CHP ve Anayasa

Tarih: 13.02.2012

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu anayasa meselesinde topu yine taca attı.

Hafta sonu CHP’nin Bolu Abant’ta yaptığı toplantıda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu anayasa meselesinde topu yine taca attı.

Kılıçdaroğlu’nun gazetecilerin sorusu üzerine anayasa çalışmalarında ön şartlarının anayasanın ilk üç maddesinin tartışma dışında tutulması olduğunu belirttiğini neredeyse bütün gazeteler yazdı.

Basın mensuplarına Kılıçdaroğlu bu şartın gerekçesini, kurucu iradenin değiştirilemezliği ile izaha etmeye çalışmış.

Anayasa konusunda daha önce yazdığım yazıda böylesi ön şartla yapılacak anayasanın yeni olma şansının olamayacağını ifade ettim. Mevcut anayasa mantığı içerisinde kalınarak ve ruhu korunarak anayasayı yeniden yazmak, anayasa değişikliğinden beklenen sonucu vermez.

Burada beklenen sonucun ne olduğu sorusu karşımıza çıkıyor. AKP’nin yeni anayasadan ne beklediği malum. AKP, Türkiye yeni anayasa ile başkanlık veya yarı başkanın sistemi elbisesi giydirmek istiyor. Tabi demokratik ortamda bu da dâhil her şey tartışılabilir. Kişisel görüşüm güçlendirilmiş ve çoğulcu parlamenter sistemin korunmasıdır.

Yeni anayasadan CHP ne bekliyor çok net bilmiyoruz. Daha çok, hükümetin tasarrufu içersinden kendi tabirleriyle “yapıcı muhalefet çizgisi izleyerek” (bu tanımlama CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’ye ait) anayasa tartışmalarının dışından kalmadan süreçte yer alacağa benziyor. Hedefsizlik, birikmiş sorunların tamamını görmek istememe hali ağır basıyor.

BDP ise en basitinden Kürt Sorunu’nun demokratik çözümünün önünü açacak yeni anayasa yapılması arzusu ve mücadelesi içersinde. Başka bir ifadeyle mevcut anayasanın ruhuna dokunmada Kürtlerin önemli bir bölümünün taleplerini karşılanamayacağını veya Kürtlerin kendilerini eşit Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı hissetmelerinin olanaklı olmadığını bildiklerinde en azından bunun önündeki engellerin kaldırılmasını istiyorlar.

Bu demokratik beklentinin toplumsal bir karşılığı var. Tabi bunun nasıl gerçekleşeceği ayrı bir içerik tartışması, şimdilik buna girmeden CHP neden topu taca atıyor bunu izah etmeye çalışayım.

Yeni anayasa salt Kürtlerin bu beklentileriyle sınırlandırılamaz. CHP’nin anayasa ilişkin dillendirdiği kimi öneriler oldukça önemli. Özellikle de güçler ayrılığı ve yargı konuları bugünlerde elzem bir sorun teşkil etmektedir. Keza yeni anayasa öncesi yol temizliği konusundaki önerileri de oldukça hayati. Bu konularda solun önemli kesimiyle CHP’nin ortaklaşmasının oldukça kolay olacağını söyleyebiliriz.

Nitekim BDP ile yol temizliği konusundan ortak tutum almış durumdalar. BDP yetkilileri, anayasa konusunda CHP yönetimiyle birlikte davranmak istedikleri açıklamaları tesadüf olmasa gerek.

İlk üç maddenin olduğu gibi korunmasının ön şart koşulması, Kılıçdaroğlu’nun ifade ettiği gibi kurucu iradenin sürmesini istemektir. Kurucu iradenin şekillendirdiği milli devlet ve toplum ise çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı sosyal yapıyla çatışıyor. Bunu yeniden düzenlemeyi hedeflemeyen yeni anayasanın demokratik olması imkansız.

Bilimi, eğitimi ve hukuku millileşmiş bir toplumun, çoğulcu yapısını sürdürmesi mümkün değildir. Bugün Türkiye’nin yaşadığı bir dizi sorunun kaynağında bu millileştirme var.

Bunu değiştirilemezliğini masa sürmek yerine, nasıl değiştirilebilir olduğunu tartışmak ve tartıştırmak CHP’ye kazandırır. CHP bu kurucu iradenin ilelebet baki kalmasını savunursa Türkiye’ye büyük kötülük yapar.

AKP’nin mevcut anayasayı ne kadar değiştirmek istediği de çok belli değil. Kendi beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini gördükleri an erteleyeceklerini söyleyebiliriz. Bu koşullarda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu türde ön koşullar açıklaması ise AKP’nin anayasa yaptırmıyor suçlamasına muhatap olmasına yol açacaktır.

AKP’ye ilk üç madde gerekçesiyle anayasa yaptırmayan CHP mi pozitif muhalefet yapmış olur, anayasa tartışmasında toplumun geniş kesimlerinin arzu ve beklentileri kapsayan etki bir muhalefet mi pozitif muhalefet olur CHP yönetimi karar vermelidir. CHP, yeni CHP ancak ikinci yolu seçerek olabilir.