Tarih:
24.04.2012
Büyük Felaket
Hrant Dink ne güzel ifade etmiş, 23 Nisan ve 24 Nisan’ı birlikte yaşamayı.
Hrant Dink ne güzel ifade etmiş, 23 Nisan ve 24 Nisan’ı birlikte yaşamayı.23 Nisan’da egemenliğin ilanın sevinci yaşanıyor. Cumhuriyetin doğum günü kutlanıyor.
24 Nisan’da soykırım günü, büyük felaket günü yaşanıyor. 1915 yılında Ermeni’lerin bu topraklarda yaşadı kıyım canlanıyor hafızalarda.
Her ikisini bir yaşayan Hrant Dink bu bir birine tezat iki günü birlikte yaşamanın duygularını bir yazısında “Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum, ama hem Ermeni olmak hem Türkiyeli, hem 23 Nisan’ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle. Kaç insan bu ikilemi yaşıyordu şu yeryüzünde? Ne anlaması kolay ne de anlatılması? biçiminde dile getirmişti.
Son yıllarda toplumun geniş bir kesimi 23 Nisan’ı ve 24 Nisan’ı sorgulamaya başladı.
Toplum gerçeğe her gecen gün bir adım daha yaklaşıyor.
Öğretilmiş tarihler yeniden öğreniliyor. Tepe takla edilmiş tarih, ayaklarının üstüne oturtulmaya başladı.
Geçmişle yüzleştikçe veya geçmişin soğuk ve acı yüzünü öğrendikçe kurulan egemenliği altındaki haksızlıklar, acılar, sancılar gün yüzüne çıkıyor. Yazılmış resmi tarihin hiçbir şeyi gizlemeye yetmediğine tanıklık ediyor.
23 Nisan’ı “Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak bütün dünya çocuklarına armağan edilirken, “yetim ve dilsiz” bırakılan çocuklar gerçeğinin üzerini örtme çabasından da bir an geri durulmadı.
Hiç sorulmadı Hrant’ın sorduğu soru. Yılarca cesaret edilemedi yüksek sesle gerçekleri konuşmaya.
Konuşanlar veya konuşmak isteyenler, istenmeyen çiçekler gibi bir, bir koparıldı bu topraklardan.
İlan edilen egemenliğin başkalarının varlığının inkârına ve imhasına dayalı olduğunu gizlendi.
Yıllarca bunun sorgulanmasını yasaklandı. Resmi tarihe karşı konuşmak, aykırı tez ileri sürmek vatana ihanet sayıldı.
Büyük Felaket’in yüzüncü yılına üç yıl kaldı ama biz hala ABD Başkanı, 24 Nisan konuşmasında Soykırım diyecek mi, Fransa ne yapacak, hangi ülke soykırım diyecek? Sorularıyla ömrüm tüketiyoruz.
Farkında değiliz yeni büyük felaketlere adım, adım yaklaştığımızın, yürüdüğümüzün.
Farkında değiliz, bu topraklarda yaşanan Ermeniler azalırken, bütün dünyada soykırım utancından arınmak isteyenlerin sayısının çığ gibi büyüdüğünü, kar topağı olup, ittihatçı zihniyetin üzerine doğru yuvarlandığının.
Farkında değiliz, cezaevinde kirletilen çocukların kinlerinin bizi yeni uçurumlara sürüklediğinin.
Dili yasaklı Kürt çocukların, kendilerine ayrı bir yaşam kurmaya koyulduklarını görmeyecek kadar kör olmuş gözler.
21 yüzyılın Türkiye’si bu gerçeğinin korkusuyla, lanetli tarihe bakıp, bakıp yol alarak kurulamaz.
Hakan Tahmaz
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları