Yüksekova ve mutabakat arayışının bedeli
Hakan Tahmaz yazıyor, ''Yoksa AKP gibi CHP’nin de BDP ile yan yana görünme korkusu mu var?''...
CHP’nin Kürt Açılımı, dört partinin mutabakatına bağladı. CHP, Kürt meselesinde normalleşmenin anahtarını, aşırı Türk milliyetçisi, Hitler geleneğinin temsilcisi ve yeminli demokrasi karşıtı partiye teslim etti. Açılım başlamadan kapandı. Bir kez daha umutlarımız kursağımızda düğümlendi.
Türkiye bu sabah PKK’nin Hakkâri’nin Yüksekova
ilçesinin Yeşiltaş karakolu baskınıyla nefesini tuttu ölülerini saymaya
başladı.
CHP Açılımı ile esmeye başlayan serin rüzgâr birden fırtınaya
döndü. Ne Leyla Zana’nın Başbakanı cesaretlendiren açıklaması; ne PKK lideri Karayılan’ın
gazeteci Avni Özgürel’e yaptığı soğukkanlı ve uysal başlı değerlendirmeleri; ne
de CHP, AKP ve MHP liderleri arasındaki “top çevirme seansları” savaşın çıplak
ve korkucu yüzüyle bir kez daha karşı karşıya gelmemizi önleye yetmedi.
Bu sabah “Barzani devrede;
çözüme yakınız; müzakereciler başarısız,
operasyoncular büyük başarı sağladılar örgüt hareketsiz kaldı; AKP büyük
açılımın arifesinde; ABD bu kez fena bastırıyor, Obama seçimlerden sonra atağa geçecek;
Kürt siyaseti ayrışıyor, PKK’de çatma baş gösterdi; 2012
sonuna kadar barış sağlanacak; bu kez devlet CHP taşın altına elini koydu, iş
çabuk sonuçlanır” gibi masallardan Yüksekova gelen büyük açıyla uyandık.
Gerçeklere gözümüzü kapatmanın ağır bedeli.
30 yılı aşkın süren savaşının öğrettiklerini itiraf etmekte geciktiğimiz
sürece açımız büyüyecek.
Papağan gibi tekrarladığımız yukarıdaki ezberlerimizin gerçekle
bir ilgisinin olmadığını görmediğimiz sürece ölülerimizi çoğalacak.
Bunun nedeninin küçük siyasal hesaplar olduğu gün gibi ortada.
Bu nedenle Kılıçtaroğlu’nu açılımı dört partinin mutabakatı ön şartına
bağlaması büyük yanlış. Bu bile, bile lades demektir.
Bu CHP’nin ayağındaki topu AKP’ye bas etmesidir.
AKP ile MHP, milliyetçilikte yarışıyor. Ya CHP’nin derdi
nedir, neden korkuyor da, MHP ile mutabakatı ön şart koşuyor?
Kürt sorunun demokratik çözümü ile MHP yan yana gelemez.
Kürt sorununda bastırma ve imha siyaseti izlemeyi doğru bulmayan hiçbir
siyaset adamı MHP ile ortaklık arayışı gibi zor bir işe girişmez.
CHP,
açılım yapıyor gibi görünmekle yetindiği için MHP ile mutabakatı açılım
siyasetinin ön şartı olarak ileri sürüyor.
Bu tutumuyla kendi paketinin 3. maddesinde yazılan “güvenlik önlemleri dışında” önlemler ve
çözüm araçları bulma tespitiyle çelişiyor.
Doğru tutumu çözümden yana herkesle ortaklaşma siyasetidir. CHP
neden üç parti ile olmazı izah etmek durumundadır.
Yoksa AKP gibi CHP’nin de BDP ile yan yana görünme korkusu mu var?
BDP’yi dışlayan CHP, AKP’nin işi kolaylaştırıyor, kendi işini
zorlaştırıyor. Bu çözümsüzlük oyunu oynamaktır.
Çözümsüzlük oyununu oynamak, Yüksekova’daki gibi ölümleri
getiriyor. Bunun bedeli çok ağır.
Hakan
Tahmaz
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları