loading
close
SON DAKİKALAR

Asker amcalar bana çok kızmış!

Mustafa Mutlu
Tarih: 31.08.2014

Mustafa Mutlu; Irak'ı, Suriye'yi kan gölüne çeviren, başka mezhepten oldukları için on binlerce insanı katleden, kadınları kaçırıp tecavüz eden, çocukları köleleştiren terör örgütü!

Dünkü yazımda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bugünkü yüksek rütbeli subaylarını eleştirmiştim ve "Doksan iki yıl önce tarih yazan dedelerimizin tırnağı bile olamazsınız. Çünkü siz korktunuz. Sırf Cumhuriyet'in kazanımlarına sahip çıktıkları için cezaevine atılan kahraman sınıf arkadaşlarınıza selam vermediniz. Bölücülere ve dincilere teslim oldunuz. O yüzden 30 Ağustos Zafer Bayramı bundan sonra sizin değil, bizim bayramımız. Siz gidin Çankaya'da şerbet için" demiştim ya...

İşte; o subaylar, bu yazımdan çok rahatsız olmuşlar...

"Biz korkak değiliz. Sadece yasalara ve demokrasiye saygılıyız" diye haber göndermişler!

İyi de ben size "Yasalara ve demokrasiye saygısızlık edin" demiyorum ki...

Tam tersine; yasaların ve Anayasa'nın size verdiği görevleri yerine getirmenizi...

"Kanunsuz emirlere" uymamanızı bekliyorum.

Asker amcalar; yazının bundan sonraki bölümünü dikkatle okuyun:

***

IŞİD ne?

Irak-Şam İslam Devleti... Irak'ı, Suriye'yi kan gölüne çeviren, başka mezhepten oldukları için on binlerce insanı katleden, kadınları kaçırıp tecavüz eden, çocukları köleleştiren terör örgütü!

Ve bu örgüt, iki buçuk ay önce Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'nu basıp, aralarında konsolosumuzun da bulunduğu 48 Türk'ü rehin aldı.

Ne üzücüdür ki iki buçuk aydır vatandaşlarımızı kurtarmak için hiçbir şey yapmadığımız gibi, IŞİD'e "terör örgütü" bile diyemedik.

Dün çok ilginç bir gelişme yaşandı:

Alman Devlet Televizyonu Kanal 1 (ARD), IŞİD'in Gaziantep'te bir eğitim kampı olduğunu ortaya çıkardı.

Türkiye üzerinden Suriye ve Kuzey Irak'a giden militanların peşine takılan ARD muhabiri ve kameramanı, Gaziantep'teki eğitim kampını görüntüledi.

ARD'deki haberde Gaziantep'te silahlı eğitim gören gençlerin tel sınırlar üzerinden "kontrolsüz" bir biçimde Suriye'ye ve Kuzey Irak'a geçiş görüntüleri de yer aldı.

Mahmut Erdem isimli bir avukat da Avrupa'daki Türk gençlerini IŞİD'e katılmaları konusunda MİT'in kandırdığını, sonra da kamplara yine MİT'in götürdüğünü iddia etti. Bu Avukat ayrıca Avrupa'da camilerin IŞİD için kaynak yuvaları haline geldiğini belirtti ve "MİT bu işin içinde. Her şey planlı ve organizasyonlu yapılıyor" dedi.

***

Şimdi... Dönelim size asker amcalar:

Sınırları kontrol etmek kimin görevi?

Türk Ordusu'nun...

Peki; ordu nerede?

Balta kesti... (Açılım (!) baltası)

Balta nerede?

Suya düştü...

Alın işte; elin Alman'ının ağzına sakız olduk:

Sınırlarımız delik deşikmiş; terör örgütüne eleman toplayıp gönderiyormuş birileri...

Tekrar soruyorum:

Sınırlarımızı korumak benim görevim mi?

Eğer siz, 26-30 Ağustos 1922 tarihleri arasındaki o meydan savaşında şehit düşen atalarımızın tırnağı kadar olabilseydiniz; IŞİD denilen bu terör örgütü ve onun bu ülkedeki işbirlikçileri bunların hangisine kalkışabilirdi?

***

Kısacası "ak subaylar"; biz, sizin boyunuzun ölçüsünü gördük.

Bir de haber gönderip efelenmeye kalkışmayın; komik oluyorsunuz!

İSTİFA!

İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve saygın bilim insanı Prof. Dr. Naci Görür, üniversitesinden istifa etmiş...

Üniversitelerin bilimden uzaklaştığını düşündüğü için bu kararı alan Görür, "İTÜ'nün yandaşlaşması"ndan yakınmış.

Görür, "Genel olarak üniversitelerde insanlar artık uluslararası başarıları ile, araştırmaları ile algılanmıyor. 'Bizden mi bizden değil mi, hangi topluluğa, hangi düşünceye aidiyeti var?' gibi saçma sapan bir yolun içine girildi" demiş...

Her zaman söylerim:

Bir ülkenin kalkınmışlığını ve demokrasisini ölçmek istiyorsanız; önce üniversitelerine bakacaksınız...

Umarım Naci Hoca'nın bu tavrı akademik dünyada bir "Kral Çıplak" furyası başlatır da biraz olsun kendimize geliriz!

GÜNÜN SORUSU

Bir zamanlar Başbakan'a en ağır sözleri söyleyip sonradan iktidarın dayanılmaz cazibesine yenik düşen ve biat eden "çakma yiğit" arkadaş, şimdi de lideriyle birlikte terfi etmiş... O artık, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı'ymış! Sorum bu arkadaşı durmadan terfi ettiren makama:

Bu arkadaşta bulduğunuz boncuğu bize de anlatır mısınız?

HÜSEYİN ÇELİK'TEN GARİP BİR HİKÂYE...

AKP Sözcülüğü'nden alınıp Cumhurbaşkanı'na danışman olan Hüseyin Çelik, Ali Babacan'ı kaynak göstererek son derece ilginç bir olayı medyayla paylaşmış:

"Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı zamanında cumhurbaşkanlığının kullanımı için bir uçak sipariş edilmiş. Uçak gelmiş. Daha sonraki süreçte Abdullah Gül Cumhurbaşkanı oldu. 1 yıl boyunca bu uçak gizlenmiş. Zaman zaman hangarda bekletilmiş, zaman zaman kendileri kullanmışlar."

***

İyi de Hüseyin Çelik; "Gül'den saklanan uçağı bir yıl boyunca kendileri kullanmış" dediğin o adamlar kim?

10'uncu Cumhurbaşkanı Sezer mi, yoksa Recep Tayyip Erdoğan mı? Neden bunu açıklamıyorsun?

Koskoca bir uçak nasıl saklanır, habersiz olarak nasıl kullanılır; bunun benzinini, masrafını, ekibinin ücretini kim, nasıl karşılar?

Ve daha da önemlisi devir teslim sırasında böyle bir uçağı saklamak mümkün olabilir mi?

***

Kısacası Hüseyin Bey; bu hikâyede bir yanlışlık var...

Gel şunun doğrusunu bir daha anlat...

GÜNÜN İSYANI

İsyanım dünün ulusal bayram olmasına aldırmayıp trilyonluk şirket binalarına bayrak astırmayan anlı şanlı işadamlarına:

Kimden korktunuz soğan cücükleri?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları