CHP Kendi Devrimini yapıyor!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın buluşması bu önemde...
Yarın Türkiye siyasetinde tarihi bir gün olabilir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın buluşması bu önemde.
Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’a ne önereceğinden daha çok, buluşma anının atmosferi Kürt sorununda “yeni dönemin” başlangıcı olacak.
Bu buluşmada CHP’nin, ne kadar “yeni CHP olma” iradesi içersinde olduğu görülecek ve CHP kendi devrimini başlatan ilk adımı atacak.
Kılıçdaroğlu’nun, bu
topraklarının en köklü, en keskin, en derin sorununun çözümünde elini taşın
altına koyup koymayacağı ortaya çıkacak. Türkiye’nin demokratikleşmesinin
kilidi olan bir soruna el atarak ne kadar “yeni
CHP” olabileceğini gösterecek.
CHP’nin Deniz Baykal döneminde açılım siyasetinde izlediği takoz
olma tavrından uzaklaşıp uzaklaşamayacağını ortaya çıkacak.
Bütün bunları tek başına Kılıçdaroğlu tek başına başaracak değil. Bu
liderin çıkışı kadar iki önemli şeye de bağlı.
Örgütün, bu yeni politikanın arkasında ne kadar durduğuna veya
içselleştiğine de bağlı bir sonuç olacak.
Tabiî ki, iktidar partisinin de nasıl yaklaştığıyla doğrudan
ilgili bir konu. Hatta CHP çıkışı kadar bu çıkışa AKP’nin nasıl refleks verdiği
de önemli bir husus.
AKP bugüne kadar olduğu gibi “güç
bende ben yaparım olur, ben biliyorum” siyasetiyle yaklaşırsa hiç kuşkusuz
bir kez daha Kürt sorununda çözüm sürecinin önünü tıkamış olacak.
Bu durumda çözümü değil, ölümü konuşmaya devam edeceğiz. Şiddeti
toplumsal yaşamdan dışlamanın neden mümkün olamadığını tartışmayı sürdüreceğiz…
Kılıçdaroğlu bu çıkışıyla, AKP’ye bir önceki açılım döneminde
yaptığı yanlışlarında kurtulma fırsatı da sunuyor.
AKP, Kürt Açılımı başlattığında ana muhalefet partini ortak
etmemekle en büyük yanlışlarında birini yapmıştı.
Hiç kuşkusuz dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın izlediği
siyasetinde bunda önemli payı var. Ama AKP’de TBMM’deki gücüne güvendi.
Kürt sorununun, her hangi bir partinin halledebileceği bir sorun
olmadığını fark edemediği gibi CHP’nin de “salt bir ana muhalefet partisi” olmadığını
göremedi.
AKP çevrelerinden son günlerde gelen sinyalleri bunu en azından
fark ettiğinin işaretleri sayabiliriz.
AKP’nin Kürt politikasının şekillenmesinde önemli katkısı olan
Polis Akademisi öğretim üyesi İhsan Bal’ın, Haber Türk Gazetesi’ndeki köşesinde
2 Haziran 2012 Cumartesi günü “CHP’nin
statüko savunuculuğu yerine çözüm odaklı, değişimci ve kuşatıcı politik bir
çizgi izlemesini” ülkenin hayrına olduğunu yazması dikkat çekiciydi.
İşte bu CHP’nin kendi devrimini başlatmasıdır.
Devriminin başarıya ulaşması, çözümü milliyetçi muhafazakâr
siyasal eksende arayan AKP’nin peşinden sürüklenmeden, demokratik zemine
oturmasında etkin rol almasına bağlı.
Bir anlamda CHP bıçak sırtında bir yükün altına girmek durumunda. CHP’nin
devriminin başarısı, AKP’nin de en azında Kürt politikasının değişimine yol
açabilmesine bağlı.
Buna Türkiye’nin bugün çok fazla ihtiyacı var. Her türden gelişme
siyaseti buna zorluyor.
Hakan
Tahmaz
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları