Tarih:
13.02.2012
Sözün bittiği yer ve medya
Başbakan iki gün önce Hakkâri Çukurca’da PKK tarafında 12 askerlerin öldürülmesi üzerine “sabrımız tükendi, sözün bittiği yerdeyiz” açıklaması yaptı.
Başbakan iki gün önce Hakkâri Çukurca’da PKK tarafında 12 askerlerin öldürülmesi üzerine “sabrımız tükendi, sözün bittiği yerdeyiz” açıklaması yaptı. Bu sözlerin 12 askerin öldürülmesinin acısının ve öfkesinin dışa vurumu olmadığı aynı gece başlatılan Kandil bombardımanla anlaşıldı. Savaşın başlangıcı oldu.
Kürt Sorunu’nda şiddetin, çatışmanın, silahın, mayının, tankın, tüfeğin devre dışı bırakma ve barış arayışına son vermesiydi. Barış arayışına mola verildi.
İddia olunur ki, barışmak için kısa dönemli şiddet ve çatışma ölümler devreye sokuldu. Şimdi gelecek bayramda ölümler olmayacağı yazılıyor, söyleniyor.
Son 30 yıl yaşanmamış gibi konuşuluyor, yazılıyor.
Hâlbuki 30 yılın bize “ölerek, öldürerek barışılamayacağını” öğrettiği sanıyorduk. Son 5 yıldır emekli Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları, siyasiler, köşe yazarları, terör uzmanları, güvenlik elemanları, danışmanlar böyle konuşmalar yapıyorlardı, yazıyorlardı. Şimdi durum değişti.
Ana akım medya, hemen araziye uydu. Son iki günün medya manşetleri hiçbir barış istemenin haber değeri kalmadığını gösteriyor. Artık 80 yılların ortalarından başlayıp, son 6 yılla kadar yaptıkları gibi Genelkurmaya ve Başbakanlık basın bürosuna paralel gazetecilik yapılacağı anlaşılıyor.
Dün Yeni şafak gazetesi manşetinde, Hakkari’de ölen 12 askerin katili olarak Ahmet Türk’ü, Aysel Tuğluk’u, Selahattin Demirtaş’ı ve Gülten Kışanak’ı gösterdi. Ve fotoğraflarını bastık. Anaakım medya’dan tık yok. Gazeteciliğin öldüğü an.
Geçmişte de böyle olmuştu. Geçmişte Hürriyet gazetesi Akın Biral’lı ve Hrant Dink’i hedef göstermişti. Şimdi Yenişafak bu rolle soyundu.
Savaş gazeteciliği denen şey bu olsa gerek. Ogün’lere hedef göstermek.
HaberTürk yazarı Murat Bardakçı’da, bu gün Türkiye Barış Meclisi’nin dün düzenlediği basın toplantısında Başbakanın “sözün bittiği yerdeyiz” sözlerini karşı çıkarılmasını köşesine taşımış.
Murat Bardakçı, “Barış Meclisi” dedikleri garabet, başlıklı yazısında, basın toplantısına katılan aydın ve sanatçıların “öldürme öl dediği” imasında bulunduklarını ileri sürerek sadece büyük bir çarpıtma yapmakla kalmıyor, Barış Meclis’i hedef gösteriyor.
Murat bardakçı, savaş taraftarı olarak barış ve çözüm isteğini itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Bunlar “yeni savaş” döneminde biz barış mücadelesi yürütenlerin işinin çok zor olduğunu gösteriyor. Sosyal medyaya daha fazla hayatımıza gireceğe benziyor. Çünkü karar verildi: barış çalışmalarına ana akım medya da yer kalmadı. Zaman savaş naraları atma dönemi. İstanbul gerçeği gibi yayınlara daha fazla görev düşüyor.Kıymetini bilelim.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları