HDP’li Kürt seçmenle sandıkta ittifak stratejisi
Hakan Tahmaz; Saha araştırma verileri, Altılı Masa’nın seçimleri kazanma imkânının iki koşulda gerçekleşebileceğini söylüyor, işaret ediyor. Siyasi analizciler de bu araştırma verilerinin sonuçlarını doğruluyor.
“HDP’li Kürt seçmenin yaşadığı siyasal değişim, siyasal tercihlerinde kimliksel var oluşunu ikincilleştiren bir aşamaya ulaşmış değil. HDP’yi dışlama tutumu, Kürt seçmende HDP’ye daha fazla sahip çıkma duygusunun ve iradesinin güçlenmesine yol açıyor. Bu bazen HDP yönetimine rağmen gelişebiliyor.”
Bu seçimlerde yüz yıldır birikmiş sorunlarımızın çözülmesi için değil, çözümün önünün açılması için oy vereceğiz. Tüm bu sorunları ve çözümleri tartışabileceğimiz bir cumhuriyete ve demokratik zemine kavuşmak için oy vereceğiz. Herkes bunun farkında.
Saha araştırma verileri, Altılı Masa’nın seçimleri kazanma imkânının iki koşulda gerçekleşebileceğini söylüyor, işaret ediyor. Siyasi analizciler de bu araştırma verilerinin sonuçlarını doğruluyor.
İki koşuldan birincisi; Cumhurbaşkanı adayının kabul görürlük ölçüsü, geçiş süreci yol haritası ve ortak politikalar metninin netliği, partilerin seçim kampanyasının uyumluluğu, partilerin ortak hedefe bağlılık düzeyi, milletvekili listesinin belirlenmesinde ciddi yol kazası yaşanmaması, bütün bu konularda partilerin seçmenlerini ikna kapasiteleri ve Cumhur İttifakı partilerinde yaşanacak kopuşun sarsıcı olması.
İkincisi ise HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı çıkarma kararının nasıl bir seyir izleyeceği ve nasıl sonuçlanacağı. Başka bir ifadeyle HDP’nin “ortak Cumhurbaşkanı adayı çıkarılması ve ilk turda kazanılması” için yaptığı müzakere ve temas çağrılarının Altılı Masa’da hiçbir biçimde yanıt bulmamasının olası sonuçları.
Altı lider kendi aralarında cumhurbaşkanı adayını belirlemek için istişare etmeye başladılar. 30 Ocak 2023 pazartesi günü Geçiş Süreci Yol Haritası’nı ve Ortak Politikalar Metni’ni kamuoyu ile paylaşacaklar. Bu açıklamayla bir anlamda ilk koşul üzerine değerlendirme yapmanın daha fazla zemini oluşmuş olacak.
Bu yazıda seçimleri muhalefetin kazanmasının sigortası olan HDP ile ortaklaşma veya desteğini alma konusunu ele almak istiyorum. Çünkü HDP’nin sürecin bir parçası olması veya olamaması, Türkiye’nin demokratikleşme yönünde mi, yoksa bir tür yeni ittihatçılık yönünde mi ilerlemeye çalışacağını belirleyecek, bu konuda bir siyasal tercih olacak.
İttifak konusu, 31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrası muhalefetin temel tartışma gündemi oldu. Millet İttifakı’nın CHP’li büyükşehir belediye başkan adaylarına HDP’nin açık veya örtülü destek vermesiyle, AK Parti’ye tarihinin en büyük yenilgisi yaşatıldı. Yerel seçimlerdeki bu işbirliği muhalefetin gücünü ortaya çıkardı. AK Parti’nin yenilmezlik mitini yerle bir etti.
“HDP son dönemde, merkez siyasetin bütün siyasal aktörlerinin kendisini siyasi rakip görmeme tutumlarını, seçimlerin kendisine sağladığı imkânları kullanarak, zorlayıcı bir stratejiyle aşmaya çalışıyor, muhataplığını merkeze alan seçim taktikleri geliştiriyor.”
Anlaşılan o ki, 2023 cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde Altılı Masa, HDP’nin çağrısına olumlu cevap vermeyi tercih etmekten siyaseten hala çok uzak. Altılı Masa’da yer alan partilerin bir kısmın lideri ve yöneticileri en azından şimdilik 2019 seçimlerindekine benzer bir modelin uygulanabileceğini düşünüyorlar. Bütün yığınağının buraya yapıldığına dair emareler var.
Buradaki ilk sorun, 2019 seçimleri ile 2023 seçimleri arasındaki nitelik farkının pek hesaba katılmıyor olmasıdır. 2023 seçimleri yüzyılın kaderinin çizildiği seçimler olacak. Türkiye’nin yönünü belirleyecek seçim olacak. Kürt demokratik hareketi için Batıdaki yerel seçimlere taktiksel yaklaşmasıyla stratejik bir seçim olan 2023 seçimleri aynı mahiyette ve önemde olamaz.
Bu süreçte Kürt demokratik hareketinin etkin bir konumda olmaları çok önemli olsa gerek. Aynı zamanda elli yıllık mücadelelerinin bir gereği ve sonucu olmaları anlamına gelecektir. Aksi durumda, son elli yıllık mücadelenin birikiminin heba edilmesi sürecinin başlangıcı olur.
HDP son dönemde, merkez siyasetin bütün siyasal aktörlerinin kendisini siyasi rakip görmeme tutumlarını, seçimlerin kendisine sağladığı imkânları kullanarak, zorlayıcı bir stratejiyle aşmaya çalışıyor, muhataplığını merkeze alan seçim taktikleri geliştiriyor. Seçimler sonrası kurulması muhtemel yeni rejimin kurucu unsuru olma hedefiyle hareket ediyor.
Altılı Masa’nın bu sürede göz ardı ettiği veya önemsemediği bir başka nokta ise şu: HDP her fırsatta, 2023 Cumhurbaşkanı seçimlerinde, 2019 yerel seçimlerine benzer bir şekilde destek vermeyeceğini, adayın kendileriyle istişare edilmesi gerektiğini ifade ediyor.
2019 yerel seçimlerinde süreç çift taraflı siyasal iradeyle yürütüldü. Ama seçim sonrası bu ilişki geliştirilemedi, hatta yerellerde korunamadı bile. Birçok yerde sorunlar çıktı.
Bugün siyasal ortamın ağır baskısıyla, aynı durumun tek taraflı gerçekleşmesi bekleniyor. Bir anlamda HDP’nin iradesi test ediliyor. Tehlikeli bir oyun kuruluyor.
Buna yol açan HDP’li Kürt seçmeninin değişim eğilimi ve dinamiklerinin ciddi analiz edilmiyor olmasıdır. HDP’li Kürt seçmenin yaşadığı siyasal değişim, siyasal tercihlerinde kimliksel var oluşunu ikincilleştiren bir aşamaya ulaşmış değil. HDP’yi dışlama tutumu, Kürt seçmende HDP’ye daha fazla sahip çıkma duygusunun ve iradesinin güçlenmesine yol açıyor. Bu bazen HDP yönetimine rağmen gelişebiliyor.
HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın son günlerde cezaevinden yaptığı sosyal medya paylaşımları dikkatli bir gözle incelendiğinde, söylemek istediğim çok daha iyi anlaşılacaktır.
Bu nedenle, HDP ile hiçbir ilişki geliştirmemek veya HDP’nin Cumhurbaşkanı adayına destek verebileceği aralıkta siyasal alan açmamak, ciddi yanlışa sürüklenmek olacaktır.
‘Türkiye’nin demokratikleşmesi mi, Saray rejimi mi’ gibi ikilemlerle, siyasal baskı altındaki HDP’li Kürt seçmeni mecburi tercihe zorlamak, iktidarın HDP’yi demokratik siyaset alanından çıkarma stratejisinin bir benzeridir. Demokratik siyaseti etkisizleştirmenin yolu, yarın bugünü aratacak bir yola dönüşebilir. Cumhuriyeti, ikinci yüzyılında ‘demokrasi ile taçlandırma’ fikri ve hedefi, bir hayal olmanın ötesine geçemeyebilir. Bu riski hafife almak Türkiye’ye kaybettirir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları