Tarih:
19.11.2014
Camileri tekrar ibadethane haline getirmek için el ele!
Mustafa Mutlu; Cami cemaatinden iktidar partisi için bağış toplandığını yazanlar da çıktı, Erdoğan’ın sözlerini vaaza dönüştüren imamlardan yakınanlar da...
Dünkü “camide siyaset” konulu yazımdan sonra vatandaştan ihbar yağdı. Cami cemaatinden iktidar partisi için bağış toplandığını yazanlar da çıktı, Erdoğan’ın sözlerini vaaza dönüştüren imamlardan yakınanlar da...Hatta seçim döneminde bazı camilerde AKP’nin bildiri dağıtmasına karşı çıktıkları için karakolluk olduğunu söyleyenler de...
***
En ilginci de Ziya Civelek isimli okurumun yazdıklarıydı:
“Yahu kardeşim bu da bir şey mi? İskenderun Kaptanpaşa Camii’nde geçen cuma namazından önce AKP’li Belediye Başkanı ve birtakım zevat Kur’an kursunda dereceye girenlere ödül dağıttı. Birinci, ikinci ve üçüncü gelen ağabeylere sırasıyla yarım, çeyrek altın ve ayakkabı, hac malzemesi, cübbe, döner dürüm gibi hediyeler verildi. Sponsor esnafın reklamı da yapıldı.”
***
Dini koyu taassup içinde yaşayan bir ailede büyümedim.
Babam Atatürk döneminin ilk öğretmenlerindendi, annem de Eski Türkçe’yi annesinden öğrenmiş, Arapça Kuran okumayı bilen tipik bir Anadolu kadını...
Ancak onların verdiği “sınırlı” dini eğitim bile, camide nasıl davranmamız gerektiğini bize öğretmeye yetti de arttı.
Camiye temiz gelinirdi.
Konuşulmazdı.
Küs durulmazdı.
Para, pul hesabı yapılmazdı.
Daha da ötesi siyaset bu dünyanın işiydi ve öteki dünyanın anahtarı olan camide siyaset yapılması ayıptan da öte günahtı!
***
Bir de imam hatiplerden, ilahiyat fakültelerinden mezun olan bugünün sözde dindarlarına bakın:
Camiye kürsü kondurup propaganda yapıyorlar.
Yetmiyor; reklam alıyorlar!
İnsanları parayla, pulla, malla, vaatle kandırıyorlar!
İmara kapalı alanlarda “Cami yapacağız” diye ağaçları kesiyorlar... Sonra, “Bu camiye cemaat lazım” diye gecekondu mahalleleri kurup satıyorlar.
Halkın parasıyla inşa ettikleri camilerin altına işyeri kondurup bunları düşük paralarla kiralıyorlar; ticaret yapıyorlar.
***
Türkiye’de ne yazık ki “cami”, artık sadece kutsal bir mekanın değil, istismarın, din sömürüsünün de adı haline geldi.
Bu bezirganlara ağızlarının payını vermek de her şeyden önce samimi dindarların görevi...
Caminin kirletilmesine, dinin sömürü aracı haline getirilmesine, kutsal mekanda siyaset yapılmasına öncelikle onlar tepki koymalı...
Yoksa “Alan razı veren razı” bir durum oluşur ki...
Bundan en büyük zararı, dinimiz görür.
***
Saf ve temiz Müslüman arkadaş
Yıllardır senin temiz duygularını sömürenlere...
Din ve Allah adına kasalarını dolduranlara...
Makam-mevki peşinde koşanlara göz yumma...
Camilerimizin para ve koltuk hırsıyla kirletilmesine izin verme...
Gerçek dindar; istismara seyirci kalmaz...
Parayı ve siyaseti camilerimizden kovalım; dinimizi safça yaşayalım.
El ele verelim ve camilerimizi yeniden sadece ibadethane haline getirelim.
***
Sizden ricam, bu yazıyı kesip naylon zarfa koymanız ve çevrenizdeki camilere yakın duvarlara yapıştırmanız...
Dindar halkımızı dinimize musallat olan şarlatanların yakasından kurtarmak için lütfen bunu yapın...
HUBER! (26)
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti tarihine “makam konutunu işgal eden ilk cumhurbaşkanı” olarak geçti.
Tarabya’daki Huber Köşkü’nü tam üç aydır yasalara ve geleneklere aykırı bir şekilde işgal ediyor.
Aylık yüz binlerce lirayı bulan harcamaları da devlete ödetiyor.
Sorduğum soruları da görmezden gelip yanıt bile vermiyor!
Tamam, bu dünyada hakkınız olmadığı halde bazı nimetlerden faydalanırsınız ve hesap soran kimse çıkmaz da...
İyi de bunun bir de öteki dünyası var be kardeşim!
Günah... Yetim hakkı yiyorsunuz!
Bu da mı sizin için bir şey ifade etmiyor?
GÜNÜN SORUSU
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “CHP’nin 6 oku altında birleşelim” çağrısı yaptı... Sorum Kılıçdaroğlu’na:
O okları hatırlıyorsunuz, değil mi?
KARDEŞLERİMLE GÖRÜŞTÜM!
Pazar günü yayınlanan, “Ana Baba Ayrı Öz Kardeşlerime” başlıklı yazımdan sonra binden fazla “destek” mektubu ve mesajı aldım.
Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’la ilgili değerlendirmelerime sadece iki itiraz geldi:
Aynı kalemden çıktığı belli olan bu iki Facebook yorumunda da “CHP’yi bölmekle görevli bir provokatör olmakla” suçlandım... Bunun dışındaki tüm mektup ve mesaj sahipleri, eleştirilerime yürekten katıldıklarını belirtiyordu.
***
Yazının yayınlandığı günün sabahı Tuncay aradı ve bir iki küçük itirazdan sonra mesajı aldığını söyledi.
Önceki akşam da Mustafa Balbay İstanbul’a geldi ve yaklaşık iki saat dertleştik... Mustafa’nın açıklaması tek cümleyle şöyle: “Değerlerimden, değerlerimizden asla taviz vermedim, vermem... Mücadele ruhum aynen devam ediyor. Neysem, oyum. Kimsenin endişesi olmasın.”
***
İzlemeye devam edeceğim.
GÜNÜN İSYANI
Dün ortaya çıktı ki AKP, Gezi Parkı’na AVM kondurma konusundaki tavrından vazgeçmemiş... AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), 12 milyar 250 milyon lira olarak belirlenen 2015 yılı bütçesinde bu projeye 2015 yılında harcanmak için ödenek ayrılmış... İsyanım Kadir Topbaş’a:
Gözünüzü kan mı bürüdü? Sekiz çocuğumuzun ölmesi, yüzlercesinin yaralanması ve sakat kalması yetmedi mi? Eğer kan dökülmesinden zevk almıyorsanız; bu inadınızın nedeni ne? Talimatı kim veriyor?
Mustafa Mutlu - Aydınlık
Gözünüzü kan mı bürüdü? Sekiz çocuğumuzun ölmesi, yüzlercesinin yaralanması ve sakat kalması yetmedi mi? Eğer kan dökülmesinden zevk almıyorsanız; bu inadınızın nedeni ne? Talimatı kim veriyor?
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları