Tarih:
11.12.2012
Misyon gazeteciliği dar alan
Hakan Tahmaz yazdı, ''13 Aralık'ta Adalet ve Özgürlük için Silivri'ye, çağrısı demokratik sol değerleri gölgelemektedir...''
Doğan Grubu, yayın ilkelerini yenileyerek sosyal medyaya da ilişkin bazı kurallar belirlemiş. Yeni bir tartışma başlayacak. Çalışanlarının sosyal medya araçlarını kullanma biçimi sınırlayan ve hatta satın alan bir yaklaşım hakim.
Sosyal medyadaki sorunların ardına gizlenerek, haber alma özgürlüğünü ve gazetecinin mesai dışındaki hayatına müdahale içeren hükümler içeriyor.
Yazılı basın ve dijital basın rekabetinin yarattığı sorunları medya patronları her zaman özgürlükleri kısıtlayarak çözüm buldukları gibi.
“Gazete ve dergi çalışanı elde ettikleri haber, bilgi ve fotoğraf ve görüntüyü sadece çalışanı oldukları yayın kuruluşuna verir” gibi birçok bağlayıcı hüküm tek taraflı belirlenmiştir.
Bu haberler arasında bizim yayın ilkemiz ne sorusu veya nasıl bir yayın çizgisi izleniyor/ izlenmeli sorularına paralel yayınımızın amacı nedir sorusu belirdi.
Biz sadece gazetecilik mi yapıyoruz? Bu sorunun yanıtını uzun bir süredir çevremdeki insanlarla tartışıyorum. Bu sorunun yanıtı, yayınımızın çıkış amacıyla doğrudan ilintilidir.
İnkâr edilmesi mümkün olmayan bir gerçek ise biz sadece gazetecilik uğraşısı içersinde değiliz.
Demokratik solun sesinin gür çıkmasına ve gelişmesine ortak olmak ve omuz vermek amaçlı bir çabanın içinde yer almak amacıyla buradayız.
Her medya organın yayın politikası, habercilik anlayışı ve yazar kadrosu ona kimlik kazandırır.
Demokratik solun sesinin gür çıkmasını amaçlayan bir çabanın eylemi ve söylemi öncelikle demokratik bir muhtevada olması şarttır. Bu demokrasi anlayışının bir yansımasıdır.
Bu bakımda katkı sunmaya çalıştığım zeminin demokratik solun asgari demokratik değerleriyle çelişen bir çizgiye kayma eğilimine girmesi, benim açımdan sorun oluşturmaktadır.
Hele de bunun bir marka haline gelme olasılığı sonun başlangıcıdır.
Bunun en tipik örneği genel yayın yönetmenin Ergenekon davasıyla ilgili yaptığı çağrı oluşturuyor.
13 Aralık’ta Adalet ve Özgürlük için Silivri’ye, çağrısı demokratik sol değerleri gölgelemektedir.
Davadaki hukuksuzluklar, yanlışlar bu tarihsel davanın özünün önüne geçemez. Kemal Keriçsiz’leri, Doğu Perinçekleri, İlkel Başbuğları aklama çabası demokratik sol odak olmayı zorlaştırıyor.
Siyasetin ve toplumsal etkinliğin simgeleri onların toplumsal katmalar tarafından algılanmasına biçim verir ve içerik kazandırır.
AKP’nin zulmü altındaki birçok davaya gösterilmeyen ilgi ve alakanın Kerinçsizlere karşı bizzat genel yayın yönetmeni tarafından gösterilmesi buradaki çabalara topyekûn bir kimlik kazandırır.
İtirazım bu kimliğin hiçbir biçimde demokratik sol ile alakasının olmadığından kaynaklanıyor. Daha açıkçası, bu davanın şüphelilerinin çoğunun kimlikleri ve vukuatları demokratik değerlere çelme taktığını düşünüyorum.
Bu çağrının uzun bir süredir CHP içi cumhuriyetçi sosyal demokratlarla, ulusalcıları bir araya getirme, kaynaştırma yayın çizgisi beyhude bir çabadır. Bu çabadan demokratik bir politik odak çıkmaz. Çıksa, çıksa rotasız bir siyasal çıkar. Bunun bir işe yarayacağını düşünmüyorum.
Bu nedenle bu tartışmayı yapmanın zamanının geldiğini düşünüyorum.
Burada gittikçe misyon gazeteciliği yapar hale gelinmesi ve CHP içi bir odak olma çabası, sahip olduğum siyasal kimlik açısında ahlaki sorun oluşturmaktadır. Bu mazeretimin başta genel yayın yönetmenimiz ve buraya emek veren tüm dostların anlayışla karşılayacağını umuyorum.
Ayrıca yapılan işin etki alanının sınırlandırılmak doğru bir tercih değildir. Sosyal medyanın hızla yazılı medya ile rekabet edebilir noktaya ulaşma trendine girmiş olmasını dikkate aldığımızda da isabetli bir tercih yapılmadığı anlaşılacaktır.
.
Yoğun emek ve kısıtlı olanaklarla büyük başarıyla sürdürülen bu çabanın oturması gerek zemin: Türkiye’nin acil ihtiyacı olan iç tutarlılığa sahip, her alanda tam ve eksiksiz demokratikleşmeye hizmet eden bir yayın çizgisidir. Solun bütün demokratik güçlerini kucaklayan, her türden ezme ve ezilme ilişkisini ret eden, sosyal adaletten, eşitlikten ve özgürlükte yana taraf, evrensel olmayı yerel kalmaya tercih eden demokratik odağın kürsüsü olmaktır.
.
Yoğun emek ve kısıtlı olanaklarla büyük başarıyla sürdürülen bu çabanın oturması gerek zemin: Türkiye’nin acil ihtiyacı olan iç tutarlılığa sahip, her alanda tam ve eksiksiz demokratikleşmeye hizmet eden bir yayın çizgisidir. Solun bütün demokratik güçlerini kucaklayan, her türden ezme ve ezilme ilişkisini ret eden, sosyal adaletten, eşitlikten ve özgürlükte yana taraf, evrensel olmayı yerel kalmaya tercih eden demokratik odağın kürsüsü olmaktır.
Bu toplumsal değişime ve dönüşüme yüzümüzü dönmemizi emreder, buna mani olan her şeyle aramıza mesafe koymayı. Hiç bir ulvi amaç bundan uzak durmayı haklı ve anlamlı kılmaz aksine enerjinin boşa harcanmasına yol açar.
Hakan Tahmaz
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları