CHP’de Keskin Viraj Alındı!
CHP’nin, aylardır ötelenen tüzük kurultayını, parti içi muhalefetin basıncıyla hafta sonu gerçekleşti...
CHP’nin, aylardır ötelenen tüzük kurultayını, parti içi muhalefetin basıncıyla hafta sonu Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığını pekişen bir sonuçla hafta sonu gerçekleşti.
CHP yönetiminin, tüzük değişikliğini Haziran’da seçimli olağan kongrede yapma eğilimine girmesi, muhalif delege ve PM üyelerinin istemleri çifte kurultaya yol açtı. Bu anlamda tüzük kurultayı muhaliflerin başarısı sayılabilir.
Muhalifler CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na, muhalifler lider olmanın olanaklarını altın tepsi içinde sundular. En azından Deniz Baykal ve Atilla Sav’ın muhalefeti karşısında Genel Merkezin bu kadar rahat olabileceği tahmin edilmiyordu.
Kurultaydan bir gün önce, il Başkanlarının, Kılıçdaroğlu ve ekibine, rahat nefes aldıran Genel Merkez ile birlikteyiz açıklaması, muhaliflerin aklını başlarına getirmeye neden yetmediğini anlamak çok zor. Bir tek Baykal ve Sav’ın yıllara dayanan kibirliklerinden olabilir.
Önder Sav’ın basın toplantısı, İsa Gök’ün Atatürk’e Mustafa Kemal diye hitap etmeyin eleştirisi, Baykal’ın kurultayı demokratik bulmaması ve dahası büyük bir işbirliği ile yaptıkları tüzüğün demokratikleştirilmesini Kılıçdaroğlu’ndan talep etmeleri, manidar olduğu kadar sürüklendikleri çaresizliği ve koltuk hırsını da gösteriyor.
CHP delegesinin “yeni CHP’den mi yoksa yeniden CHP’den mi” (değişimden mi statükodan mı) yana olduğu tartışması daha çok uzun sürecek ama kesin olan şey, CHP tabanı ve örgütü, son 15 yıldır, “sosyal demokratların” sürüklendikleri yerden gayrimemnunlar ve bunun faturasını kurultayda doğal olarak eski yöneticilere çıkartılar. AKP’nin dizginlenemeyen tahribatının ve yükselişinin önünü almak için Baykal ve Sav’a “artık yeter” mesajı verdiler ve Kılıçdaroğlu’nun arkasında saf tuttular.
Delege tüzüğün hangi maddesinin
nasıl değiştirildiğinden daha çok Genel Merkezin arayışına destek vermeyi görev
saydı. Parti yönetiminin örgütün memnuniyetsizliğini giderecek bir yolla
girmesini istedi.
Bu anlamda CHP’de yaşananlara Türkiye siyasetindeki tıkanma/sıkışma noktasından bakmak bizi daha doğru sonuçlara ulaştırır. Sistem içi partiler arasındaki siyasal gerilim ve rekabetin laik, anti laik ve rejimin bekası ekseninde sürüp gitmesi Kılıçdaroğlu döneminde geride kalması CHP, AKP gerilim ve rekabetinin başka konu ve sorunlar alanında sürdürülmeye çalışılması Türkiye siyasetinde bir makas değişimine yol açmıştır.
Bunun kamuoyunda CHP algısında değişime yol açtığı gibi, kadro ve tabanda da yeni umut ve heyecanları beraberinde getirdiğini gözlemek mümkün. Bu bakışla hareket edildiğinde hiç kuşkusuz tüzük kurultayında yapılan değişiklikleri, yeterli bulmak mümkün değil. CHP’nin batı tipi bir sosyal demokrat parti olması için yürümesi gerek çok uzun bir yolu olduğunun söylenmesi gerek.
Fakat tüzük kurultayından kamuoyuna yansıyan görüntünün ve yapılan bazı tüzük değişikliklerin CHP’de yol açacağı olası değişimi dikkate almadan siyaset konuşmak büyük yanlış ve haksızlık olur.
Salt parti içi demokrasi konusunda katledilen yol bakımında değil, bunun da çok ötesinde bir değişimi konuşuyoruz. Tüzük kurultayında eski tüzükteki “CHP’nin amacı; ülkenin güvenliğini ve bütünlüğünü, ulusal birliği, ekonomik ve siyasal bağımsızlığı, yurtta ve dünyada barışı koruyup, güçlendirmektir” tanımın, CHP’nin amacı; insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne; laik, çağdaş, katılımcı ve çoğulcu demokrasiye dayan hakça bir düzen oluşturmaktır” biçiminde değiştirilmesi, doğrusu beklenmeyen bir çıkış oldu. Bu sıradan ve basit bir şey değil. Her şeyden önce bu değişiklik Kılıçtaroğlu’nun, Türkiye’deki siyasal ve sosyal değişimi Deniz Baykal ve Önder Sav’dan çok farklı okuduğunu gösteriyor. Bu, CHP’nin siyaset arenasında yeni bir rol için kollarını sıvaması biçimde okunmaya müsait bir durumdur. Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi bu hat üzerinden ilerletmesinin de bir sınır var. Olabilecek olanın kastlaşmış yapının ve siyaset alanında tıkaç görevi üstlenmiş bir anlayışın çözülmeye başlamasıdır. Yeniye biçim verecek olan ise gelişecek mücadelenin niteliği olacaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu emin adımlarla ağır, ağır CHP’nin yeni lideri olma yolunda ilerliyor. Bugüne kadar bu yürüyüşte önüne çıkan engelleri kendisinden beklenenden daha büyük bir beceriyle aşmayı başardı. Haziran’daki kongrenin çok daha kolay olacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
Kılıçdaroğlu’nun işi aynı zamanda
zorlaştı. Çünkü önümüzdeki yerel
yönetimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri, hem AKP’nin planları bakımında
hem de CHP’nin tüzük kongresinin sonuçlarının varacağı nokta bakımından Türkiye
siyasetinde önemli bir merhale olacak. Bu
seçimlerde Tayip Erdoğan ile birlikte Deniz Baykal ve Önder Sav’ın arkadaşlarının
tarih sayfalarındaki yerlerini göreceğiz.
Hakan Tahmaz
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları