Halil Solculuğu ya da Kendini Solcu Sanmak
Sanırım bay profesörün de beklemediği bir şey oldu. İlk kez bir tarihçi olarak söyledikleri bu kadar fırtınaya yol açtı...
Halil Berktay ‘ın 77 1 Mayıs katliamıyla ilgili faturayı tamamen sosyalistlere çıkaran açıklaması ve MİT’e, savcılara rağmen devleti temize çıkarma çabası fazla abartıldı ve ciddi alındı.
Sanırım bay profesörün
de beklemediği bir şey oldu. İlk
kez bir tarihçi olarak söyledikleri bu kadar fırtınaya yol açtı.
Uzun yıllar yoldaşlık yaptığı, birlikte ortalığa zehir fışkırttığı, şimdinin
Silivri sakinlerinden Doğu Perinçek bile profesörü hiç bu kadar ciddi
almamıştı.
Halil Berktay’ın durumunda zerrece şaşılacak bir şey yok. Yeni olanda bir şey de yok. Berktay’ı
gerçekten tanıyanlar, 1980 öncesi ve sonrası savunduğu fikirleri
bilenlerin, takip edenlerin, Ömer
Laçiner gibi “bu da nerden çıktı şimdi”
demelerini anlayabilmek mümkün değil.
Berktay’ın tarihçi
kimliğini bir kenara bıraktığımızda
siyasal tarihinde sosyalist sol hayrına kaç kez tutum almıştır veya
sosyalist solla pozitif katkı sunmuştur,
hatırlayan var?
1980 öncesi, herkesin resmi, sivil faşist çetelere karşı can güvenliği sorunu yaşadığı bir
dönemde, siyasi hareketin çıkardığı günlük gazetede “İşte Sahte Sol” başlığı altında sosyalistlerin isimlerini, adreslerini, yönetiminde yer aldıkları
sendikaları yayınlayarak sosyalistleri
karalama kampanyası yürütmüş, devletin istihbarat ve güvenlik örgütlerine
hizmet vermiş bir siyasi hareketin öncü kadrosunda, bugün yaptığının
ötesinden başka bir şey beklemek için, o kişinin solun evrensel değerleriyle barışık olması
gerek.
Aydınlık geleninden
ayrıldıktan sonra da yazdıkları ortadadır.
2 Mayıs 77 tarihli Günaydın Gazetesinin ‘solcular Taksim’i kana
buladılar” manşetini bugün tekrarlamak kimseyi tarihçi yapmadığı gibi geçmişle hesaplaşmaya da
hizmet etmez. Günaydın gazetesi o zaman neye hizmet ettiği ise bugüne
taşıyandan aynı şeye hizmet eder
Berktay’ın birkaç yıl önce DSİP’i
öven bir yazı yazmıştı. DSİP’in Marksizm toplantılarına konuşmacı olarak
çağrılmıştı. Sanırım bunun yüzü gözü hürmetine bir yazıydı.
Bu balayı da kısa sürdü.
Kürt Sorunu ve PKK konusunda DSİP şefleriyle Taraf Gazetesi’nde kapıştı.
Aslında her ikisi sosyalist sola vurarak, sağı
korunmak ve kendine politik zemin yaratma ortak noktada buluşuyorlar. DSİP de varlığını sosyalist solu karalamak
üzerinde inşa etmeye adamış bir çevre, Halil de. Bu yaklaşımlarıyla
muhafazakârlardan ve bazı liberallerden alkış almakta onlara yetiyor.
Gecen yazımda da
belirttiğim gibi Halil Berktay, sosyalist solu nesnel ve bilimsel verilerle ve
ölçütlerle eleştirse ve
değerlendirse buna eski kimliğinden
dolayı karşı durmak tuhaf olur.
Öyle olmadığının çok
açık olduğu bir ortamda, yaptıklarını
fazla ciddi almak Berktay’â prim yaptırıyor.
Taha Akyol’un, ya da MİT eski Müsteşar Yarımcısı
Cevat Övenş’in, sosyalist harekete dönük eleştirilerine nasıl yaklaşmak
gerekiyorsa Berktay’ın ki de benzer
davranmak gerek.
Yeminli sol
düşmanlarının, eleştirileri bizi ne kadar yaralarsa Berktay’ın ki de o kadar
yaralamalıdır.
Halil Berktay, dönek de değildir. Çünkü hiç
solcu olmadı, hep kendini solcu sandı.
Berktay’ın
eleştirilerine içerden bir eleştiri olarak değerlendirmek doğru değildir. Solu okumak solu bilmek değildir. Marx’ı, Engels’i, Lenin’i, Mao’yu
bilmek, kimseyi solcu kılmaz. Solculuk
hayatı yorumlamak veı değiştirmektir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları