loading
close
SON DAKİKALAR

Yeni Stratejisi ve Yol

Hakan Tahmaz
Tarih: 27.03.2012

MİT, PKK ve Abdullah Öcalan görüşmelerinin geçtiğim yaz sonu kesilmesiyle akamete uğradı...

AKP, dokuz yıllık hükumet döneminde yaşadıklarından ciddi bir ders çıkarmaktan imtina ederek, ülkenin problemlerini büyütmeye devam ediyor. Hem de ısrarlı ve istikrarlı bir biçimde

Kürt sorununa dair izlenen siyasete göz attığımızda görmek mümkündür.

AKP, Kürt meselesine ilişkin üçüncü büyük çıkışını, gecen hafta “Kürt meselesinde yeni strateji” ile yaptı.

İlk çıkışı,  10 Ağustos 2005 tarihinde Başbakanlıkta bir grup yurttaşıyla görüşmesinde ve 12 Ağustos 2005 tarihinde Diyarbakır’da TOKİ evlerinin törenindeki konuşmasında Başbakan, “Kürt meselesi benimde meselem,  bu sorunu anayasal çerçevede, Türkiye’nin demokratikleşmesi temelinde çözeceğiz” sözleriyle yaptı.

İkinci çıkışını ise,  2009 yılında “Kürt Açılımı” adıyla başlattığı, daha sonra , “Demokratik Açılımı” ve en nihayetinde “Milli Birlik ve Bütünlük Projesi” olarak isimlendirdiği süreçte yaptı.

İlk çıkışın ömrü bir kaç ay sürdü. Başbakan bir yurtdışı yolculuğundan gazetecilere “Kürt sorunu diye tanımlayarak yanlış yaptık” diyerek, süreci bir anlamda sonlandırdı.

İkincisi de, üç yıldır sürdürülen MİT, PKK ve Abdullah Öcalan görüşmelerinin geçtiğim yaz sonu kesilmesiyle akamete uğradı.

Ne oldu,  diyalog ve müzakere neden yerini çatışmaya, askeri ve siyasi operasyonlara bıraktı, sorusu boşlukta kaldı. Sızdırılan bilgiler, ortalığı kirletmekten ve kafaları karıştırmaktan başka bir işe yaramadı.

Bugün,  yeniden çözümü konuşmaya başlamayı mutlaka çok önemsemeliyiz. Ama bu süreci de öncekiler gibi akamete uğramamak için bunlardan ders çıkarmak gerek.

Her ikisinde de  “biz yaparız olur, politikasını izlendi”  ve süreç başarısızlıkla sonuçlandı.

İlkin MGK toplantısında ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan ayrıca AKP hükümetinin üç Bakanı arasında ciddi tartışmalarının yaşandığı biliniyor.  

Her iki çıkışta da,  hükümet programı konusundaki bilgisizliğin yol açtığı kirlilik, toplumda kaygıları artırdı.

50 bini aşkın insanı kaybettiğimiz, bölgesel ve küresel bir sorun halini gelen,   beş Cumhurbaşkanı, sekiz Başbakan, 24 İçişleri Bakanı, 10 Genelkurmay Başkanı, 16 hükümet eskitmiş Kürt sorununun, tek başına hükümet partisinin çözebileceği bir sorun değil.

Yeni strateji diye açıklanan on maddeden hükümet üyelerinin dahi haberinin olmaması eski tarzda ısrar edildiğini gösteriyor.

Siyasal güvensizliğin yüksek düzeyde bulunduğu bir dönemde böyle bir yolla başvurulması manidardır.

Çözüme dair konuşmaya ve tartışmaya bu sorunu siyasi rekabet konusu olmaktan çıkaracak bir çalışmayla başlamak gerek.  Siyasetin dilindeki nefret söylemi terk edilmeli, ötekileştirici politikalar terk edilmelidir.

TBMM’de,  çözüm komisyonu kurulmalı. Komisyona demokratik çözümden yana bütün partilerin eşit sayıda katılımı sağlanmalıdır.

Bu komisyona yardımcı olmak üzere, komisyon üyesi partilerin önerileri ve kabulleriyle meclis dışındaki kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinden ve konunun uzmanlardan  bir çalışma grubu oluşturulmalıdır.

Bildiğim kadarıyla buna benzer bir öneri bu yasama yılı başında CHP’de TBMM sunmuştu. Bu öneri değerlendirilebilinir.

Bunların çalışması çözümün yol haritası olarak benimsenmelidir. 

Aksine Kürt milletvekillerinin yumruklanmasına, gazlanmasına ve coplanmasına ses çıkarmayan Meclisinin, ana muhalefet partisinin ve bunlarının faillerini ödüllendiren Başbakanın çözüm konusunda istekli ve samimi olduğunu söylenemez.

2012 yılında Gündem Gazetesi’ni kapatan, kapattıran, sessiz kalan, izleyenlerin çatışma ve savaş sürecini yeni/çözüm sürecine doğru ilerletmesinden söz etmek inandırıcı olmuyor.

Hakan Tahmaz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları