Tarih:
06.07.2012
Kürtçenin başına gelenler
Hakan Tahmaz yazıyor: AKP’nin “zeki insanları”, Kürtlerle ve bütün toplumla dalga geçiyorlar...
İleri demokrasiye sıçradık ya da Kürt sorununun çözümünde ilerliyoruz iddialarını mahkemeler, bürokratlar yalanlamaya devam ediyorlar.Herkesin anadili herkese ana sütü gibi helal sözü, hala laf olmanın ötesine geçemedi.
Evet, kimse evinde, pazarda Kürtçe konuştu diye sorgulanmıyor, ceza almıyor, tutuklanmıyor. Ama Kürtçe, mahkemelerde, devlet dairelerinde “hala bilinmeyen bir dil” olarak kayıtlara geçiyor. Bu ayıptan kurtulmadık. Bu rezalete son verilmek istenmiyor.
Devlet televizyonundan Kürtçe yayınla övünüldü. Ama devlet televizyonun yayın yaptığı dili, bilinmeyen dil, anlaşılmayan dil olarak tanımlanıyor. Devlet, kendine vergi veren Kürt yurttaşını incitmeye, aşağılamaya, yaralamaya devam ediyor. Hem de maaşlarını Kürt yurttaşlarının katkısıyla alan devlet memurlarının marifetiyle.
Kürtçeyi yerel diller ve lehçeler kapsamında seçmeli dersler arasına sokacak müfredat değişikliği ile sorunun savuşturulacağını düşünen AKP’nin “zeki insanları”, Kürtlerle ve bütün toplumla dalga geçiyorlar.
Silivri’de, Diyarbakır’da, Malatya’da, Van’da görülen KCK davalarında üç yıldır süren anadilde savunma yasağını şimdi 12 Eylül sıkıyönetim askeri mahkemelerine taş çıkaran uygulamalara imza atanların Kürt sorununu çözeceğine toplumu inandırmaya çalışıyorlar. Sanki, herkes abdal, bir tek AKP ve yandaşları akıllı gibi.
Diyarbakır Sur Belediyesi’nin şehrin girişine Kürtçe, Türkçe, Ermenice, Süryanice “Kentimize Hoş Geldiniz” tabelası asmasına tahammül edemeyenler mi Kürt sorununda ilerlemeye önayak olacaklar?
Buna Kürtleri kim inandırabilir?
İnsanlara sormazlar mı, neden yapılmak istenen iyileştirmeleri sağlam yasal düzenlemelerle değil de, idarecilerin inisiyatifiyle yapmak bir siyaset tarzı olarak benimsedi ve oturtulmaya çalışılıyor? diye.
İkisi arasında fark, birincisinin demokratikleşme zihniyetiyle olmasıdır ikincisinin güçle ve keyfiyetle olmasıdır. AKP ikincisine yatkın olduğu için de gerçek ilerleme sağlanamıyor. Kürtçenin başına bütün bunlar bundan dolayı geliyor. Kamusal alanın değişmezliğine inanlar toplumsal değişimin ve dönüşüm aktörü olamazlar.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları