loading
close
SON DAKİKALAR

PUSU

Hakan Tahmaz
Tarih: 10.07.2012

Hakan Tahmaz yazdı, ''Toplumun bütün kesimleri artık devletin, el değiştirdiği ve yeni sahipleri olduğu konusunda hem fikirler''...

Toplumun bütün kesimleri artık devletin, el değiştirdiği ve yeni sahipleri olduğu konusunda hem fikirler.

 

Gazeteci Ahmet Şık,  bir yıl 11 gün yattığı cezaevinde devletin el değiştirme işleminin serüveni kaleme almış. Postacı yayınevinden çıkan “PUSU devletin yeni sahipleri” isimli kitaptan söz ediyorum.

 

Ahmet, kitapta Metris ve Silivri cezaevindeki günlerini,  Ergenekon soruşturmasına dâhil edilişini anlattığı kadar Özel Yetkili Mahkemelerdeki davaların nasıl hukuk dışı yürütüldüğünü gözler önüne seriyor.

 

PUSU’da Türkiye’nin normalleşememesinin hikâyesi kâğıda dökülmüş. Bunu tutukluların ve yakınların yaşadıkları çeşit, çeşit travma örneklerini vererek gözümüze, gözümüze sokuyor.

 

Ahmet, kitabında kendi içinde büyük bir hesaplaşma yapmış. Mahkemedeki savunmasında ve tahliyesi sırasında yaptığı ilk değerlendirmelerindeki gibi  öfke ve kızgınlık kitabına da yansımış.

 

Kızgınlığı kitaptaki “Bana haber gönderip “geçmişe sünger çekebiliriz diyenler. Kendimden, mahrum bırakıldığım özgürlüğümden vazgeçtim, önce kızımın vicdanında nasıl aklanacaklarının hesabını versin”   cümlelerden anlaşılıyor.

 

Kitaptaki KCK operasyonları değerlendirmesi ve medyada yaşananları anlattığı bölüm Türkiye’nin nasıl derin bir çamura, “pisliğe” saplandığının kanıtlarını oluşturuyor.

 

PUSU, Türkiye’nin içinden geçtiği karanlık döneme ışıl tutuyor. Perde aralandığında bu ışık sapmadan takip edildiğinde yeni bir Türkiye’ye ulaşmayı kolaylaştıracak bir çalışma.

 

Kitapta AKP’nin 10 yıllık döneminde iktidar savaşının Türkiye nelere mal olduğunun hikâyesinin bir bölümü anlaşılır ve yalın bir dil ile anlatıyor.  

 

Aktüel bir tartışma olan özel yetkili mahkemeler konusunda bilgisini derinleştirmek isteyenler ve cemaat ile AKP arasında Ankara ne oluyor sorusuna yanıt arayanların okumasında kesin yarar var.

 

 

Ahmet her zamanki, titizliği ve duyarlı gazetecilik sorumluluğu ile sadece bildiklerimizi bize bir kere daha hatırlatmıyor, yeni bilgiler, bulgular sunuyor. 

Daha dün tahliye oldu, bu kadar sürede nasıl başardı diye düşünenler, kitabı okuduklarında yanıldıklarını anlayacaklar.

 

Kitabı bitirip kapattığımda bende merak utandıran “Ahmet’in,  ben 12 Mart 2012 tarihinde yapılan duruşmada tahliye edileceğimi biliyordum” iddiasının kaynağı oldu.

 

Ahmet’in,  “ayrıntılarını burada şimdi yazamayacağım bir takım görüşmelerden, tanıklıklardan. Günü geldiğinde onları da muhatapları anlatır elbet.” Cümlesi çok şey anlatıyor. Bize düşen zamanın gelmesini beklemek kalıyor.

 

Ama içimden geçeni söyleyerek bitireyim, Ahmet’e yakışan kitapta bunun gizemli kalmasına izin vermemekti.

 

Hakan Tahmaz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları