loading
close
SON DAKİKALAR

Bölün efendiler bölün... Bir defa yetmez bin defa bölün!

Mustafa Mutlu
Tarih: 17.08.2012

Mustafa Mutlu yazdı, ''Bölüyorlar bizi. Aramıza sürekli mesafe koyuyorlar! Bizim 'bir ve güçlü' olmamızdan korkuyorlar çünkü...''

Doğduk; doğduğumuz andan itibaren bölünmeye uğradık...

Önce erkek-kız diye böldüler...

Çirkin-güzel diye böldüler...

Uzun-kısa diye böldüler...

Şişman-zayıf diye böldüler...

Uslu-yaramaz diye böldüler...

Fenerli-Galatasaraylı diye böldüler... Zengin-yoksul diye böldüler...

Sonra sağcı-solcu diye böldüler...

Türk-Kürt diye böldüler...

Alevi-Sünni diye böldüler...

Uzuvlarımıza göre böldüler...

Derilerimizin rengine göre böldüler...

Dilimize göre böldüler...

Dinimize göre böldüler...

Böldüler, böldüler... Bölmekten yorulmadılar!

***


Kredi ve Yurtlar Kurumu‘na ait öğrenci yurtları var... Üniversite öğrencilerinin barınma sorunlarını çözmek için kurulmuş...

Ülke genelindeki sayıları 116...

Bunlardan 53’ü karmaymış...

Karma dediğime bakmayın; sadece bahçeleri ve kantinleri ortak...

Kız ve erkek öğrenciler ayrı binalarda, ayrı bloklarda kalıyor, etüt salonları, kütüphaneleri ve diğer yaşam alanlarının tamamı ayrı...

Yani okulda, sokakta zaten hep birlikte oldukları karşı cinsten arkadaşlarıyla sadece bahçede ya da kantinde oturup çay içiyorlar...

Kredi Yurtlar Kurumu yönetimi; karma yurtları kadın ve erkek öğrenci yurduna dönüştürme kararı almış...

İşe de İstanbul’daki iki büyük öğrenci yurdundan yani Kadırga’dan ve Edirnekapı’dan başlamış...

***


Onlarca yıldır faaliyet gösteren bu yurtlarda bugüne kadar tecavüz olayı yaşanmamış...

Üstelik her birinde çok sayıda güvenlik görevlisi çalışıyor.

Gençler belli saatlerde birlikte oturup sohbet ediyor; masa tenisi, voleybol oynuyor...

Peki; bu karardan sonra ne olacak?

Yurtlarda kalan gençler, arkadaşlıklarını sürdürmek için kahvelerde, barlarda buluşacaklar...

Yani devletin namus bekçiliği merakı, ters tepecek!

Kimi içkiye, kimi sigaraya alışacak...

Ve tamamen denetimsiz kalacaklar...

Olsun; devletin umurunda mı? O yine “bölmüş” olacak ya önemli olan bu!

***


Bölüyorlar bizi... Aramıza sürekli mesafe koyuyorlar!

Bizim “bir ve güçlü” olmamızdan korkuyorlar çünkü...

O yüzden ne kadar çok bölerlerse, o kadar rahatlıyorlar...

Erkek yurtlarını da bölün beyler... Kız yurtlarını bölün kendi içlerinde...

İşimize göre bölün, dişimize göre bölün, çişimize göre bölün bizi...

Bölün ki uykularınız kaçmasın!

Yoksa erkek-kız, Alevi-Sünni, Türk-Kürt birleşip, nazik iktidarınızı tehdit ederiz Allah korusun!

İşte bu yüzden sakın durmayın...

Aklınız varsa; milyon parçaya bölün bizi!

*****


Müşfik adam!

Öğrenciydim henüz ve Dolapdere’deki Basın Yayın Yüksek Okulu’na giderken Harbiye’deki Kenterler Tiyatrosu’nun önünden geçerdi yolum...

Panolardaki oyun afişlerinde görmüştüm ismini ilk kez...

En çok da “Bir Garip Orhan Veli”yi merak etmiştim...

Ezbere bildiğim şiirleri tiyatro sahnesine yansıtabilirdi ki?

Bilet parasını denkleştirip merakımı giderdim bir gün... Salon tıklım tıkıştı... Ve o oyun, yirmi yıldan fazla sürdü; salon hep tıklım tıkış kaldı!

Hayatımda duyduğum en babacan erkek sesiydi o...

Son eseri radyolarda yayınlanan ve sigara içenleri akciğer kanserine karşı uyaran kamu spotuydu...

Kaderin cilvesine bakın ki tiyatromuzun en başarılı aktörlerinden Müşfik Kenter, o hastalıktan öldü... Bize yaşattığın mutluklar için teşekkür ederiz güzel adam...

Huzur içinde uyu...

*****


Günün sorusu

Bugün 17 Ağustos 1999’da meydana gelen ve on binlerce yurttaşımızın ölümüne, bir o kadarının yaralanmasına ve evsiz kalmasına neden olan Körfez Depremi’nin 13’üncü yıldönümü...

Hatırlarsınız; 1999 depreminin ardından bir Deprem Fonu kurulmuş, vatandaşların içtiği her sigaradan, aldığı her sinema biletinden ve yaptığı her telefon konuşmasından on yılı aşkın bir süre kesinti yapılmıştı. Bu Fon’daki paranın bugün itibarıyla onlarca milyar dolara ulaşmış olması gerekiyor... Sorum basit: O paralar nerede?

*****


Alın size saydamlık!

Demokrasileri diktatörlüklerden ayıran en önemli özelliklerden biri “saydamlık”tır...

Devletin yaptığı işler, harcanan paralar ne kadar saydam, yani halkın incelemesine açık olursa; o rejim o kadar “demokrat”tır...

Hatırlarsınız; AKP de 10 yıl önce yola çıkarken, “Devleti şeffaflaştıracağız” demişti.

Dediklerinin tam tersini yapma kuralını bu konuda da bozmadılar ve Sayıştay Yönetmeliği’ni değiştirerek devlet kurumlarının mal ve harcamalarını devlet sırrı kapsamına aldılar!

Hazırlanan yeni yönetmeliğe göre savunma, güvenlik ve istihbarat kuruluşlarına ait taşınır-taşınmaz malların özellik ve miktarlarıyla, bunları nerede, nasıl kullandıkları konusu eskiden olduğu gibi sır olmayı sürdürecek.

Yeni olan ise; bu mallara ilişkin yargılama ve kararların da gizlilik kapsamına alınması...

Ayrıca... Devlet mallarının bulunduğu yer, teknik özellikleri ve miktarı... Bu malların nasıl ve nerede kullanıldığı...

Ve elbette örtülü ödeneklerin nasıl harcandığı kesinlikle haberleştirilemeyecek...

***


Düşünce ve ifade özgürlüğü vaat ettiler; 100 gazeteci içeride...

Milli iradeye saygı vaat ettiler dokuz milletvekili tutuklu...

Şeffaflık dediler; tüm hesapları kapattılar!

Terörü bitirmeyi vaat ettiler; şehit sayısı rekora koşuyor...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları