Tarih:
22.03.2013
29 Ekim 2012 - 21 Mart 2013
Mustafa Mutlu, ''Sorum size: Dünden sonra kendinizi nasıl hissediyorsunuz?''
29 Ekim 2012: Her dilden, dinden, cinsten, yaştan ve etnik kimlikten yüz binlerce vatandaş Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak için sokaklara dökülmek, özellikle de başkentteki Anıtkabir’e koşmak istedi.21 Mart 2013: Nevruz kutlamaları yapılacaktı.
Yüz binlerce PKK sempatizanı, bu buluşmaya gitmeleri için teşvik edildi.
29 Ekim 2012: Sokaklara dökülmek isteyenlerin tek derdi vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü ile Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmaktı.
21 Mart 2013: Diyarbakır’daki kutlamaya koşarak gidenler, teröristbaşının hazırladığı “nutuk”u dinlemek için oradaydı.
29 Ekim 2012: İktidar, bir süre önce yaptığı yönetmelik değişikliğiyle resmi bayramları kutlamayı halka yasakladığı için ortalık gergindi.
21 Mart 2013: Nevruz kutlamasına katılımı artırmak için resmi dairelerde çalışanların işten kaytarmaları bile görmezden gelindi.
29 Ekim 2012: İktidar yetkilileri, bayram kutlamalarına katılacak olanlara “katılmamaları” için gözdağı verip durmuştu.
21 Mart 2013: Bazı yandaş gazete ve televizyonlar günlerce yayın yaparak, Diyarbakır’daki toplantının önemine dikkat çekti.
Valiler...
29 Ekim 2012: Çeşitli kentlerdeki on binlerce kişi bir gece önceden otobüslere binerek Ankara’ya koşmak istedi. Ancak valilerin emriyle Ankara’ya gidecek otobüslerin önü kesildi.
Gitmekte direnenler dövüldü ve gözaltına alındı.
Otobüs şirketleri tehdit edildi.
21 Mart 2013: Yüz binlerce PKK sempatizanı, Nevruz Bayramı’nı kutlamak için Doğu ve Güneydoğu illerinden Diyarbakır’a hareket etti.
Hiçbir vali, müdahale talimatı vermedi. Kimsenin yolu kesilmedi.
29 Ekim 2012: Polis, özel arabalarıyla Ankara’ya varanların yolunu kesti.
Binlerce kişi onlarca kilometreyi yürümek zorunda kaldı.
21 Mart 2013: Bazı illerden yola çıkan kafileler, polis ekipleri tarafından özel olarak korundu...
29 Ekim 2012: Ankara Valisi, polis telsizinden yaptığı anonsla göstericilere göz açtırılmaması emrini verdi.
21 Mart 2013: Diyarbakır Valisi polis telsizinden yaptığı anonsta “bayram”ı kutladı ve polise “bayrama katılanlara güler yüzlü davranmasını” emretti.
29 Ekim 2012: Birinci Meclis’in önünde buluşan yüz binlerce vatandaşın Anıtkabir’e yürümemesi için bütün yollar demir barikatlarla kesilmişti.
21 Mart 2013: Buluşma Diyarbakır’da gerçekleşti.
Herkes istediği yere, dilediği gibi gidebildi.
29 Ekim 2012: Vatandaşlar Anıtkabir’e yürümekte ısrarcı olunca; polis, biber gazı ve tazyikli su sıktı. Önüne geleni copla dövdü.
Aralarında yaşlıların, çocukların ve kadınların da bulunduğu yüzlerce vatandaş yaralandı.
21 Mart 2013: Diyarbakır’daki buluşma “Cumhuriyetin ilanı” havasında geçti. Polis ortalıkta gözükmedi. Kimsenin burnu bile kanamadı. Sadece halay çeken birkaç kişinin ayak bileği burkuldu.
29 Ekim 2012: Bayram kutlamak isteyenlerin elinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri, dillerinde Onuncu Yıl Marşı vardı. Attıkları sloganlar Türkiye Cumhuriyeti’nin, anayasamızda yazılı değerlerini korumak üzereydi.
21 Mart 2013: Diyarbakır’da çoğu PKK sempatizanı olan kalabalığın elinde tek Türk bayrağı yoktu.
Bütün alan sarı-kırmızı-yeşil örgüt bayrağıyla donatılmıştı. Kürtçe savaş marşları çalınıyordu.
29 Ekim 2012: Cumhuriyet kutlamalarından evlerine dönmeyi başarabilenler ülkenin geleceği konusunda kuşku içindeydi.
Liderleri olan Atatürk’ü anmanın böylesine zorlaştırılmış olmasına inanamıyorlardı.
21 Mart 2013: Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarına katılan örgüt sempatizanları ise mutluydu.
Her şeyin bu kadar kolay olabildiğine inanamıyorlardı.
Kısacası...
29 Ekim 2012 bu ülkede bir dönemin kapandığı, 21 Mart 2013 ise yeni bir dönemin başladığı tarih oldu!
Tek bildiğim; “29 Ekim”leri kutlamak isteyen ve milyonlarca yurtsever vatandaştan oluşan sessiz çoğunluğun; dünkü tarihi bir kenara not düştüğüdür!
GÜNÜN SORUSU
Sorum size:
Dünden sonra kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Uyan Türkiye... (20)
Ergenekon davasında ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen bilim insanı Fatih Hilmioğlu, kanser hastası... Ancak “tedavi hakkı”, bizzat yargılandığı mahkeme tarafından engelleniyor.
O tahliye edilmediği için ölümcül “uyku apnesi” hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor.
Biz Silivri’deki bu insanlık dramına dikkat çekmek için “devleti yönetenler”e ulaşıp, “bir şey yapmaları”nı istiyoruz.
Siz de devlet yönetiminde söz sahibi makamları arayarak kendi duygularınızı iletmeyi ihmal etmeyin.
Protokol listesinden devam ediyoruz; sıra bugün Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’da...
Tel: (0312) 306 80 00
E-posta: hayati.yazici@gtb.gov.tr
Mustafa Mutlu - Vatan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları