Tarih:
11.02.2012
AKP’nin Keyfi uygulamaları toplumsal sabrı zorluyor.
AKP hükümeti, çıkarına geldiği noktada hukuk, yasa, anayasa ve yargı bağımsızlığı laflarının arkasına gizlenmeyi çok iyi biliyor.
Lafı dolandırmadan son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. AKP hükümeti, çıkarına geldiği noktada hukuk, yasa, anayasa ve yargı bağımsızlığı laflarının arkasına gizlenmeyi çok iyi biliyor. Başkalarının hakkı, hukuku söz konusu olduğunda da yasaların ve anayasanın arkasından dolanmakta, yasaları çiğnemekte ve yok saymakta hiçbir sakınca görmüyor. Üstelikte bütün bunları topluma “ileri demokrasi” safsatasıyla sunuyor.
Hükümet, 12 Eylül referandumuyla yargıyı açık denetimi altına almakla yetinmedi, daha da ileri giderek, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisini Meclis’ten bir oldu bitiyle aldı. Türkiye Büyük Millet Meclis’inin hükümete, KHK çıkarma yetkisi vermesi, aslından hükümete kanunsuzluk yapma yetkisi vermesidir. Meclis’in, yargıyı ve yasamayı devre dışı bırakması yürütmenin denetlenememesi demektir. Hükümet icraatın hızlandırılması bahanesiyle Meclis’ten alınan KHK çıkarma yetkisi, neo liberal ekonomik, sosyal politikaların ve anti demokratik siyasal icraatların dikensiz gül bahçesinde uygulama yetkisidir.
Anlaşılan Başbakan Recep Tayip Erdoğan, AKP’nin üçüncü döneminde, “ustalığını” göstereceği alanlardan biri de hükümetin çıkaracağı KHK’lerle olacak. Bu toplumun çok değişik kesimlerinin canını yakmak anlamına geliyor. İşte bu kesimlerden birinin doktorlar olduğu gecen hafta “adeta gizli” çıkarılan KHK ile anlaşıldı.
Bir önceki AKP hükümetinin çıkardığı ama Danıştay tarafından yürütmesi durdurulan Tam Gün Yasası’ bu kez Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlüğe konuldu.
Tam Gün Yasası kamu sağlık kuruluşlarında çalışan doktorların mesai saatleri dışında özel muayenehane açmalarını veya bir kuruluşta çalışmalarını engelliyor.
Danıştay’ın görevleri arasından olan yürütmenin icraatlarının yasalara uygunluğu denetlemesi bu örnekte görüldüğü gibi KHK ile engelleniyor.
Danıştay’ın yürürlüğünü durdurduğu Tam Gün Yasası’nın olası iptalinin sonuçlarını ortadan kaldıracak bu kararname, keyfiyete dayalı hükümet olma anlayışının tipik örneklerinden birini oluşturuyor.
Hükümetin, yargının hızlandırılması amacıyla hazırladığı Kanun Hükmünde Kararname’nin altına eklediği bir bölüm ile yargıyı bay pas etmesi, ne derece hukuk ve yasa devleti olma arzusunu taşıdığının işareti sayılmalıdır.
Hiç kuşkusuz neo liberal politikaları hayata geçirme kararlığında olan hükümetin, uygulamaya koymaya çalıştığı bu politikaların yarattığı sosyal sorunları görmemezlikten gelmesi bir siyasal tercihtir. Bu eşitsizliğe dayalı siyasal tercihi, aynı zamanda AKP’nin gelecek tahayyülünü de ortaya koyuyor.
Bu tahayyülde olmayan bir başka şeyde, örgütlü toplum, birey ve toplulukların hak arama arayışlarıdır. Tam Gün Yasası, gündeme geldiğinden itibaren çeşitli yönleriyle karşı çıkan Türk Tabipler Birliği’nin en küçük itirazını dahi dikkate almayan AKP, meslek örgütünü yok hükmünde sayarak davranıyor. Adeta doktorlarla meslek örgütünü karşı karşıya getirecek strateji izliyor.
Artık AKP klasiği haline gelmiş olan, muhalif olan her kesimi, her kuruluşu, her örgütlenmeyi neo liberal söylem olduğu anlaşılan “ideolojik davranma” suçlamasıyla ya da bir tür muhalifleri karalama propagandasına dönüştürülen statükoculuk suçlamasızla meslek örgütlerini toplum nezdinde itibarsızlaştırma çabaları şimdi de Sağlık Bakanı Recep Akdağ eliyle TTB karşı yürütüyor.
Kalitesiz ve güvencesiz sağlık hizmeti popülizmini rehber edinmiş AKP hükümeti, toplumun sinir uçlarına dokunmaya başladı. Sabrını zorluyor.
Dünyada iflas etmiş, sosyal yıkımlara yok açmış politikaları uygulamakta ısrarlı AKP, toplumun bu politikaların sonuçlarıyla yüz yüze kaldığında gelişecek tepkiler karşısında ne derece kararlı olacağını hep birlikte göreceğiz.
Umarız bunu görmemiz çok uzun sürmez. Bu düşüncelerle herkesin Ramazan Bayramını kutluyorum.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları