loading
close
SON DAKİKALAR

Bin 128’e karşı 150 bin 36 kişi...

Mustafa Mutlu
Tarih: 16.01.2016

Mustafa Mutlu; Devlet benim bir gün bile patronum olmadı; devletten bir lira bile kazanmadım.

PKK yanlısı bin 128 akademisyen bildiri yayınlamış...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Sur’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de “başta Kürt halkı olmak üzere” bölge halklarını katletmekle suçlamışlar...
Terör örgütünü ise “iğne ucu kadar” bile eleştirmemişler!
Askere, polise ateş eden, bomba atan, sivil vatandaşları vurup öldüren PKK’lılar; onlara göre “bölge halkları” oluyor, güvenlik güçleri ise “katliamcı devlet!”
***
İyi de kim o devlet?
Bu arkadaşların patronu!
Devlet benim bir gün bile patronum olmadı; devletten bir lira bile kazanmadım.
Ancak bu bin 128 arkadaşın en az bini devlet üniversitelerinde çalışıyor...
Yani devlet memuru!
Doğal olarak devlet onların işvereni...
Madem senin işverenin “katil, katliamcı...”
O zaman “aydın namusu ve onuru” bu katil devletin verdiği parayı suratına çarpıp istifa etmeni gerektirmez mi? Neden duruyorsun hâlâ, neden istifa etmiyorsun?
***
Bunlar enayi mi; niye istifa etsinler?
Hem maaşlarını alıp hem de devleti dövmeye devam edecekler!
Ayrıca istifa ederlerse...
Kim zehirleyecek o zaman üniversitelerdeki çocukları?
Kim sahip çıkacak yerleşkelerdeki PKK’lılara?
Kim böyle bildiriler yayınlayıp devleti katliam yapıyor gibi gösterecek?
Kim tüm dünyayı kapsayan bir “algı operasyonu”na imza atacak?
***
Gelelim asıl konuya:
Çıkardıkları çatlak ses korkunç da... Cirimleri ne bu arkadaşların?
Yani ateş olsalar ne kadar yer yakarlar?
Söyleyeyim:
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın (YÖK) 2015 yılı verilerine göre ülkemizdeki 196 üniversitede 151 bin 164 akademisyen görev yapıyor.
Bunların 21 bin 958’i profesör...
14 bin 497’si doçent...
34 bin 196’sı yardımcı doçent...
21 bin 8’i öğretim görevlisi...
10 bin 257’si okutman...
3 bin 821’i uzman...
45 bin 383’ü araştırma görevlisi...
44’ü de çevirici ve eğitim-öğretim planlamacısı...
***
Demek ki neymiş; PKK destekçisi akademisyenler yüzde 1 bile değilmiş!
Çıkarın büyük rakamdan küçük rakamı; geriye ne kalır?
150 bin 36...
Bu saçma sapan bildiriye tam 150 bin 36 akademisyen imza koymamış... Asıl olay budur!
Bu PKK’lı akademisyenler bu bildiriyle aslında ne kadar zayıf ve güçsüz olduklarını gösterdi. Ne kadar haksız olduklarını dünyaya ilan etti!
Bize düşen PKK’lı bin 128 kişiyi değil de...
O bildiriye imza koymayan vatan sevdalısı, akıldan ve bilimden yana 150 bin 36 akademisyeni öne çıkarmak...
Gerisi “işveren devlet”le, işverenini beğenmeyen ve hakaret eden kötü personel arasındaki sorundur!
***
Sahi çıkıp desem ki “Terör örgütünü açıkça destekleyen bu adamların ya da kadınların çocuğumu okutmalarını istemiyorum. Onlara güvenmiyorum...”
Haklı olmaz mıyım?

SAĞOL ZEYNEP!
Dün CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok’a sormuştum:
“Artık yeni şeyler söyleme zamanı, diyerek Atatürk’ün posterini Meclis’teki çalışma odasından indirmeye kalkışan... Ancak gelen tepkilerden çekinip yeniden asan CHP’li vekil sen misin?”
Zeynep Hanım’dan yanıt geldi:
“Altıok soyadı bir tesadüf değildir. Atatürk ilkelerini temsil eden altı ok ailemin soyadı tercihini belirlemiştir. Ben soyadıma layık olmak için geçmişime, kökenime ve duruşuma güvenirim. Hâlâ anlaşılmamış olabilir. Hayır Sayın Mutlu, o fotoğrafı elbette ben indirmedim.”
***
Zeynep Altıok’a açıklaması ve “babasının kızı” olduğunu kanıtladığı için teşekkür ediyorum...
Sıra sizde Kemal Kılıçdaroğlu:
O küstah vekili bulmak ve cezasını vermek bu saatten sonra ilk ve en önemli göreviniz. Bunu yapmadan yeniden CHP Genel Başkanı olabilirsiniz ama... Asla “güvenilen lider” olamazsınız!

GÜNÜN SORUSU

Son olarak Sultanahmet’teki intihar saldırısına yayın yasağı koyduran iktidara, CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, 13 yılda kaç yayın yasağı konulduğunu sormuş. Adalet Bakanlığı’nın yanıtı, “Bilmiyoruz” olmuş... Sorum Adalet Bakanı’na:
Vermeniz gereken asıl yanıtın, “Saymaya yetişemedik” olması gerekmiyor mu?

Sağdaki logo sizce neye benziyor?
Dünkü Günün İsyanı, logosundan Türk Bayrağı’nı çıkaran Türkiye Spor Yazarları Derneği yönetimineydi.
“O bayraktan neden rahatsız oldunuz? Derneğinizin adının başındaki “Türkiye”yi de kaldırmayı düşünüyor musunuz?”
Ne yalan söyleyeyim; ben de dikkatli okurum Mehmet Ali Yük’ün uyarmasıyla fark ettim:
Yeni logoya bakın, sizce neye benziyor?
Ampule olabilir mi?
Şeytanlığın bu kadarına gerçekten pes!
***
Belli ki TSYD Başkanı Oğuz Tongsir kafaya koymuş; 2019 Genel Seçimleri’nde ampul partisinden aday olacak ve Spor Bakanlığı koltuğuna kurulacak...
İyi de ampul partisini desteklemeyen TSYD üyesi spor yazarları ve muhabirleri nerede?
Neden bu rezilliğin hesabını sormuyorlar?

156+215!
“Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mektuplar”a devam ediyoruz. Sıra Kahraman Ergüven’de. Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz...
***
“Sayın Gül...
Mümkünse bana Huber’de ailenizle birlikte çekilmiş bir fotoğrafınızı gönderebilir misiniz? Fotoğrafı Mustafa Bey’in gazetesine gönderin, ben oradan alırım. Ne mi yapacağım? Belediyeden billboard kiralayıp tüm kenti bu fotoğrafla süsleyeceğim. Mustafa Bey’in sorularından kaçacaksınız diye iyice görünmez oldunuz. Millet özlemiştir. Merak etmeyin billboardların parasını ben ödeyeceğim.”

GÜNÜN İSYANI!
CHP Genel Başkanlığı’nın en güçlü adaylarından Muharrem İnce aradığı desteği bulamamış olacak ki, dün Kurultay’da aday olmayacağını söyledi. İsyanım bu partinin delegelerine:
Partiyi hedeflerinden saptıran ve gericilerin bölücülerin çizgisine taşıyan bir yönetimden bizi kurtarmanız için ille de bir kaset skandalının mı patlaması gerekiyor?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları