Tarih:
24.05.2012
Adil Serdar Saçan: Tuncay Güney, ajan ve provokatördür!
Yineliyorum: Tuncay Güney’in olmadığı bir Ergenekon Davası, eksiktir!...
Her şey, pazartesi günkü yazımla başladı. Ergenekon Soruşturması’nı başlatan ifadeleri veren ve “haham” olarak bilinen Tuncay Güney’le ilgili birkaç soru sordum o yazımda...Yüzlerce kişinin onun verdiği ifadeler ve evinde bulunan çuval dolusu belgeler yüzünden tutuklandığını...
Hatta kendisini sorgulayan Adil Serdar Saçan isimli polis şefinin bile cezaevine girdiğini...
Ama ne hikmetse, bu arkadaşın yurt dışına gitmesine göz yumulduğunu belirttim.
Yazıyı da, “Sahi; Tuncay Güney denilen “enteresan kişi” neden serbest bırakıldı, bugün neden yok?” diye bitirdim.
Tuncay Güney, hemen ertesi sabah Kanada’dan yanıt verdi bu yazıya:
“Türkiye’deki yetkimi ve yetkimden doğan yeteneğimi kullandım.
ABD’ye gelirken de uluslararası yetki ve ilişkimi kullandım.
Evimde bulunan çuval dolusu belgeler, altı çuvaldı. İsteseydik 20 çuval bulundururdum. Belgeler devletin Türk istihbarat birimlerine ait. Adil Serdar Saçan işkence yapmasaydı, Amerika’ya kaçmazdım. Ruhum karardı. Ergenekon bir oyun ve oyunda herkes üstüne düşeni yapar. Kemalizm iflas etmiştir. Ekonomi ve siyasi hayatımızı yönlendiren global patronlar ‘başkanlık sistemi’ istiyor. Rejim değişiyor. Kürtler haklarını alacak.”
***
Bu çok ilginç sözlerden “Sözde Ergenekon Terör Örgütü Davası”nı gören mahkemenin Tuncay Güney hakkında yakalama emri çıkarmasını bekliyordum ki; yanıt, Tuncay Güney’in kendisine işkence yaptığını öne sürdüğü eski polis şefi Av. Adil Serdar Saçan’dan geldi.
Yanıt hakkına duyduğum saygı gereği bugün de Adil Serdar Saçan’ın mektubunu yayınlıyorum:
***
“Sayın Mustafa Mutlu,
İki gündür köşenizde ismim geçtiğinden hakkımdaki iddialara yanıt vermek istiyorum. Yayınlarsanız sevinirim.
Tuncay Güney denilen şahsın yazınıza verdiği yanıtı okudum, ‘Adil Serdar Saçan işkence yapmasaydı Amerika’ya kaçmazdım’ diyor.
Bu işkence iddiaları nedeniyle hakkında, ‘hakaret ve kamu görevlisine iftira’ suçlarından dava açtım. Dava halen Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmekte ve Tuncay Güney denilen haham Türkiye’de yalnızca bu dosyadan aranmaktadır.
Eğer kendisine işkence yapıldığını iddia ediyorsa sanık olduğu bu davaya katılmalıdır.
Yine, bendeniz hakkında bugüne kadar Tuncay Güney’e işkence yaptığım yönünde ne bir dava açılmış ne de bir hüküm verilmiştir.
Bu şahıs işkence gördüğü hususunda suç duyurusunda da bulunmamıştır.
Ergenekon soruşturmasından tutuklanıp 16 ay cezaevinde yattım. Gerekçe, Tuncay Güney’in iddialarına ilişkin dosyayı kapatmamdır. Oysa Tuncay Güney’in bu güne kadar ifadesini alan, ev ve işyerindeki belgelere el koyup adliyeye intikal ettiren tek kişi de benim.
Bu konuyu ispatladığım için tahliye edildim.
Yoksa Tuncay Güney’e işkence yaptığım için tutuklanmadım.
Bu şahıs, 2001 yılında gözaltına alındıktan 4 ay sonra ‘oto kaçakçılığı ve resmi evrakta sahtecilik’ suçlarından İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı için yurt dışına kaçmıştır. Size attığı mailde hakkımda terbiyesiz ve seviyesiz iddialarını sürdürmekte ve açtığım davaya rağmen hukuk bu gibi adamları yargılamakta aciz kalmaktadır.
2001 yılında evinde ve işyerinde yapılan aramalarda ele geçirilen belge ve dokümanlar şahsın açıkça ajan ve provokatör olduğunu göstermektedir.
Yazılarınızdaki teşhisler doğrudur.
Saygılarımla,
Av. Dr. Adil Serdar Saçan”
***
Tuncay Güney; Adil Serdar Saçan’ın dile getirdiği bir ajan provokatör mü?
Kendisi bugüne kadar, “Hayır, değilim” demedi...
Aksine sürekli olarak kaynağı meçhul yetkilerden ve ilişkilerden söz edip durdu.
Yineliyorum:
Tuncay Güney’in olmadığı bir
Ergenekon Davası, eksiktir!
*****
Günün sorusu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “İş bırakmak, hukuka aykırı” diyerek, dün eylem yapan memurları tehdit etmiş... Oysa dünyanın bütün çağdaş demokrasilerinde çalışanların hak arama amacıyla iş bırakmaları, greve, hatta genel greve gitmeleri en doğal hukuki haklardan biridirÖ Türkiye’de ise buna engel olan “hukuk” değil, “kanun”dur... Sorum Bakan Bey’e:
Düşünün ve öyle yanıt verin; dünkü eylemler hukuka mı aykırı, çağın gerisinde kalan kanuna mı?
*****
Önce insan olun, sonra polis!
Fransa’nın Soykırımı İnkar Yasası’nı çıkardığı gece, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bazı muhalefet partileriyle el ele vererek vekil maaşlarını ikiye katlayan iktidar, sıra memurlara gelince yüzde 3,5+4’ten yukarı çıkmadı.
Bunu yaparken, memurların ağırlıklı olarak iktidar yandaşı Memur-Sen’e üye olmasından cesaret buldu.
Ancak diğer kamu emekçileri sendikaları, Memur-Sen’den de bir iki sendika dün iş bırakarak ve sokağa çıkarak eylem yaptı.
Peki; ne oldu?
Kendileri de memur olan polisler Ankara’da, Mersin’de, Diyarbakır’da ve diğer illerde, kendilerinin de haklarını savunan memurları copladı.
Copu az buldukları yerlerde, biber gazı devreye girdi. Onlarca memur ve polis yaralandı.
Yani siyasiler seyretti; memur, memurla, memur hakları için kavga etti!
***
Sözüm polis arkadaşlara:
Çevreciler isyan eder, döversiniz... İşçi eylem yapar, döversiniz... Öğrenci sokağa çıkar, döversiniz... Kendi arkadaşlarınız sizin haklarınızı arar, yine döversiniz...
Tamam; emir kulusunuz da... Dayak makinesi değilsiniz!
Biraz kalbinizi ve beyninizi devreye sokun...
Yılda bir kez polis haftasında şirinlik yaparak, “Yok halkımızın şöyle yanındayız, yok böyle şefkatliyiz” demenize kimse inanmıyor artık...
Önce insan olun; sonra polis...
Yoksa... Yakında selam vereniniz bile kalmayacak!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları