Tarih:
02.05.2013
Bir kadın vekilin isyanı!
Mustafa Mutlu, ''Yine aynı Arınç, Güldal Mumcu’nun odasını basmıştı''...
CHP’li Kamer Genç, 25 Mart 2013’te Meclis Genel Kurulu’nda bir konuşma yaptı ve şunları söyledi:“18 Mart Çanakkale Zaferi nedeniyle Fatma Hanım bir dergi hazırlamış. Ön sözünde ‘Çanakkale Zaferi’nin çok kıymetli komutanlar tarafından kazanıldığı’nı söylüyor ama ‘Atatürk’ kelimesini ağzına almıyor. Acaba Atatürk bu cumhuriyeti kurmasaydı siz şimdi hangi devletin vatandaşıydınız ve o makamda oturacak mıydınız? Eğer zaten otursaydınız hangi tarikat mensubunun bilmem kaçıncı hanımı durumuna düşerdiniz.”
Bu cümlelerin ardından tam bir haftadır kıyamet kopuyor.
Çünkü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Genç’in kendisine hakaret ettiğini iddia ediyor.
CHP yönetimi bu olayda Kamer Genç’in arkasında durmadı. Hakkındaki kınama cezası oylanırken ret oyu vermedi, çekimser kaldı. Üstelik kınama cezasını gündeme getiren de o oturumu yöneten Meclis Başkanvekili CHP’li Güldal Mumcu’ydu...
Buna karşın AKP’li vekiller hâlâ gördükleri her yerde Kamer Genç’i dövmeye çalışıyor. Hatta biri önceki gün hem de Genel Kurul’da, “Senin ananı s....” bile dedi...
Arınç’ın yaptıkları!
AKP’liler bu olaydan siyasi rant çıkarma çabasında... Bu yüzden durmadan ikide bir, Meclis çatısı altında ilk kez kadın bir vekile bu şekilde hakaret edildiğini iddia ediyorlar!
Çünkü kendi yaptıklarını saymıyorlar...
Oysa 12 Aralık 2012’de aynı çatı altında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın doğrudan şahsını hedef alarak “vajina” polemiğine girmişti.
Yine aynı Arınç, Güldal Mumcu’nun odasını basmıştı...
Ancak bu olaylar nedeniyle ne özür dilenmiş ne de Arınç’a kınama cezası verilmişti...
Adaleti kendine...
Aylin Nazlıaka’dan önceki gün bir mektup aldım. Kendi yaşadıklarıyla Fatma Şahin olayını kıyaslıyor ve özetle şunları söylüyor:
“AKP’nin adaleti sadece kendine... Hak savunuculuğu zor iştir. Samimiyet ister, yürek ister, cesaret ister, emek ister. İkiyüzlülüğü kaldıramaz. Böylesi bir ikiyüzlülük olabilir mi? Böyle hak savunuculuğu olur mu?
TBMM’de 12 Aralık akşamı psikolojik şiddet gördüm ve de haksızlığa uğradım ama ben kendimi mağdur hissetmiyorum. Özellikle kadınlardan ve partimden aldığım destek beni daha da güçlendirdi. Sosyal medyadan sürekli destek mesajları yağıyor. Ülkemin insanları vicdanlı ve adil... Zavallı konumda olan birisi varsa o da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde cinsel taciz skandalına imza atan kişidir!”
Bugün Kamer Genç’e saldıran ve ahlaksızlıkla suçlayan AKP’lilere soruyorum: Aylin Nazlıaka’nın başına gelenlerden sonra aynı tepkiyi neden göstermediniz? Yoksa sizin ahlak anlayışınız, mağdurun siyasi kimliğine mi bağlı?
GÜNÜN SORUSU
Dün “inşaat” gerekçesiyle 1 Mayıs kutlamalarına kapanan Taksim’de, daha altı gün önce Ermeni Soykırımı’nın tanınması için gösteri yapılmıştı! Sorum İstanbul Valisi’ne:
Madem Taksim Meydanı “inşaat” nedeniyle tehlikeliydi; o zaman altı gün önceki Ermeni gösterisine neden izin verdiniz? Onların can güvenliğini (!) neden düşünmediniz?
Uyan... (51)
Eski rektör Fatih Hilmioğlu kanser ama tedavi göremiyor. Çünkü mahkeme her tahliye talebini geri çeviriyor. Ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de “Hilmioğlu tahliye edilene kadar hastaneye gitmeyeceğim” diyerek tedaviyi reddediyor.
Kararlıyız; sorumsuzlar, sorumluluk hissedinceye kadar yazacağız. Siz de yazın... Bugün sıra devletin protokol listesine göre Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’da...
Faks: (0312) 422 13 57
E-posta: ali.babacan@basbakanlik.gov.tr
Dörtte bir yüzünden!
1 Mayıs bütün dünyada coşkuyla kutlanırken biz dün yeniden “cehennem”i yaşadık! Çünkü iktidar, Taksim Meydanı’nı “inşaat” gerekçesiyle üç yıl sonra tekrar yasakladı. Vali ve Emniyet Müdürü, bir gün önce meydana giderek, açılan inşaat çukuru önünde poz verdi. Dün bu fotoğrafları gören herkes, “Canım, adamlar haklı. Böyle meydanda 1 Mayıs mı kutlanır” dedi... Çünkü Vali ve Emniyet Müdürü’nün fotoğraflarını çeken arkadaşlar kameralarını öyle güzel ayarlamışlardı ki sanki bütün meydan “inşaat çukuru”ndan ibaretmiş gibi çıkmıştı. Oysa gerçek böyle değil:
Gidin gözlerinizle görün... Meydanın sadece bir köşesi bu durumda. Etrafı da dev paravanlarla çevrili! Dörtte üçünde ise hayat eskisi gibi devam ediyor. Yani bayramın Taksim’de kutlanması, bal gibi mümkündü. Ama birileri Taksim’de üç yıldır esen “kardeşlik ve dayanışma” havasından ürkmüş olmalı ki; bu yıl tekrar eskiye döndük!
Niyet belli:
1 Mayıs’ı Taksim’den silmek...
Buna niyet edenlere tek sözüm var: Bu ülke durdukça işçiler her 1 Mayıs’ta Taksim’e koşacak. “Gidin, bizim gibi Kazlıçeşme’de kutlayın” diyenler bilmelidir ki o meydan, 1 Mayıs 1977’den sonra 1 Mayıs Meydanı’dır ve bu gerçek asla değişmez!
Mustafa Mutlu - Vatan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları