Tarih:
13.02.2012
Asker Babasından Çağrı
Abdullan Sökçeler, Zihni Koç ve Aytekin Turhan bu üç ismi kaçımız hatırlıyoruz.
Abdullan Sökçeler, Zihni Koç ve Aytekin Turhan bu üç ismi kaçımız hatırlıyoruz.
Biri er, biri uzman çavuş, diğeri sağlık teknisyeni.
9 Temmuz 2011 Diyarbakır-Bingöl yolunda Yolkesen köyü mevkisin de PKK tarafında kaçırılan üç genç İNSAN.
Çeyrek yüz yılı aşan bir zamandır, kimimizin savaş, kimimizin çatışma, kimimizin düşük yoğunluk savaş dediği olaylarda isimlerini bile hatırlamadığımız on binlerce insanımızı toprağa verdik.
Türkiye bu açıya doydu, yeter artık.
Tam bir aydır, bu üç insanın aileleri ve birinci derece yakınları, her an oğullarından, eşlerinden, babalarından, sevdiklerinden kötü haber almanın korkusuyla yaşıyorlar. Ve bu duruma daha ne kadar dayanabileceklerini bilmiyorlar.
Gecelerini gündüzlerine katık ederek, “iyi haber” almak için kulakları telefon ve kapı zilinde, gözleri iyi haber ulaklarında, yol gözlüyorlar.
İşte onlardan biri Zihni Koç’un babası Veysel Koç, dün İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türkiye Barış Meclisi ve Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfının ortaklaşa düzenlediği ve sanatçı Ferhat Tunç katıldığı basın toplantısında üç cümle kurdu.
“Türkiye'de akan kan dursun. Annelerin gözyaşları dinsin. Çocuklar yetim kalmasın”. Basının ısrarlarına rağmen fazladan tek bir söz bile etmedi.
Bu üç dilek çeyrek yüzyıldır yaşanan acıların süzgecinden geçmiş üç dilek.
Bu açıları yaşamayanlar, yüreğinde hissetmeyenler, duyduklarını, gördüklerini duymazlıktan, görmezlikten geliyorlar.
Bu sesleri duyup da duymazlıktan gelenlerin, geleceği olmaz ve bizim geleceğimize de el uzatmalarına izin veremeyiz.
Hükümetin, bir aydır sürdürdüğü bu görmeme, duymama tutumu, eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Aktütün baskını sonrası sarf ettiği “keşke ölselerdi” sözlerini hatırlatıyor.
Bugün en kutsal insanlık görevlerinden biri bu üç insanın, burunları bile kanamadan ailelerine kavuşmalarıdır.
Bunun için baba Veysel Koç’un, basın toplantısında yaptığı çağrıya vicdan sahibi herkes kulak vermeli. Koç, basın toplantısında :”herkesin sağ salim ailesine kavuşması için bütün yetkililerden, derneklerimizden, sivil toplum örgütlerinden ve duyarlı olan herkesten yardım bekliyorum" diye konuştu.
PKK, bu sese kulak vermeli, üç insanı koşulsuz derhal serbest bırakmalıdır.
Hiçbir gerekçe bu insanların daha fazla alıkonulmasını haklı gösteremez; hiçbir gerekçe ailelerin açılarını sürmesini haklı kılamaz.
Yaşam hakkından daha kutsal bir şey yoktur ve olamaz. Bunu tehlikeye atan davranıştan kaçınmak, insan onurunun ve haysiyetinin gereğidir.
Hükümet, artık sağır sultan rolünü oynamayı ve eski paslanmış silahlarla sorun çözme yaklaşımını terk etmeli. Üç insanın bir an önce sevenlerine kavuşmasını sağlayacak önlemleri zaman geçirmeden almalıdır.
Benimde üyesi olduğum Türkiye Barış Meclisi’yle birlikte dün İnsan Hakları Derneğinin İstanbul şubesinde ortak açıklama yapan sivil toplum örgütleri bu konuda “üzerlerine düşebilecek her türlü sorumluluğu” yerine getireceklerini bir kez daha kamuoyuna açıkladı.
Örgüte ve hükümete “kıymayın insanlara” çağrısı yaptı.
Bu kurumlar adına İHD, hükümete ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na “insanlarımız için bir şeyler yapmaları için başvuruda” bulunacak.
Herkes kendine şu soruları sormalı. Belki bazılarımız için tekrar olacak ama zararı yok, faydası var. Daha ne bekliyoruz? Yetmiyor mu toprağa verdiklerimiz; yetmiyor mu akan kan, gözyaşı? Niçin harekete geçmiyoruz? Bizi engelleyen ne?
Hoş olmayan bir yazıyla İstanbul gerçeği okuyucularına merhaba dedim. Ne yapabilirim memleketin hali hiçte hoş değil. Merhaba...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları