loading
close
SON DAKİKALAR

‘Akbaba, tasmalı’ ve Şeyh Edebali...

Mustafa Mutlu
Tarih: 29.05.2012

Terbiye konusunda çok mu kürtaj yaptırdın ki; genç bir kıza böyle bir soru sorabiliyorsun?...

Bazı sözler vardır ki; kavgada bile söylenmez...

Ama söyleniyor. Söylendikçe kalpler kırılıyor, saflar keskinleşiyor, yolların birleşmesi olasılığı iyice ortadan kalkıyor!

Başbakan’ın ağzından çıkan her hakaretten, kötü sözden sonra neye uğradığımı şaşırıyorum.

Hayır; kendisinden bir şey beklediğim için falan değil...

Sadece ülkem adına üzgünlüğüm!

Oysa; seçim akşamlarında o meşhur balkon konuşmasını yaparken ne kadar kucaklayıcı oluyor değil mi?

İki gün bile sürmüyor bu sevgi balonu... Sonra yine kırıyor, dağıtıyor, saflaştırıyor ve hatta...

Düşmanlaştırıyor!

Yıllar önce yine bir seçimden sonra Şeyh Edebali’nin o sözlerini hatırlatmıştı...

Kim bilir belki şimdi, onun hatırlamasının tam zamanı:

***


“Ey Oğul, beysin!

Bundan sonra öfke bize; uysallık sana...

Güceniklik bize; gönül almak sana...

Suçlamak bize; katlanmak sana...

Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana...

Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana...

Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...

Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana..

Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana... (../..)

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın.

Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin...

Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder.

Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın!

Sabır çok önemlidir.

Bir bey sabretmesini bilmelidir. (../..)

İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz.

Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez.

Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir! (../..)

Sevgi davanın esası olmalıdır.

Sevmek ise sessizliktedir.

Bağırarak sevilmez.

Görünerek de sevilmez!

Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”

***


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, pazar günü partisinin İstanbul İl Kongresi’nde konuştu ve 52 bin kişinin karşısında, AKP iktidarını eleştiren bazı gazetecileri hem akbabaya hem de köpeğe benzetti!

Kimi kast ettiği, kimi harcadığı, kimi aşağıladığı hiç umurumda değil...

Üzerime de alınmıyorum; çünkü “dışarıdan beslenen tasmalılar”dan söz ediyor...

Meslek hayatım boyunca ne içeriden, ne dışarıdan “gazetecilik” dışında edinilmiş bir kuruşluk lokma boğazımdan geçmedi ki alınayım!

Zaten alınsam, bunları da yazamazdım.

Açın bakın; alınması gerekenler tek satır yazacaklar mı?

***


Bu kavga, bu sertlik, bu ayırımcılık, bu dışlamacılık kahrediyor beni...

Dedim ya; kendisinden bir beklentim falan yok.

Yolda görse selam vermesin; istemem.

Ama bu küfür, bu kıyamet...

Üzülüyorum.

Sadece ülkem adına üzgünlüğüm!

*****


Teşekkür!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir ay kadar önce Saraybosna’da gazetecilerin sorularını yanıtlamış ve tutuklu milletvekillerinin birkaç gün içinde serbest kalacağını söylemişti.

Bu mutlu sona ulaşmakta emeklerini esirgemeyen Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e de teşekkür etmişti.

Cemil Çiçek dün bir televizyona çıktı ve tutuklu vekiller konusunda yapılabilecek çok fazla bir şey görünmediğini söyledi.

Yani; son umudu da tüketti!

Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’na sormanın tam zamanı:

Sahi; siz, Cemil Çiçek’e neden teşekkür etmiştiniz?

*****


Günün sorusu

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Başbakan’ın kürtaj konusundaki sözlerine internet ortamında tepki gösteren genç bir kıza özel e-mail atarak, “Sen çok mu kürtaj yaptırdın?” diye sormuş... Benim sorum da kendisine:

Ya sen... Terbiye konusunda çok mu kürtaj yaptırdın ki; genç bir kıza böyle bir soru sorabiliyorsun?

*****


Bakanlıktaki o obur kim?

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı‘nda ilginç şeyler oluyor...

Hatırlarsınız Bakanlık; bu yılın başlarında Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeleri için, Ankara‘da lüks bir otelde yaklaşık 25 kişiye bir kahvaltı vermiş, karşılığında da yaklaşık 20 bin lira ödemişti...

Fatma Şahin’in başında bulunduğu bakanlığın bu kez de üç ay içinde 55 bin 928 liralık kuruyemiş, börek, pasta, çikolata, çay, kahve ve çiçek aldığı öne sürüldü.

İddianın sahibi, CHP eski Genel Sekreteri ve Denizli Milletvekili Adnan Keskin...

Faturaları da ekleyip TBMM Başkanlığı’na bir önerge vermiş ve “Bu masraf kimin için yapıldı?” diye sormuş...

Sayın Bakan’ın bakanlıktaki oburu bulup hesap soracak hali yok ya? Nasıl olsa uygun bir yanıt bulur ve önergeyi geçiştirir!

Ama çok merak ediyorum; acaba bu bakanlıkta çalışan ve “Kaynak yok” denilerek yüzde 4’lük zamma talim ettirilmek istenen memurlar, bu tür haberleri okuyunca ne düşünüyorlar?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları