Tarih:
07.06.2012
Acilen bir ‘Müfettiş Avossa’ aranıyor!
Özel hayatın gizliliği, bütün hukuk devletlerinde koruma altındadır. Bizde ise “muhalifsen” böyle bir hakkın asla yok...
Bu yıl onuncusu yapılan “Uluslararası Türkçe Olimpiyatları” için ülkemize 135 ülkeden bin 500 öğrenci getirildi.Rize, Eskişehir, Malatya, Sivas, Elazığ, İstanbul, Trabzon, Afyonkarahisar, Diyarbakır, Kayseri, Ordu, Kütahya, Ankara, Şanlıurfa, Samsun, Bursa, Konya, Tokat, Balıkesir, Kahramanmaraş, Karaman, Çorum, Hatay, Edirne, İsparta, Zonguldak, Osmaniye, Antalya, Tekirdağ, Adana, İzmir, Sakarya, Denizli, Kocaeli, Kırklareli, Mersin, Muğla Erzurum, Gaziantep, Van’da yapılan gösteriler için neredeyse bütün Türkiye afişlerle, pankartlarla donatıldı.
Final ise 14 Haziran’da İstanbul’daki Türk Telekom Arena’da gerçekleştirilecek büyük bir şovla yapılacak...
Bu arada “bedava ve zorunlu reklam” anlamına gelen “televizyonlardaki kamu spotları” da günlerdir bu etkinliklerin tanıtımına ayrıldı.
Yetmedi; bütün kentlerdeki Devlet Tiyatroları’nın tanıtım direkleri bile “Türkçe Olimpiyatları”nın tanıtım direği haline getirildi.
Yani; ulusal bayramların kutlanış biçimini sorgulayan bir iktidarın işbaşında olduğu şu günlerde, “Türkçe Olimpiyatları” adı altında yeni bir “bayram” dayatılıyor.
Amaç da kimsenin itiraz edemeyeceği kadar yüce:
“250 milyon insanın konuştuğu Türkçe’nin yaygınlaşmasına katkı sağlamak...”
Peki; bu etkinliği kim düzenliyor?
Resmi olarak açıklanmasa da Fethullah Gülen Cemaati...
Cemaatin 135 ülkede açtığı okulların bir “toplu reklam kampanyası” aslında bu şölenler...
Bunun için Anadolu’nun en ücra kentlerindeki okullarda bir yıl boyunca seferberlik ilan ediliyor ve minicik beyinlere “Türkçe Olimpiyatları” bahanesiyle cemaat kültürü şırınga ediliyor!
***
Kaderin cilvesine bakın ki; Türkiye’nin bilmem kaç kentinde Fethullah Gülen okullarının “bayramı”, hem de eşi benzeri görülmemiş bir devlet desteğiyle sürerken, cemaatin ABD’nin Georgia eyaletinde işlettiği üç okul için ciddi usulsüzlük iddiaları gündeme geldi.
ABD’li yetkililerin yaptığı incelemede, okulların yüz binlerce dolar değerindeki ihalelerinin, Gülen hareketine yakın işadamlarına ve şirketlere verildiği savunuldu.
Cemaate bağlı olduğu iddia edilen Fulton Science Academy Middle School, Fulton Science Academy High School ve Fulton Sunshine Academy’le ilgili denetim raporu dün bu okulların bağlı olduğu Fulton County Schools‘un internet sayfasında yayınlandı.
New York Times’ın haberine göre; raporda, tişört ve video cihazları alımı ile öğretmen eğitimi için 2010 Ocak ayından bu yana yapılan 500 bin dolarlık ihalelerin Grace Enstitüsü tarafından yürütüldüğü, söz konusu enstitünün yönetim kurulunda ise okul yöneticilerinin yer aldığı belirtildi.
Gülen hareketine bağlı okulların denetimini yapan müfettiş Robert Avossa, gazeteye verdiği demeçte, “Okul yöneticilerinin verdiği ihale kararlarıyla kamu zarara uğratıldı. Çünkü harcanan, halkın parası” şeklinde konuştu.
Diyeceksiniz ki, “Eğer cemaat okulları özelse, halkın parasının bu işle ne ilgisi var?”
Evet; Fulton Science Academy Middle School “özel okul statüsünde” ama sadece son 10 yılda ABD hükümetinden aldığı yardım tutarı 32 milyon dolar...
Üstelik Gülen hareketi ABD’de 117 okul daha işletiyor...
Yani ABD’nin Gülen okullarına aktardığı paranıın hesabını varın siz yapın!
Geçen yıl da cemaate bağlı Teksas’taki 36 okulun ihalelerinin, harekete yakın işadamları ve gruplara verildiği iddia edilmişti.
***
Madem bugün Gülen okullarının Türkçe’ye ve Türk kültürüne yaptığı katkının dışında, “parasal ilişkilerini” de konuşur hale geldik; o zaman birkaç basit soru da ben de sorayım:
ABD’nin verdiği para aşağı yukarı hesaplanabilir de...
Acaba Türkiye Cumhuriyeti, Gülen cemaati okulları için bugüne kadar kaç liralık destekte bulundu?
Örneğin sadece bu yılki Olimpiyat’a yapılan tanıtım ve organizasyon desteğinin Türk Lirası cinsinden karşılığı nedir?
Ve böylesine büyük bir destek; daha önce hangi “özel okullar grubu”na verildi?
Umarım bu soruların yanıtını arayan bir “müfettiş Robert Avossa” da bizim ülkemizden çıkar!
*****
Günün sorusu
Günlerdir merakla beklenen Kılıçdaroğlu-Erdoğan zirvesi dün yapıldı. Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a terör sorununun çözümü için ayrıntılı bir paket sunduğu ve Erdoğan’ın, “Diğer partilerle de anlaşırsanız, biz destekleriz” dediği söyleniyor. Sorum ortaya:
Biz bu sözleri; tutuklu vekiller için de duymamış mıydık? Peki; bütün partiler anlaştığı halde, AKP o konuda verdiği sözü tutmuş muydu?
*****
Cezaevini bile dinlemişler!
Yasadışı dinlemeler öylesine ürkütücü bir hal aldı ki; Hasdal Askeri Cezaevi’ndeki bazı tutuklu subayların kendi aralarında yaptıkları konuşmalar bile kaydedilerek internete sızdırıldı.
Üç gün içinde dört muvazzaf generalin ses kayıtları yayınlandı.
Peki; bir cezaevini kim dinleyebilir?
Tutuklu subayların özel hayatlarının dokunulmazlığını kim bu kadar rahatça ayaklar altına alabilir?
Ve amaçları ne olabilir?
Günümüz teknolojisiyle bu soruların yanıtını bulmak o kadar da zor değil...
Zaten eğer “dinlenenler” tutuklu askerler değil de iktidar mensupları olsaydı; ne o dinlemeler yapılabilir, ne de bu kadar rahatlıkla sızdırılabilirdi.
Sızdırılsa da; sızdıranlar anında belirlenir ve yakalanırdı.
***
Sayın Adalet Bakanı:
Özel hayatın gizliliği, bütün hukuk devletlerinde koruma altındadır.
Bizde ise “muhalifsen” böyle bir hakkın asla yok...
Sorum size:
İnternete düşen o kayıtları sızdıranları belirlemek için harekete geçtiniz mi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları