loading
close
Dolar: TL
Euro: TL
Sterlin: TL
SON DAKİKALAR

300 bin lira için vicdanlarını unutan hukukçular!

Mustafa Mutlu
Tarih: 23.05.2013

Mustafa Mutlu, ''Bu beylerin ne 'orantısız güçten haberleri var ne de adaletten!''

Emekli öğretmen Metin Lokumcu, 2011 yılında Başbakan Erdoğan’ın Hopa mitingi öncesinde çıkan olaylarda, polisin sıktığı biber gazı yüzünden fenalaşmış ve kaldırıldığı hastanede can vermişti.

Ailesi dava açtı ve devletten 300 bin lira tazminat talep etti. İçişleri Bakanlığı avukatları bu talebe şiddetle itiraz etti... Mahkemeye verdikleri dilekçede aynen şunları söylediler:

“Hem devletin kamu düzenini bozmak için eylemde bulunup hem de yaralanınca ya da vefat edince tazminat talep edilmesi, hukuk sisteminin koruduğu bir hak olmamalıdır...”

Öyle değildi ama... Diyelim ki Metin Lokumcu avukatların dediği gibi, “kamu düzenini bozmak isteyen” biriydi!

Peki; ne yaptı?

Adam mı öldürdü?

Polise kurşun mu sıktı?

Katliam mı yaptı?

Hayır... Sadece anayasal hakkını kullanıp, bir gösteriye katıldı ve Başbakan’ı protesto etmek istedi!

Üstelik raporlara göre; çıkan olaylara da karışmadı; polisle göstericiler arasında kaldı ve iki tarafı ayırmaya çalıştı...

Bu nasıl adalet?

Şimdi İçişleri Bakanlığı’nın avukatları diyor ki:

“O kamu düzenini bozdu, öldüyse bu normaldir.”

Söyleyen, adalet kavramıyla hiç tanışmamış cahil bir vatandaş olsa, Allah’a havale eder geçerdik... Ama bu garip dilekçeyi kaleme alanlar, en az dört yıl boyunca sözüm ona “hukuk” okumuş avukatlar!

Bu beylerin ne “orantısız güç”ten haberleri var ne de adaletten!

Bu beyler polisin yükselen her seste, çıkan en küçük tartışmada, yaşlı-genç, hasta-sağlam demeden biber gazı sıkıp ölümlere neden olmasından rahatsızlık bile duymuyor ama...

Ölen kişinin yakınları yasal haklarını kullanmaya kalkınca, “adalet”, “hak” ve “hukuk” kavramlarını kafalarına göre yeniden yazmaya kalkışabiliyor!

Sözüm, onların bitirdiği hukuk fakültelerinin öğretim üyelerine:

Bu adamları nasıl mezun ettiniz sayın profesörler?

Hiç mi bir şey öğretmediniz?

Bırakın hukuku; birazcık “insanlık” öğretebilseydiniz o bile yeterdi aslında...

Ama manzara ortada: Beyler “maaşlarını” hak etmek için, ölenin arkasından bile konuşup, olayları çarpıtıyor ve onu tekrar “ölüme mahkûm” ediyor...

Yakınınız olsaydı?

Size söyleyecek sözüm yok İçişleri Bakanlığı’nın pek sayın (!) avukatları... Sadece şunu düşünün:

Biber gazı mağduru Metin Lokumcu oğlunuz, kardeşiniz, babanız olsaydı ne yapardınız? Bu “taş” gibi katı dilekçeyi yine yazabilir miydiniz? Sırf bir protesto gösterisine katıldığı için ölmeyi ona yine reva görür müydünüz?

Çağımızda hemen hemen her hastalığın bir devası var avukat beyler!

Ama “vicdansızlığın” ilacı ne yazık ki henüz bulunmadı...

O yüzden hepinize Allah’tan acil şifalar dilemekten başka bir şey elimden gelmiyor!

Ahlak bekçisi!

Önceki gün Ankara Metrosu’nun Kurtuluş durağında, “Sayın yolcularımız, lütfen ahlak kurallarına uygun hareket ediniz” anonsu yapılmış... Yolcular tepki gösterince, metro yetkilileri bu anonsu “Kameralarda uygunsuz şekilde görülen gençleri uyarıyoruz” diye savunmuş...

CHP Ankara Milletvekili Üyesi Levent Gök, konuyu Meclis gündemine taşımış ve “Metro kameralarının asıl işlevi vatandaşların ahlakını ölçmek midir?” diye sormuş...

Ben de merak ediyorum; istasyonda araç bekleyen yurttaşların ahlak kurallarına uygun davranıp davranmadığına kim, hangi yasaya göre karar veriyor? Anonsu gerektiren ahlaksızlıklar neler?

Ve bir soru daha:

“Vatandaşlarımızın hayat tarzlarına asla karışmayacağız” diyen iktidar yetkilileri, bu garip uygulama hakkında ne düşünüyor?


GÜNÜN SORUSU

Eurovision Şarkı Yarışması‘nda Azerbayca’a 12 puan veren Rusya’ya, Azerbaycan’ın hiç puan vermemesi iki ülke arasında diplomatik krize yol açtı... Hatırlayın; 2006’da 10, 2007’de ise 12 puan verdiğimiz Ermenistan bize tek puan bile vermemişti. Sorum size:

O dönemde bizim diplomatların “gık”ı çıkmış mıydı? Çıksaydı, yani bizim Dışişleri devreye girip bunu sorun etseydi; dünyanın kaç ülkesi tarafından ayıplanırdık?


Uyan... (62)

Ergenekon davasında ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen bilim insanı Fatih Hilmioğlu, kanser hastası...

“Tedavi hakkı”, yargılandığı mahkeme tarafından engelleniyor. O tahliye edilmediği için ölümcül “uyku apnesi” hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor.

İki aydan fazla bir süredir Silivri’deki bu insanlık dramına dikkat çekmek için “devleti yönetenler”e ulaşıp, “bir şey yapmaları”nı istiyoruz. Eğer siz de yapılanları haksızlık olarak görüyorsanız, devlet yönetiminde söz sahibi makamları arayarak kendi duygularınızı iletmeyi ihmal etmeyin.

Protokol listesinden devam ediyoruz; bugün sıra yeniden Başbakan Yardımcı Ali Babacan’da...

Faks: (0312) 422 13 57

E-posta: ali.babacan@basbakanlik.gov.tr

Mustafa Mutlu - Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları