Ayıptır, günahtır!
Hrant Dink’in katillerinin yargılandığı davanın ilk perdesi kapandı.
Hrant Dink’in katillerinin yargılandığı davanın ilk perdesi
kapandı.
Sonuçta herkes şikayetçi; Cumhurbaşkanı, Başbakan,
Hükümet üyeleri, parti liderleri, Mahkeme
Başkanı ve Savcı karardan memnun değil.
Ortak kanaat, cinayetin örgütlü işlendiği.
Devletin bazı görevlilerinin parmağı bulunduğu konusunda hem
fikirlik var gibi görülüyor.
Katil Yasin Hayal, devletin kendisini kullandığını söylüyor.
Katilleri kullananların kim olduğu ortaya çıkarılmıyor.
Dink ailesinin
avukatlarının bulduğu örgütü, mahkeme bulamadığını ilan etti.
Bu yüzsüzlüğün, bu
utanmazlığın bir izahı gerekiyor.
Savcı belge var, delil var,
örgüt var diyor.
Mahkeme Başkanı örgüt
var ama delil yok diyor.
Müdahil avukatların onlarca talebini ret eden savcı ve mahkeme
sonuçtan rahatsız.
Kabul ettiklerini de
ciddiyetle araştırmadan sonuçlandırdıklarını
b unuttular.
Müdahil avukatların eksik soruşturma gerekçesiyle yaptıkları
itirazlar savcı ve mahkemece kabul edilmiyor.
Cinayetin işlenmesinden birinci derece sorumluluğu olan
Trabzon ve İstanbul güvenlik görevlileri ve cinayet sonrası katillerle şov
yapan Samsun güvenlik güçleri hakkında hiç bir soruşturmaya izin verilmeyen
hükümet, Başbakan sonuçtan memnun değil.
Mahkemeyi 5 yıldır
yanılttıkları veya oyaladıkları çok açık
olan MİT görevlileri, İstanbul ve
Trabzon emniyet müdürleri hakkında soruşturma açılmayanlar karardan memnuniyetsiz.
Bu büyük bir
riyakarlılık ve iki yüzlülüktür.
Bir de 5 yıldır davaya yön veremeye çalışan köşe yazarları,
aydınlar var.
“Hükümetin yeterli
siyasi irade göstermediğini” iddia
ediyorlar.
Aksine ortada ciddi
bir irade var.
Sevgili Rakel Dink’in, 23 Ocak 2007 tarihinde Agos’un önünde çotağını sonsuzluğa
uğurlarken söylediği “ bir bebekte nasıl ve neden katil yaratıldığını” sorgulamamak üzerine
kurulu bir siyasi iradeden söz ediyorum.
Bu sorgulanmaya başlandığın
Türkiye’nin faili meçhul bütün cinayetleri tek tek açığa çıkacak, savaş gerçeği
açığa çıkacak, köy yakmaların, Uludere katliamının nedenleri aydınlığa
kavuşacak. Gerçek Ergenekon ortaya
çıkacak.
Bundan korkan istisnasız bütün hükümetler, kendi atadıkları
yüksek bürokratların bu tür konularda
yargılanmalarına hiçbir zaman izin vermedikleri gibi AKP hükümeti de izin
vermiyor. Bürokratlarını koruyorlar ki, çark dönsün.
Hatta Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi ödüllendiriyorlar.
Dönemin Trabzon emniyet müdürü, İstanbul
valisi ve emniyet müdür, istihbarat dair müdürünün şimdi ne yaptıkları
bunun açık kanıtıdır.
Bunları sorgulamadan yapılan “ne olduğu belirsiz derin devlet vurgusu” ve hükümeti ve bürokratlarını koruma çabası bu
cinayetin üzerindeki sis perdesinin kalkmasını engelliniyor.
Sorum çok açık, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalattin
Cerrahın, cinayet sonrası söylediği “ milliyetçi duygularla işlen bir cinayet, siyasal yanı yok” sözüyle, mahkeme kararının paralelliği kurulmadan,
İstanbul vali Yardımcısının yanında Hrant’ı
tehdit eden MİT görevlisi ile mahkemeye “Hrant
ilgi hiçbir bilgiye sahip değiliz” yazısını gönderen MİT tutumu arasındaki paralelliği araştırılmadan gerçek katiller
bulunmaz ve bu dava bitemez.
Bunların üzerine gitmemek için itinayla çabalayanlar da Hükümetle aynı istikamette ilerliyorlar.
Hakan Tahmaz
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları