Tarih:
21.06.2014
998 günün özeti
Mustafa Mutlu; İlköğretim sistemi üç buçuk, üniversiteye giriş iki kez değişti!
Balyoz sanığı 230 komutan önceki gün özgürlüklerine kavuştu. Aralarından bazılarıyla dün gece Ulusal Kanal'da yayınlanan "Kral Çıplak"ta bir araya geldik. Programdan önce saf saf sorduk:"Siz tutsak düşeli 998 gün oldu. Artık özgürsünüz; Türkiye'de bu 998 günde ne değişmiş?"
***
Oof, of! Ne değişmedi ki?..
İlköğretim sistemi üç buçuk, üniversiteye giriş iki kez değişti!
İmam-Hatipli öğrenci sayısı ikiye katlandı.
Dört artı dört artı dört rezaleti yüzünden okuldan ayrılan kız çocuklarının dörtte biri evlendi; onların da büyük bir bölümü anne oldu!
Okullar "aydın" nesil yetiştirme yeri olmaktan çıkıp, "kindar ve dindar nesil" yetiştirme yerine dönüştü.
***
Hırsızlığın adını "sıfırlama" koydular.
Para kasalarının yerini, ayakkabı kutuları aldı.
Para sayma makineleri, bakan çocuklarının yatak odalarının değişmez aksesuvarı haline geldi.
İstanbul'daki hâkimler üç, savcılar dört kez değişti.
İktidar yandaşı müteahhitler, milletin bilmem nesini becerdiklerini itiraf etti.
Cari açığın bilmem kaçını tek başına kapatmakla övünen İran asıllı rüşvetçi zengin işadamının adamları, "Hırsız var" diye bağıran gençleri Bodrum'un ortasında dövdü de kimse müdahale etmedi.
***
Bu ülkenin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, Başkonsolosluğumuzu basan teröristlere terörist demekten kaçınır oldu.
Valiler, vatandaşa "Gavat" deyip çocuk katili terör şefine övgü düzmeye başladı.
Türk bayrağı asmak suç, indirmek demokrasinin gereği sayıldı.
Düşünce özgürlüğü, iktidarı övmekle...
İfade hakkı Başbakan'a naat düzmekle sınırlandırıldı!
Basın özgürlüğü sıralamasında dünyanın en kötü ülkeleri arasına girdik de... Bunu yazmak bile suç oldu!
İnternet sitesi kapatmak, yayın yasağı koymak sıradanlaştı...
***
Bir de Gezi yaşandı elbette:
İktidar şiddetine dirençli yeni bir nesil ortaya çıktı!
Teker teker ölüp, biner biner çoğaldılar...
Gaz fişeğine kafa atmayı, tazyikli suyla dans etmeyi öğrettiler...
Çapulculuğu sevdirdiler, mizahı isyanla yücelttiler.
***
Siyah daha da siyahlaştı 998 günde, beyaz iyice aklaştı...
Ne yazık ki muhalefet iktidarlaştı iyice, garip işlere imza atar oldu.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi... Bir de sosyal demokrat CHP'nin lideri, cumhurbaşkanlığına İslamcı Ekmeleddin Bey'i önerince...
Tuz da koktu!
***
Kısacası 998 gün boyunca çok şey değişti...
Ve bu değişim, ne yazık ki "iyi" yönde olmadı!
"Hayatımda ilk kez korkuyorum" demişti bir süre önce sevgili Muazzez İlmiye Çığ...
İtiraf edeyim:
Ben de!
ÇİFTLİK!
Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'ı "Türk-İslam Sentezi"nin savunucularından biri olarak tanırdık.
Türklüğü ve İslam'ı kullanarak TRT Genel Müdürü oldu, sonradan AKP'den milletvekili seçildi.
Dün de karşımıza "cemaatçi" olarak çıktı.
Zaman gazetesinin manşetten yayınladığı habere göre Prof. Dr. Yalçıntaş, Türkçe Olimpiyatları için devletin stat tahsis etmemesini protesto etmiş ve "Fethullah Hocaefendi'ye Cumhuriyet madalyası verilmeli. Benim İstanbul'a yakın 60 dönümlük çiftliğim var. Buyursunlar Türkçe Olimpiyatları'nı orada yapsınlar" demiş...
Çok merak ediyorum; Nevzat Yalçıntaş bu çiftliği memur maaşıyla mı, yoksa milletvekili maaşıyla mı aldı?
GÜNÜN SORUSU
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, aralarında Musul Başkonsolosumuzun da bulunduğu 80 vatandaşımızı 10 gündür rehin tutan ve bırakmayan Irak Şam İslam Devleti isimli terör örgütüne ilişkin, "Biz bunların Türkiye'yi hedef aldığına dair bir noktaya rastlamadık" demiş... İsyanım kendisine:
IŞİD'in Türkiye'yi hedef aldığını söylemeniz için, terör örgütü militanlarının Başbakanlık binasını mı ele geçirmeleri gerekiyor?
AYET VE HADİSLERE DE SANSÜR!
Biliyorsunuz Başbakan, IŞİD ile ilgili haberlere yayın yasağı koydurdu ya... Meğer bu o kadar önemli değilmiş...
Çünkü eski Üsküdar Müftüsü ve CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes'in verdiği bilgiye göre bu iktidar, bazı ayetlere, hadislere ve hutbelere de yasak getirmiş.
17 ve 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarından sonra rüşvet ve yolsuzluklarla ilgili okutulması planlanan ayetlerin ve hadislerin yer aldığı hutbelere sansür konulduğunu...
"Hırsızın elinin kesilmesi"yle ilgili 5/Maide 38...
Kamu malını yemekle ilgili 3/Âli İmran 161 gibi ayetler ile...
"Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa mutlaka cezalandırırdım", "Rüşveti alan da veren de cehennemdedir" hadislerinin adeta rafa kaldırıldığını öne sürmüş...
***
İşte bunların dindarlığı bu kadar!
Uzun söze gerek var mı?
GÜNÜN İSYANI
Milyonların "Orhan Baba"sı iken "akil adamlığı" tercih edip "Başbakan'ın hınk deyicisi" olan Orhan Gencebay dün, 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla ifade vermiş... Çünkü bazı konuşmaları teknik takibe takılmış... İsyanım kendisine:
"Hatasız kul olmaz" derken bugünü mü anlatmak istemiştin?
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları