Tarih:
06.04.2014
Bu dava bitmiştir!
Mustafa Mutlu; Eğer başka hiçbir iş yapmayıp günde 100 sayfa okursam; 160 gün sonra bu sorunuzun yanıtını verebilirim!
Silivri’de “bir yargılama asla nasıl yapılmamalı” konusunda yıllarca uygulamalı ders veren özel görevli mahkeme, yasalara göre 15 günde açıklaması gereken gerekçeli kararı, aylar sonra bitirebildi.“Peki; sanıklar hakkında verilen ağır kararların gerekçesi ne?” diye soruyorsanız… Şu kadarını söylemem yeter her halde:
Eğer başka hiçbir iş yapmayıp günde 100 sayfa okursam; 160 gün sonra bu sorunuzun yanıtını verebilirim!
Çünkü ekleriyle birlikte iddianamesi milyonlarca sayfayı bulan bu yargılamanın gerekçeli kararı da 16 bin sayfa oldu!
***
Peki; ne var bu 16 bin sayfada?
Okumadan söyleyeyim:
Hiçbir şey!
Çünkü yıllardır hayatını yazıdan kazanan bir kalem emekçisi olarak bilirim ki; bir metin ne kadar uzunsa, anlatmak istediği şey o kadar inandırıcılıktan uzaktır.
Bu yüzden; o metni kaleme alanlar, sözü uzattıkça uzatmak zorunda kalmıştır!
***
İşin ilginci; bu kararı veren ve gerekçeli kararı kaleme alan hâkimler, “tenzil-i rütbe” kokan atamalarla görevlerinden alındılar.
Şimdi ne olacak biliyor musunuz?
Bu 16 bin sayfalık gerekçeli kararı Yargıtay’daki ilgili dairenin üyeleri okuyacaklar…
Başka hiçbir dosyaya bakmazlarsa, yukarıdaki hesapla bunun için en az 5 ay 10 günlerini harcayacaklar.
Sonra; diyelim ki kararı bozarak mahkemeye gönderecekler…
Gelin görün ki; artık o mahkeme ve o hâkimler ile savcılar artık olmadığından, milyonlarca sayfalık dosya; başka bir mahkemede, başka savcılar ve hâkimler tarafından görüşülecek…
***
Peki; bu ne anlama geliyor!
Basit: Bu davanın bittiğine!
Göreceksiniz; Ergenekon davası, 12 Eylül döneminde açılan örgüt davalarında olduğu gibi tozlu raflarda bekletildikten sonra…
Düşecek!
Olan da bu davada akıl almaz iftiralarla, yalanlarla ve sahte delillerle suçlanan
yurtseverlere olacak!
Yıllarca boşuna cezaevinde yattıkları yetmezmiş gibi; belki de çoğu haklarındaki suçlamalardan aklandıklarını görmeden göçüp gidecekler!
***
Göçüp gitmekten söz etmişken… Bir konuya daha değinmek istiyorum:
Mahkeme heyeti, aralarında eski Genelkurmay Başkanı’nın, kuvvet komutanlarının, siyasi parti lider ve yöneticilerinin, yargı ve emniyet mensuplarının, yazarların ve gazetecilerin bulunduğu yüzlerce sanığı yıllardır neden tahliye etmedi ve tutuklu olarak yargıladı?
Kaçmalarından (!) korktuğu için!
Şimdi bir kişi hariç sanıkların tamamı cezaevi dışında… Peki; kaçan var mı?
Yok! Çünkü o günlerde de söyledik; bu insanların biri bile, kaçmak bir yana, kovsanız gitmezler bu ülkeden…
Bu örneği neden mi verdim?
Hâkimlerin bu konudaki kararları ne kadar doğruysa… 16 bin sayfada gerekçelendirdikleri kararın da o kadar doğru olduğunu söylemek için!
***
Ne diyeyim; belki biz de bir gün gerçek bir “hukuk devleti”nde yaşamanın tadını çıkartırız!
GÜNÜN SORUSU
Yunanistan’da da bir “tape skandalı” patlak verdi. Koalisyon hükümetinin Genel Sekreteri Panayotis Baltakos, aşırı sağcı Altın Şafak Partisi üyeleriyle arasında geçen ve Başbakan Andonis Samaras’ı hedef alan konuşmalar içeren bir ses kaydının ortaya çıkması üzerine görevinden istifa etti. Halktan da özür diledi. Sorum kendisine:
Salak mısın kardeşim? Neden “Montaj ya da dublaj” diye inkâr etmedin de hemen kabulleniverdin?
TÜKETMİYORUM, ÇÜNKÜ… (4)
Tüketimden gelen gücümüzü kullanmak ve “demokratik diktatörlüğe” isyanımızı haykırmak için başlattığımız “Tüketmiyoruz” kampanyasına büyük ilgi oldu. Facebook’ta aynı isimle açtığımız sayfaya üç günde 8 bin civarında destek geldi.
Binlerce insan, “Bu iktidardan kurtulacağım güne kadar ben de TÜKETMİYORUM” dedi.
Bu sayının birkaç ay içinde milyonlara ulaşacağına ve ülkemizin en geniş katılımlı “pasif direnişi”nin başlayacağından eminim.
Eğer siz de “Tüketmiyoruz” kampanyası hakkında daha fazla bilgi almak ya da katılmak istiyorsanız, Facebook’taki TÜKETMİYORUM (Lütfen TIKLAYIN) adresine bekliyoruz.
GÜNÜN İSYANI!
Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasına göre, devletimizin niteliklerinden biri de “sosyal” olması… Gelin görün ki bu kavram da kanun kitaplarında kaldı. Sağlıkta reform safsatasıyla halkın büyük bölümünü kandıran iktidar, şimdi de SGK’nın resmi tatil günlerinde klinik muayene hizmeti vermesini yasakladı. Bundan sonra hafta sonunda hastalanan SGK’lılar sadece anlaşmalı özel hastanelere gitmek ve hizmet bedelinin yüzde 40’ını ödemek zorunda kalacaklar… İsyanım hayatlarında bir kez bile devlet hastanelerine gitmedikleri halde bu iktidarın sağlıkta yaptığı göz boyamalara övgü düzen yandaş yazarlara:
Allah hepinizi bu sosyal güvenlik sistemine muhtaç etsin de vatandaşın çektiklerini görün!
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları