loading
close
SON DAKİKALAR

1 Mayıs işçiden işçiye esiyor yel!

Hakan Tahmaz
Tarih: 01.05.2012

1 Mayıs’ın işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günümü, yoksa işçi bayramımı olduğu üzerineydi...

Hatırladığım kadar 1 Mayıs üzerine ilk tartışma, 1 Mayıs’ın işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günümü, yoksa işçi bayramımı olduğu üzerineydi. Hiç kuşkusuz bu tartışma 1 Mayıs tarihi kadar eski olan bir tartışma. Halada bitmiş değil.

 

İki yıllık hazırlık sonrası 1 Mayıs 1886 tarihinde uygulanan 12 saatlik çalışma süresinin 8 saatte indirilmesi talepli grev kararının sonunda yaşanan işçi katliamı ve direniş bu tartışmayı yarattı. Amerika ve Kanada İşçi Sendikaları Konfederasyonu yöneticileri, işçi sınıfının ve emekçilerinin kaderini değiştiren bir kararın ilelebet sürece bir tartışmayı başlayacağını nerden bilebilirlerdi. 

Sarper Özsan, sözü yazdığı ve müziğini yaptığı 1 Mayıs marşının  “Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından / Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından / Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir / cümlesi her şeyi anlatmaya yetiyor.

 

Şikago Haymarket meydanında yaşananların tarihi bilenler, 1 Mayıs’ın neden işçi sınıfın enternasyonal birlik, mücadele ve dayanışma günü olduğunu bir gün olduğu bilebilirler.

 

Şikago Haymarket direnişinin tarihini işçi ve emekçilerin hafızalarından silmek ve içini boşaltmak isteyenler ise, işçi bayramı olarak kutlanmasını sağlayarak “işçi sınıfının, kendisi için sınıf olma mücadelesinden” uzak tutmaya, mücadeleyi soğutma gayreti içersinde oldular hep.

 

12 Eylül darbesinin yasaklı günlerinde her 1 Mayıs’ta değişik politik kisveler altında sendikalar bu tartışmayı yaptılar.

 

Türk-İş ve Hak-İş yöneticilerinin, 1 Mayıs politikalarının nasıl biçim alacağını,  hükümetlerin yaklaşımı ve bu iki konfederasyonunun hükümete yaklaşımı belirledi.

 

Türkiye’de 1 Mayıs dendiğin akla ilk gelen Taksim söz konusu olduğunda Türk-İş ve Hak-İş yöneticilerinin uykuları kaçıyordu. Taksim kâbuslarıydı.

 

 Türk-İş ve Hak-İş 2007- 2010 yılları arasında Taksim ısrarında hep usulden takıldılar. DİSK, KESK ve sosyalist sol 2010 yılında Taksim’e ilk çıktıklarında Hak-İş Tandoğan’da Bakanlarla birlikte 1 Mayıs devlet törenini yapıyordu. Türk-İş konfederasyonu ise genel sekreterleri Mustafa Türkel’i yarı yolda bırakmakla meşguldü. AKP’nin baskısında boyun eğmeyen Türkel,  Türk-İş tarafında yalnız bırakıldığı için 1 Mayıs tertip komitesinden çekilmek zorunda kalmıştı.

 

1 Mayıs işçi bayramı olarak kutlama isteği, dünde bugün de hükümetlerin eteklerinde tutunarak sendikal faaliyet yürütme anlayışının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Mücadele değil, biat etme içgüdüsüne dayanan bir anlayışının ifadesi oldu.

 

2012’de sendikal harekette yaşanan bu ayrışma bugüne ait bir ayrışmaktan daha çok bıçağının kemiğe dayanmasıdır. Hak-İş ve Türk-İş yönetiminin hükümetin arka bahçeci gibi olma politikasının doğal sonuçlarıdır. Hak-İş için bir şey söylemeye gerek yok ama Türk-İş’te bu ayrışmanın sancıları kolay dinmez.

 

2012 1 Mayıs’ında Türk-İş yönetimi Bursa’da,  Hak-İş,  Tandoğan’da devlet töreniyle meşgul olurken herkesin gözü kulağı Taksim ve Diyarbakır’da olacaktır.

 

Diyarbakır’daki 1 Mayıs bir ilk olacağa benziyor. Diyarbakır’ın newroz’un coşkusuyla 1 Mayıs’ın nasıl bir şey olduğu çok konuşulacak, çok tartışılacak.

 

Ama esas Taksim’de olanlar sendikal hareket için yeni bir dönemin ilk adımı olabilir. Türk-İş üyesi 10 sendikanın oluşturduğu Sendika Güç Birliği Platformu’nun öncülüğünde Türk-İş üyesi sendikalarının 1 Mayıs alanında olmaları, sendikal mücadelede beklenen gelişmeye dair bir işarettir.

 

Mücadele içinde yan yana gelişlerin ve bunun yarattığı sinercinin doğuracağı yeni sendikal merkezin izleri ortaya çıkıyor.

 

 Türk-İş üyelerinin DİSK, KESK hatta TTB ve TMMOB üyeleriyle,  işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma gününde birlikte saf tutmaları 1 Mayıs’ın kendi kadar heyecan vericidir.  

 

Bu yan yana gelişin Kürt sorunu gibi keskin bir sorun dolaysıyla yaşanmış olması da yan yana gelişi daha anlamlı ve önemli kılıyor.

 

1 Mayıs’ın daha özgür, daha eşit bir dünyanın muştusu olması dileğiyle.

 

Hakan Tahmaz  

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları