Tarih:
09.06.2012
2011-2012 zehirlenme yılı nihayet sona erdi!
Eğer çocuklarınız sınıfta kaldıysa bile, iki elinizi açıp Allah‘a dua edin!...
Ohhhhhh.... Çok şükür!Bir eğitim öğretim yılını daha geride bıraktık!
Çocuklarımız dün karnelerini getirdi; kimimiz üzüldük, kimimiz sevindik!
Oysa hepimiz sevinmeliydik...
Eğer çocuklarınız sınıfta kaldıysa bile, iki elinizi açıp Allah‘a dua edin! Sonra onlara sarılıp sarılıp öpün.
Unutmayın ki kırıklarla dolu o karne dahi en azından çocuğunuzun bu yılı da “hayatta kalarak” atlattığını gösterir!
***
“Okumak” ve “sağlıklı kalmak” bile bu ülkede “imkânsızlar” arasına girdi...
Sadece şu zorunlu süt dağıtımından zehirlenen öğrenci sayısının yüz bine yaklaştığını biliyor musunuz?
Onu da bir kenara bırakın; yatılı okullardaki, yurtlardaki binlerce çocuk bu yıl yine hastanelik oldu.
Ve 2011-2012, Eğitim Öğretim Yılı olarak değil de adeta “zehirlenme” yılı olarak geçti ülkemizde!
Final de dün “görkemli bir zehirlenme vakası”yla Karabük‘te yapıldı...
Kredi ve Yurtlar Kurumu‘na bağlı 100. Yıl Kız ve Erkek Öğrenci Yurdu‘nda kalan 52 öğrenci ile çok sayıda yurt personeli, önceki akşam yedikleri “patates salatası”ndan önce haşat, sonra hastanelik oldu.
Kentteki hastaneler yetmedi; bazı öğrenciler Safranbolu Devlet Hastanesi‘ne taşındı.
***
Peki; kim veriyor bu öğrenci yurdunun yemeğini?
Demirkır isimli bir firma...
Şimdi sıkı durun:
Bu firma, Kamu İhale Kurumu tarafından ihalelere girmekten menedilmiş bir firma...
Sahipleri de mahkemede yargılanmış ve aylarca yattıkları cezaevinden yeni çıkmış...
Ama; üniversite ve öğrenci yurtları başta olmak üzere Karabük‘teki neredeyse tüm kamu kuruluşlarının yemeklerini bu firma veriyor!
İhaleye girmesi yasak ama şakır şakır iş alıyor!
Nasıl oluyor bu?
Bilmiyoruz... Belki Karabük Valisi lütfeder de bu garip durumu bize de açıklar!
***
Kısacası...
Bu ülkede değerler yozlaştı...
Sapla saman karıştı!
Devlet başını kuma gömdü, solucanlar piyasaya çıktı...
Vatandaş korumasız kaldı!
Böyle bir durumda varsın çocuklarınız sınıfta kalsın...
Hayattalar ya...
Yaşıyorlar ya...
Okullardaki “toplu zehirlenme hizmeti”nden nasiplerini almadılar ya...
Sevinin!
En azından üç ay rahatsınız...
Tadını çıkarın!
***
Elbette bir çift söz de yasaklı firmalara iş veren, toplu zehirlenmelere neden olan, akraba, eş-dost, cemaat ilişkisiyle pisliğe, hileye, hurdaya göz yuman kamu yöneticilerine:
Gelecek “zehirlenme yılı”na daha iyi hazırlanın beyler!
Böyle ellişer-yüzer zehirlenmeyle olmaz... Katliam bekliyoruz sizden, katliam!
***
Şimdi gazeteyi elinden bırak sevgili okur...
Ve zayıf karne getirdiği için dün akşam surat astığın ya da fırça attığın oğlunu kızını bul, gerekirse telefon et ve “Seni seviyorum” de...
Çok şükür hayatta ve sağlıklı çünkü!
*****
Satma!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir süre önce Yunanistan ekonomisiyle Türkiye ekonomisini karşılaştırınca Başbakan Erdoğan buna çok kızmış ve “Şu anda adalarını satmaya kalkan bir ülke Türkiye’ye örnek olabilir mi?” demişti.
Yunan Hükümet Sözcüsü de “Kendi işinize bakın. Türkiye’nin Yunanistan’ın milli gelirine ulaşması için daha çok yolu var” diye tepki göstermişti.
Eğer Başbakan’ın dediği gibi “satmak” bir ülkenin zaafıysa...
“Babalar gibi satarız” diyen Maliye Bakanı, acaba kimin kabinesinde görev yaptı?
Yunanistan, adalarını “ekonomisi zorda olduğu” için satıyor da; biz onca KİT‘i, orman arazilerini, madenleri, limanları, santralleri, dereleri, meraları ve hatta stratejik önemdeki Telekom‘u keyiften mi sattık?
Sahil şeritlerinin yabancılara satılmasını öngören yasayı keyiften mi çıkardık?
Umarım bu sorulara da yanıt veren biri çıkar!
*****
Günün sorusu
AKP, Türk Telekom Arena’da İstanbul İl Kongresi yapıyor... Gazetelere göre tıklım tıklım dolu ve 100 bin kişi var...
Madonna aynı statta konser veriyor... Gazetelere göre yine tıklım tıklım dolu ve 50 bin kişi var... Sorum o gazeteleri hazırlayan cici kardeşlerime:
Şu hesabı nasıl yaptığınızı bir zahmet bize de anlatır mısınız?
*****
Zahid Akman yine yırttı!
Eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, Kanal 7’nin yöneticisi oldu ya...
Meğer olamaması gerekirmiş...
Çünkü 2531 sayılı yasaya göre, görevinden ayrılan kamu görevlileri 3 yıl süreyle daha önce görev yaptıkları kurumun ilgi alanına giren işlerde çalışamazmış...
Halen yürürlükte bulunan 2531 sayılı yasa, bu hükme aykırı davrananlara 6 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası öngörüyormuş...
Ancak bu yasada, “üst kurullar” sayılmadığı için Akman‘ın yargılanması mümkün görünmüyormuş...
***
İyi ki yasada öyle bir madde yokmuş ki; Akman‘ın yargılanması mümkün olmuyor...
Yoksa; yine olan hâkimlere, savcılara olurdu!
Biliyorsunuz; bizde Akman‘ı ve arkadaşlarını yargılamaya kalkışanlar yargılık oluyor!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları