loading
close
SON DAKİKALAR

Bu kola iyi bakın!

Mustafa Mutlu
Tarih: 10.07.2012

Bu fotoğraftaki “sedef hastalığı”na yakalanmış kol, bir ay öncesine kadar THY’de uçak teknisyeni olarak çalışan Halidun Ekmekçi’ye ait...

Bu fotoğraftaki “sedef hastalığı”na yakalanmış kol, bir ay öncesine kadar THY’de uçak teknisyeni olarak çalışan Halidun Ekmekçi’ye ait...

Ekmekçi, THY Teknik A.Ş’de tam 13 yıl çalıştı.

Bindiğimiz uçakların, uçuştan önceki son kontrollerini o ve sınırlı sayıdaki arkadaşı yaptı.

Dün tanıdım; dünya efendisi bir insan...

Arkadaşları da onu o kadar sevmişler ki sendikanın işyeri temsilcisi seçmişler.

AKP, 29 Mayıs’ta “korsan taksi”yle ilgili yasal düzenlemeye bir son dakika operasyonuyla “THY’de grev yasağı”nı ekleyince, tüm THY çalışanlarıyla birlikte Halidun da tepki göstermiş...

Atatürk Havalimanı’nda bir basın açıklaması yapmışlar ve bu çağdışı düzenlemeye itiraz etmişler...

Açıklamaya da tam 3 bin THY çalışanı katılmış...

Sen misin direnen?

Biliyorsunuz; THY önce sendikanın 20 temsilcisini işten çıkardı, “İşyerine gelen çalışanları engelliyorsunuz” diyerek...

Sonra da basın açıklaması sırasında çekilen kamera kayıtlarından yaptığı incelemeyle bu sayıyı 289’a yükseltti.

İşte; dün bana gelen Halidun Ekmekçi ve 13 yıldır THY’de çalışan kabin amiri Dilek Güzelyılmaz, işten çıkarılan o ilk 20 kişinin arasında...


***


Gelelim; fotoğrafta gördüğünüz kolun hikâyesine:

İşten atıldığı güne kadar hiçbir sağlık sorunu bulunmayan Halidun Ekmekçi’nin kolu ve vücudunun yarısı şimdi bu hâlde!

Doktorlar, “strese bağlı sedef” tanısı koymuş.

Biliyorum; belki de böyle bir kolu görmekten rahatsız oldunuz.

Hatta bu fotoğrafı yayınladığım için bana kızdınız bile...

Ama bu kol; Türkiye’deki emek sömürüsünün simgesidir!

İçiniz fena olmasın, bakışlarınızı kaçırmayın sakın...

Uğradığı haksızlıklar karşısında hiçbir şey yapamayan ve sadece kendini yiyip bitiren Türkiye İşçi Sınıfı’nın simgesidir bu kol...

Hakların gaspının...

Faşizan yönetim anlayışının...

Despotluğun...

Zulmün...

Emek sömürüsünün simgesidir!


***


Dün Halidun’la daha tanışır tanışmaz dikkatimi çekti kolu...

“Soyun, fotoğrafını çekeceğim” dedim; “Onur duyarım” dedi.

Ben de onur duyuyorum bu kolla ve bu kolların, vücutların, beyinlerin sahibi emekçilerimizle...

Ve direnişin; haksızlığı, zorbalığı yeneceğine...

O 3 bin kişi arasından tesadüfen seçilerek işlerinden atılan 289 THY çalışanının başlattığı hukuk mücadelesini kazanacağına inanıyorum.


***


Şimdi bir daha bakın yukarıdaki fotoğrafa...

Siz de o kolların sahipleriyle gurur duyun.

Ve yolunuz Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’ne düştükçe, ziyaret edin oradaki eylemci işçileri...

Çünkü onların verdiği mücadele, hepimizin mücadelesi...


*****


SIRA!

Mine Şenocaklı “pazartesi sohbetleri”yle gündeme damgasını vuruyor.

Bu kez de Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile görüşmüş. Recep Bey, dün başlayan ve bugün de süren söyleşide, uyguladıkları yasaklardan söz etmiş ve “Alkole de gireceğiz ama sırası var” demiş...

Ah be Mine; bu söz, olduğu gibi başlığa taşınmaz mı?

Öyle, “bir ara başlığa” mahkûm edilir mi?

Alkole de gireceklermiş de sırası varmış...

Çok merak ettim, o “sıra listesi”nde acaba başka hangi yasaklar var?


*****


GÜNÜN SORUSU

Özel Yetkili Mahkemeler’in kaldırılması nedeniyle AKP’yle arası açıldığı söylenen Fethullah Gülen Cemaati’nin yayın organı Zaman Gazetesi, Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı aracılığıyla hükümete mesaj vermiş: “Bizim dostluğumuz, kaybedilince anlaşılır...”

Sorum Dumanlı’ya:

Cemaatin çıkarlarını korumak için kurduğunuz bu tehdit cümlesi, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin neresinde var?


*****


Kararı verdiniz: Devam!

Son bir yıldır her pazartesi günü yazdığım “Okuduklarım” bölümünün altına dün bir not koymuş ve “Bu bölüm sürsün mü, bitsin mi?” diye sormuştum.

Bu yazıyı yazdığım pazartesi günü saat 15.33’e kadar e-posta adresime ve Facebook’taki “okur” sayfama 389 yanıt geldi.

Bunlardan 388’i bu konuyu tartışmayı bile bana yasaklıyor, “Kitap eleştirilerine devam et” diyor.

Yazmamı istemeyen tek kişi ise; neredeyse her yazımdan sonra aşağılayıcı e-postalar gönderen cemaatçi tayfadan Cevat Emul adlı biri...

Cevat Bey, Cevat.Emul@cba.com.au adresinden gönderdiği mektupta bakın neler söylemiş:

“Bir yılda yüzden fazla kitabı satır satır okudunuz demek, Mustafa Bey! Biraz ufak atın da, civcivler de faydalansın. Gerçi, günlük yazılarınız ölçü alınacak olursa, yaptığınız çok ta fazla bir emek gerektirmiyor.

Pazartesi günleri yayınlanan “Okuduklarım” köşesi sürsün mü, bitsin mi?

Bence hiç farketmez.”


***


“Yazmaya devam” diyen herkese çok teşekkür ederim.

Ama Cevat Emul için ayrı bir paragraf açmam lazım:

Kitaplarla en ufak bir ilgisi olmadığı; sadece soruma, “Fark etmez” diye yanıt vermesinden değil, Türkçe’de “ta” diye bir bağlaç olduğunu bile bilmemesinden belli! O kadar yorulmuştum ki haftada bir gün olsun izin yapmak cazip gelmeye başlamıştı.

Ama o, aklınca benimle dalga geçtiği bu mektubuyla, hem günlük yazılarıma hem de “Okuduklarım” bölümüne devam etme kararlılığımı pekiştirdi!

Vatan/Mustafa Mutlu

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları