loading
close
SON DAKİKALAR

Başkan Bey’in tekerlekli sarayı!

Mustafa Mutlu
Tarih: 15.12.2014

Mustafa Mutlu; Alın teri dökerek kazanmadığınız parayı kendi sefanız için harcıyorsunuz...

Bir zamanlar Türk basının “amiral gemisi” olan Hürriyet’in aklına ara sıra da olsa eski günlerdeki gibi “gazetecilik” yapmak geliyor. Dün yayınladığı küçücük bir haberle “çarşı”yı karıştırdı!
Habere göre, Diyanet Vakfı bütçesinden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e 1 milyon TL’ye Mercedes S-500 model makam aracı alınmıştı.
Vakıf ayrıca genel müdürler için 14 adet Toyota marka, teşkilat için de 16 adet ticari minibüs satın almıştı.
Diyanet Vakfı dün öğleye doğru apar topar bir açıklama yaptı ve bu araçların tamamımın alındığını doğruladı.
Ancak onlara göre, alınan Mercedes S-500’ün fiyatı, haberde belirtilen rakamdan çok düşüktü!
Bu yüzden haberi yazanlar ve yayınlayanlar hakkında dava açacaklarını söylüyorlardı.
İyi de...
Bir Mercedes S-500’ü, en fazla ne kadar indirimle alabilirsin ki?
***
Dinimize göre israf haramdır!
Ayrıca iyi bir Müslüman, mütevazı olmalıdır!
Gösterişten, lüksten, şaşaadan uzak durmalıdır!
Alın teri dökerek kazanmadığı parayı harcamamalıdır.
Halktan “iyilik” yapmak için topladığı paraları kişisel harcamalarında kullanmamalıdır.
***
Bu arabayı alan Diyanet Vakfı’nın internet sitesine girin, göreceksiniz:
Kendilerine bir vizyon, bir de misyon belirlemişler... Diyorlar ki:
“Misyonumuz, yeryüzünde iyiliğin egemen olması için insanlara ve bu yolda çaba sarf eden kurumlara maddi ve manevi destek olmak... Vizyonumuz, ülkemizde ve yedi kıtada insanlığa hizmet etmek...”
İyi de Mehmet Bey, “İyilik”, başkasına yapılan bir şeydir; siz kendinize yapıyorsunuz!
Milletten topladığınız paralarla kendinize, müdürlerinize lüks makam araçları aldırıyorsunuz!
Camilerde toplanan paraları savuruyorsunuz!
Dinimize göre haram sayılan israfa kaçıyorsunuz!
Alçak gönüllüğü çöpe atıyorsunuz!
Gösterişe, şaşaaya sapıyorsunuz!
Alın teri dökerek kazanmadığınız parayı kendi sefanız için harcıyorsunuz...
Sonra bunlar ortaya çıkınca da haberi yazanları ve yayınlayanları mahkemeyle tehdit ediyorsunuz...
***
Sen o mahkemeyi, vicdanında kur Sayın Başkan:
Sonradan görme müteahhit misin ki, dünyanın en pahalı arabalarından birine binmeye kakışıyorsun?
Senin o “tekerlekli saray”la dolaşman akıllara soru, gönüllere kuşku düşürmez mi?
Etrafındaki “ayakkabı kutusu istifçileri”ne özenip günah kervanına katılma! Sana düşen onlar gibi olmak değil, onları doğru yola döndürmektir.
***
Kısacası “misyon, vizyon” derken kafan karışmış Mehmet Bey...
İyisi mi bırak o parlak sözcükleri de özüne dön:
Günahı hatırla...
Sevabı hatırla...
Belki o zaman özür dileyip “istifa etmeyi” bile aklına getirirsin!
HUBER! (48)
Görev süresi üç buçuk ay önce dolduğu halde Cumhurbaşkanlığı Köşkü Huber’i terk etmeyen Abdullah Gül ve ailesi, bunun gerekçesini bir türlü açıklamıyor.
Konuyu gündeme getirmemden sonra Köşk’ten taşınıp taşınmadıkları bile net olarak bilinmiyor!
İnanmayacaksınız ama Huber’le ilgili yazılarıma Güney Afrika’dan, Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan, Japonya’dan, ABD’nin en uzak eyaletlerinden... Norveç’ten, Danimarka’dan, Brezilya’dan, Almanya’dan, Belçika’dan “ses” geliyor da çalıştığım gazete binasına on kilometre mesafedeki Huber’den yanıt gelmiyor!
Bugünlük burada keseyim; tansiyonum zıpladı...
GÜNÜN SORUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düzdüğü övgülerle ödüllerden ödül beğenen yazar Alev Alatlı, şimdi de Erdoğan’ı eleştirenlere “aşağılık” demiş... Sorum kendisine:
Daha ne istiyorsun; doymadın mı?
ÇARŞAMBA, BÜYÜK GÜN!
Twitter’da verdiği son derece gizli bilgilerle dikkat çeken Fuat Avni, 11 Aralık’ta yeni bir iddiada bulunmuştu.
Ona göre aralarında 150 gazetecinin de bulunduğu 400’e yakın cemaat üyesi 24 saat içinde gözaltına alınacaktı.
Hatırlarsınız; ben de bu iddiayı, “Tuttu mu?” başlığıyla bu sütunlara taşımıştım.
Tutmadı... Fuat Avni bu kez yanıldı!
Ama “derin işler”i iyi bilen meslektaşlara göre sadece tarihi bilemedi.
Çünkü iktidar; bu operasyonu özellikle “yolsuzluk”la eş anlamlı hale gelen 17 Aralık’ın yıldönümüne bıraktı...
Yani; tıpkı yıllarca her 28 Şubat’ta yapılan “intikam operasyonları”nın benzeri, şimdi 17 Aralık’ın yıldönümlerinde de gündeme gelecek...
Bu demektir ki; önümüzdeki Çarşamba büyük gün!
Merakla bekliyoruz...
GÜNÜN İSYANI
“Milletvekili Yasa Teklifi” sessiz sedasız yeniden görüşülmeye başlanmış... Asıl dertleri maaşlarına okkalı bir zam yapmak ama şimdilik bunu belli etmiyorlar. Yine de implantlarını bile devlete yaptırmayı, protokolde askerin önüne geçmeyi, trafik cezasından muaf olmayı konuşuyorlar... İsyanım onlara:
Ülke bölünmeye giderken kendinize yontacağınız her kıymık gözünüze kaçsın!

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları