loading
close
SON DAKİKALAR

SP önerisi: İlkeler ittifakı

Hakan Tahmaz
Tarih: 16.03.2018
Kaynak: Hakan Tahmaz

Hakan Tahmaz: Bu aynı zamanda hayırcıların çeşitli konu ve sorun başlıklarındaki derin görüş farklılıklarını asgari müştereklerde buluşturma ve ortak davranışın zorluklarını aşmanın formülü olarak düşünülüyor.

2019 yılı seçimlerine yönelik Sadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun “İlkeler İttifakı” önerisinin pek ciddiyetle ele alınmadığı görülüyor.

Karamollaoğlu öneriyi, AK Parti’nin MHP ile birlikte oluşturdukları “Cumhur İttifakına” ve toplumu kutuplaştırma  çabasına,  alternatif  olarak ortaya atı.

İktidarın, Türkiye siyasetine biçimlendirmesine karşı, alternatif siyaset  ve  güç oluşturma arayışı.  Birçok konuda çok farklı politikalara sahip partilerin ve çevrelerin,  belli başlı konularda bir tür iş birliği yapmaları ve dayanışma geliştirmeleri  murat edildiği anlaşılıyor.

Bu aynı zamanda hayırcıların çeşitli konu ve sorun başlıklarındaki derin görüş farklılıklarını  asgari müştereklerde buluşturma ve ortak davranışın zorluklarını aşmanın formülü olarak düşünülüyor.

Gerçekleşmesi oldukça zor olan bu formül, her kesimin özverili ve basiretli davranmasıyla mümkün  olabilir.  Bir önceki yazımın son cümlesindeki “makulü mümkünde arama” sözüm ile tamda bunu anlatmak istedim.

Her şeyden önce bu önerinin, SP liderinden gelmiş olması fazlasıyla ilginç,  aynı zamanda kıymetli. Bu türden ilkeler üzerinden birlikte davranmak gibi öneriler genel olarak solcuların yaklaşımıdır. Bu nedenle de solda iş birlikleri zor ve ender gerçekleşir. Muhafazakâr ve sağ siyasette ise iş birliği gibi şeyler, sadece oy ve farklı çıkar hesabıyla yapılır.

SP lideri, son dönemde başka bazı konularda olduğu gibi bu önerisiyle de ezberleri bozan/ Türkiye’nin siyaset geleneğini zorlaya akıllıca bir çıkış yaptı.

Hayırcılar nasıl bir cumhuriyet tahayyül ediyor

Bu öneri, siyasetin rakibe göre yapılma geleneğinin bozulması ve anlayışının terk edilmesi anlamında önemli. Muhalif olmanın çerçevesinin belirgin, bilinir olmasına, siyasetin nitelikli bir biçimde yapılmasına yol açacak bir gelişme.

Aynı zamanda beş benzemez hayırcıların “ortak davranışlarını” netleştiren, anlamlı ve sahici kılan, topluma güven telkin eden   bir taahhütname niteliği taşımalı.

İyi hazırlanmış, bugüne kadar çeşitli nedenlerle “Cumhur İttifakı” içinde yer alan partilerden birine oy vermiş seçmenin tereddütlerini giderici, itirazlarını dikkate alan, duyarlıklarını kapsayan bir ilkeler, mevcut siyasal krizin aşılmasının önü açabilir.

Cumhur İttifakı dışında kalanların veya yeni dönemde uygulanacak olan Cumhurbaşkanı Başkanlık sistemine karşı olanların, seçimleri kazanmaları durumunda izleyecekleri stratejinin temel taşlarını oluşturan ilkeler,  “korku cumhuriyeti” yerine nasıl bir cumhuriyet tahayyül edildiğinin de çerçevesi olmak durumunda.

Cumhurbaşkanı Başkanlık sitemine veya Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmemesine indirgenmiş bir ortaklığının, krizi çözmeye yetmeyeceği ortada. Bu, seçmene  7 Haziran seçimleri sonucunda ortaya çıkan “muhalefetin hükümet kuramaz halini” hatırlatacaktır. Dolayısıyla gönülsüzce de olsa, seçmenin  Cumhur İttifakına kaymasına yol açar. Böylesine bir  siyaset, güvensizliğin derinleşmesine ve  Türkiye istikrarsızlaşacak korkusu hortlatır.

Hayırcılar, demokratik Cumhuriyetin önünü açmalılar

Hayırcılar veya “ilkeler ittifakı”, 1917 model cumhuriyeti yerine, 1923 model Cumhuriyete dönmekle sınırlı,  siyasi  kampanya yürütürlerse,  çıkmaz yolda ısrardan başka birşey yapmamış olurlar. Eski parlamenter sistemin,  geniş kitlelerde fazlaca karşılığı olmadığı görülmeli. Türkiye’nin, demokratik cumhuriyet yaratmanın en azından önünü açacak bir yol haritasına acil ihtiyacı var. Bunu başarmaktan uzak duranların alternatif yaratmaları mümkün değildir.

Yine bu ilkeler, 15 Temmuz darbe girişimini bir fırsata dönüştüren iktidar bloğunun uygulama ve politikalarının yarattığı siyasal, sosyal, kültürel sorunların ve devlet işleyişindeki değişikliklerin sonuçlarını kapsamak durumunda.

Bütün bunlar, Türk siyasetinin, insanlığın kazanımları olan evrensel değerler sistemini güncelleyerek ve yeni değerlerin üretilmesi perspektifiyle hareket etmesini ve bir ortak arayışa yönelmesini gerektirir.

Bunun anlamı merkez sağ ve sol siyasetinin yeniden dizaynı  demektir. Türkiye bugün buna hazır mı sorusuna kolay evet demek  mümkün değil. Türkiye’nin krizden çıkışı, siyasal kurumların  hazır olmasıyla  ve toplum da  yatkın olmasıyla gerçekleşir.

İzlenen savaş siyaseti, siyasal kurumları ve toplumu tam ters yöne doğru gitmeye zorluyor. Merkez sağ ve sol siyasetin yeniden doğuşunun elverişli zemini, gerçek anlamda sözün lafzına uygun “yurtta sulh cihanda sulh” siyasetiyle ortaya çıkabilir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları