun sistemde de değil, zihniyette...
'Devletin şiddetine hukuk, bireyin şiddetine suç' ismini veren zihniyette!
Ceren Özçelik
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları