loading
close
SON DAKİKALAR

AKP Dış politikası ve Suriye Sorunu

Hakan Tahmaz
Tarih: 13.02.2012

AKP hükümetinin dış politikasına egemen olan anlayış Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Yeni Osmanlıcılık” olduğu bilinen bir gerçek.

AKP hükümetinin dış politikasına egemen olan anlayış Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Yeni Osmanlıcılık”  olduğu bilinen bir gerçek. Yeni Osmanlıcılığının politik çerçevesini Davutoğlu,  “Stratejik Derinlik” kitabında  “batı medeniyetinin çöküşüne paralel, doğuda Osmanlı  kültürünün ve siyasal anlayışı ekseninden bölge ülkelerle ilişkileri tamir edip geliştirme” olarak tanımlıyor.

Bu İslam kardeşliğine dayalı çıkar ilişkilerini bölge devletlerine ve toplum kesimlerine egemen kılarak bölgenin yeniden dizayn edilmesinde etki rol alırken, aynı zamanda bunu batıyla olan ilişkilerde de bir güç unsuru olarak kullanmaya anlayışıdır.

AKP’nin ABD ve AB ülkeleriyle ilişkileri bu temelde oturmaya gayreti,  elli yıllı aşan Türkiye’nin dış politikasında yeni bir dönemin açılması anlamına geliyor.  Her ne kadar hükümet yetkilileri bu duruma “bir eksen kayması yok” cevabıyla geçiştirmeye çalışsalar da, durum o kadar basit değil.

12 Haziran seçimleri akşamı Başbakanın yaptığı balkon konuşması aslında AKP’nin bir taraftan bölge ülkelerinin hamiliğine soyunduğunu diğer taraftan da R.T.E “dünya lideri” olma gibi komik bir hevesinin dışa vurulmasında başka bir şey değildi. Seçim başarısının şımarıklığıyla kendisine bol gelecek bir elbiseyi gitmeye yeltenen Başbakana,  Suriye’de ortaya çıkan durum,   olabilecekleri gösterdi.

Türkiye’nin AB veya batı ile bütünleşme stratejisiyle “yeni Osmanlıcı” anlayışı birbiriyle her daim çatışacaktır. Batı ya da AB bölgede etkisi kontrolsüz artmış bir Türkiye’ye karşı hep temkinli davranacaktır. Batı bloğu öncelikle kendi iç dengelerini hesap eder.  Kontrol edemeyeceği bir Türkiye batı için “tehdit” oluşturur. Batı medeniyeti çökmüyor doğu yüzümüzü dönmeliyiz tezi İslam dünyasını Hıristiyan dünyasının karşısına dikme zihniyetidir. Bu eksen yeni bir emperyal güç olma arzusunun dışa vurumudur.   

Suriye krizi,  AKP’nin bu politikasının bir anlamda iflası oldu. Suriye yönetiminin,   muhalifleri silahla bastırma politikasına bütün dünyadan yükselen tepkiyi önemsememesi, bildiğini okumaya devam etmesi,   ABD’nın ve müttefiklerinin Ortadoğu’yu yeniden düzenleme planına  direnç göstermesi AKP’nin hesaplarını bozuyor.
 Bu nedenle Dışişleri Bakanı Suriye gitti. Ama eli boş döndü. Şimdi bütün dış dünya, Suriye yönetiminin çekilmesi için Türkiye’nin harekete geçmesini istiyor ve bastırıyor. ABD ve müttefikleriyle telefon trafiği yoğunlaştı. Savaş tam tamları çalınıyor. 
Türkiye yeni bir Irak macerasına sürüklenmek isteniyor. Irak’ta dönen pazarlıkları öğrenmek isteyenlerin yararlanacağı bir kitap bugünlerde çok tartışıyor. Eski diplomatlardan ve MHP eski Milletvekili Deniz Bölükbaş,  Dışişleri İskelesi isimli kitabında her ne kadar konuyu bambaşka bir düzlemde ele alsa da kitaptan oldukça fazla öğrenilecek şeyler var.  
AKP,  Irak’ta yaşananları unutarak,  Suriye macerasına girmenin eşiğindedir.  Türkiye, Irak batağının içine  tam boy girmemişse bunu büyük ölçüde 1 Mart tezkeresinin Meclis’ten geçmesini engelleyenlere borçlu olduğunu hatırlamalı. Bu nedenle süreci sorgulayanlara karşı mütevazi olmasında yarar var. Ana muhalefet liderini ve başkalarını cahillikle suçlama gibi ucuz yöntemlere başvurarak Türkiye’nin sürüklenmek istendiği savaş batağı gizlenemez.  

AKP daha iki yıl önce “komşularla sıfır sorun”  politikasıyla sorunları çözeceğini ileri sürdü.  Suriye ile savaşın eşiğindeyiz, Kıbrıs konusunda tam bir kilitlenme, Ermenistan’la karşılık restleşme yaşanıyor. Sıfır sorun bu ise vay geldi Türkiye’nin haline.

Sorunun esasını Türkiye’nin kendi sorunlarını çözme konusundaki ketum tavrı oluşturuyor. Hiçbir sorunu gerçek demokratik bir zihniyetle çözme iradesine ve aklına sahip olmayan AKP, rotasını sürekli kendi dışındaki gelişmelere göre belirliyor. 

Daha sekiz y önce Suriye ile vize ve pasaport uygulamasını kaldıran Türkiye’nin, şimdi neden savaşın eşiğine geldiği  “Başbakan’ın Suriye bizim adeta iç meselemizdir” sözünde gizli. Türkiye kendi Kürt Sorunu’nu çözemediği sürece Irak’ta olduğu gibi Suriye’deki gelişmeler de Türkiye’nin Kürt Sorunu’na büyük etki yapacaktır. Türkiye’yi planlamadığı bir yere sürükleyecektir. Bu nedenle iç meselesidir. 

Suriye ile savaş Türkiye’ye karşı İran’ın nasıl bir tavır takınacağı bellidir. Bunun da Kürt meselesine etkisi kaçınılmazdır. Bu nedenle Kürt Sorunu’nda yol alamayan bir Türkiye’nin bölgede ve uluslararası camiada eli hep zayıf olacak.  Bu sorunu çözmeden küresel güçlerin Türkiye biçtiği dengeli ve denetimli bölgesel güç olma misyonunu Türkiye’nin yerine sorunsuz getirmesi mümkün değildir.

Lafın özü AKP,  yeni Osmanlıcılık hayalinden yol yakınken dönmeli, kendi sorunlarını evrensel kural ve ölçülerle demokratik yollarla çözülmesine yol açacak politikalar izlemeli, bölgesel güç olma gibi emperyal amaçlarda uzak durmalı ve dış politikanın eksenini ülke ve toplum çıkarlarına oturtmalı. Ötesi bataklık.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları