AKP, Yanlış Hesaba Devam Ediyor
Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan hatta Turgut Özal’da bunun çıkış yolu olmadığını fark ettiklerinde iş işten geçmişti...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın TBMM’de yaptığı bütçe
konuşmasının Kürt meselesiyle ilgili bölümü hala tartışılıyor. Bunun iki nedeni
var. Birincisi bir süredir hükümet Kürt politikasını esas olarak 1990’lardaki gibi
güvenlik eksenli yürütmesine karşı, Arınç’ın şimdiye kadar hiçbir hükümet veya
devlet yetkililerinin dillendirmediği bir biçimde ve kapsamda Kürtlerin
haklarının teslim edileceğini söylemesi oldu.
İkincisi de diğer AKP ve hükümet yetkililerinin Arınç’ın tam tersine izlenen
politikada ne derece kararlı olduklarını gösteren açıklamaları oldu.
Pratik gelişmeler, gördüklerimiz bugüne kadar izlenen siyasette
devam edildiği gösteriyor ve Arınç’ı yalanlıyor. Bülent Arınç ile diğer
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in son günlerdeki
açıklamaları birbirini çelişmektedir. Ya da başka bir ifadeyle iki icracı
Bakan, hükümetin rotasını Arınç’ta çok farklı ve tam ters yönde olduğunu
söylüyor. En azından şimdiki uygulama da bu yönde.
Bu durumda Bülent Arınç iki
nedenle bu açıklamayı yapmış olabilir. Birincisi Kürtleri oyalamak, gerilen
siyasi ortamın tansiyonu düşürmek. İkincisi de gelecekte izlenecek siyaseti işaret
ediyor denebilir.
Bu mümkün? Yani bugün Kürt
siyasal hareketi askeri ve siyasi operasyonla elimine ederek, Kürtlerin
siyasal, sosyal, kültürel haklarını tam ve evrensel ölçeklerde kullanılmasını
sağlamak mümkün mü?
Devletin geleneksel
politikasının açmazı da tam bu noktadadır. Birinci bu yaklaşım Kürt hareketini hala
salt silahlı bir güçle sınırlı bir vaka olarak görmekten kaynaklanıyor. Ya da
aynı zamanda sosyal bir hareket olma özelliğini güvenlik eksenli politikalarla
ortadan kaldırılacağına dayandırılıyor. Bunun PKK’nin silahlı eylemlere ilk
başladığında gerçekleşme ihtimali daha yüksekti. İkincisi ise, 30 yıldır uygulana gelen güvenlik eksenli ya da
asayiş politikalarının yanlışlığının Hizbullah ve JİTEM gibi gizli örgütlerin
ve yasadışı devlet uygulamalarına indirgenmesinden kaynaklanıyor. Yani dağlarda
öldürülen gençlerin ve cezaevine tıkılan Kürt siyasetçilerin Kürt toplumu
üzerinde yarattığı etkinin yanlış hesaplanmasından kaynaklanıyor. Hesap yanlış
yapılıyor.
Atalay ve Şahin’nin, KCK operasyonları devam edecek biçimdeki,
hatta BDP’nin kapatılmasının zemini oluşturmayı amaçlayan beyanları bütün
Türkiye’ de nasıl bir negatif etki yarattığın görülememesi, Türkiye’yi AKP eliyle bir uçurumun kenarına
getirdi. İçişleri Bakanı’nın son hamlesiyle BDP’nin de kapatılması uçurumdan
aşağıya hep birlikte yuvarlanmak olacaktır.
Bu nedenle Arınç’ın
açıklaması zerre kadar inandırıcı değil. Kürt hareketini ezmeye, yok etmeye indirgenmiş
Kürt politikası Türkiye’nin geleceğini karartmaktan başka bir işe yaramayacak.
Tansu Çiller, Mesut Yılmaz,
Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan hatta Turgut Özal’da bunun çıkış yolu olmadığını
fark ettiklerinde iş işten geçmişti. Umarız tarih yeniden yaşanmaz.
Hakan Tahmaz
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları