loading
close
SON DAKİKALAR

Cuma, en kritik gün!

Mustafa Mutlu
Tarih: 06.06.2013

Mustafa Mutlu,''Başbakan beş günlüğüne ülkeden gitti; iktidarın 'siyaset dili ve üslubu' değişti!''

Başbakan beş günlüğüne ülkeden gitti; iktidarın “siyaset dili ve üslubu” değişti!

Kimse; Gezi Parkı eylemcilerini “çapulcu” diye aşağılamadı.

Kimse; eylemcilerle, “Tencere tava, hep aynı hava” diye dalga geçmedi.

Kimse; “O bina oraya dikilecek arkadaş, hatta AKM yıkılacak, bir de cami yapılacak” diye yangına körükle gitmedi!

Kimse; “Vatandaşlarımızın hayat tarzlarının güvencesi benim” dedikten hemen sonra, “Kadıköy’den gelip vapurdan inenlerin durumunu görüyorum. Bunlar benim değerlerime uygun şeyler değil. Ben birbirleriyle bankta yan yana oturanları saygıyla karşılamam” diyerek halkın yaşam biçimine açıkça müdahaleye kalkışmadı.

Kimse; “Bizim yüzde 50’yi evde zor tutuyoruz” diye toplumsal çatışma tehdidinde bulunmadı.

Hatta Başbakan Vekili Bülent Arınç polisin orantısız güç kullanmasıyla ilgili olarak Taksim direnişçilerinden özür bile diledi, dün de ‘direnişçi temsilcileriyle’ görüştü.

Grup, Arınç’tan son derece haklı ve mantıklı taleplerde bulundu. O da bu talepleri dikkate alacaklarını söyledi.

Yarın gece dönüyor!

Düşünmek bile istemiyorum ama on gündür süren ancak Başbakan’ın yurt dışına gidişiyle son beş gündür “uzlaşma havası”na bürünen eylemler, cuma gününden itibaren yine sertleşecek... Çünkü Başbakan bu gece yurda dönecek...

Yine konuşacak...

Yine “Dediğim, dedik” diyecek!

Yine eylemcileri aşağılayıp, insanların hayat tarzlarına laf sokacak!

Ve korkarım ki yokluğunda dinen rüzgârlar; sırf bu yüzden yine sert esmeye başlayacak!

Meydanların talebi!

Direnişçiler adına dün Arınç‘la konuşan grubun üyeleri, ne kadar iyi niyetli olduklarını göstermek için dile bile getirmediler ama on gündür meydanlara kulak verenler iyi bilir; direnişçilerin aslında tek talebi var:

Hükümetin istifası!

Dün Arınç‘la görüşenler sadece Gezi Parkı’nın park olarak kalmasına söz verilmesini...

Atatürk Kültür Merkezi‘nin yıkılmasından vazgeçilmesini...

Başta İstanbul, Ankara, Hatay valileri ve emniyet müdürleri olmak üzere polisin şiddetinden sorumlu tüm kamu yöneticilerinin görevden alınmasını...

Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanmasını...

Direnişe katıldıkları için gözaltına alınan yurttaşlarımızın serbest bırakılmasını...

Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini istemekle yetindi.

Umarım yanılırım ama Başbakan daha Türkiye‘ye dönmeden önce bu haklı talepleri reddedecek (belki de bu saate kadar çoktan reddetti) ve sinirler yeniden gerilecek!

İki seçenek...

Günlerdir meydanlardayım.

“Hükümet istifa” diye bağıranların gözlerindeki kararlılığı en yakından görenlerdenim.

Başbakan ya binlerce kişinin daha ölmesi ve yaralanması pahasına inadından vazgeçmeyecek...

Ya da tamamen kendisine yönelen toplumsal isyanı bir an önce bastırmak için, talepleri peşinen reddetmeyecek ve kitleleri rencide edecek açıklamalardan kaçınacak...

Ne yalan söyleyeyim; Başbakan‘ın bu konuda bugüne kadar takındığı tavra bakınca...

Bütün umutlarım kararıyor!

KATİL KİM?


Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı başlayan direnişte bugüne kadar yaralananların sayısını hiç kimse bilmiyor!

Çünkü polis 65‘e yakın ilde ve yüzlerce ilçede vatandaşa şiddet uyguladı.

Direnişçilerden Mehmet Ayvalıtaş ve Abdullah Cömert adlı iki yurttaşımız hayatını kaybetti.

Komada olanların sayısı ise dün saptayabildiğim kadarıyla üç kişi...

Çok basit bir sorum var:

Bana Mehmet‘in ve Abdullah‘ın katilinin (ya da katillerinin) kim olduğunu söyleyebilir misiniz?


GÜNÜN SORUSU

Beymen’in sahibi Cem Boyner de Gezi Eylemleri‘ne katılarak, “Ne sağcıyım ne solcu, çapulcuyum çapulcu” diye pankart açmış... Sorum ona ve “muhalefet”e soyunan diğer patronlara:

Bugün iyi bildiğiniz “moda” gereği “eylemci” olacağınıza, dün “yandaşlık” yapmasaydınız daha doğru davranmış olmaz mıydınız?


Uyan Türkiye... (70)

Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu, kanser... Tahliye edilmiyor...

O tahliye edilmediği için, ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor.

Her ikisi de şu anda sağlık sorunlarını unutmuş, hepimiz gibi Gezi Direnişi‘ni izliyor. Lütfen artık siz de harekete geçin ve her gün verdiğim e-posta adreslerine sadece şunu yazın:

“Fatih Hilmioğlu ve Serdar Öztürk’ün en temel insan haklarından olan tedavi haklarını kullanabilmeleri için tahliyelerinin önündeki engelin kaldırılmasını talep ediyorum.”

Sırada yeniden Yargıtay Başkanı Ali Kalkan var:

Faks: (0312) 425 98 14

E-posta: ozelkalem@yargitay.gov.tr

Mustafa Mutlu - Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları