loading
close
Dolar: TL
Euro: TL
Sterlin: TL
SON DAKİKALAR

Diren Berkin!

Mustafa Mutlu
Tarih: 29.06.2013

Mustafa Mutlu, 'Zaten günlerdir Berkin’le yatıyorum, Berkin’le kalkıyorum.'

Bugün yine Berkin‘den söz edeceğim size:

15 Haziran sabahı; Okmeydanı‘ndaki evinden çıkıp bakkala ekmek almak için gittiği sırada, “Gezi eylemcisi” diye, kimliği hâlâ belirlenemeyen bir polisin attığı gaz fişeğiyle başından yaralanan ve komaya giren 14 yaşındaki çocuktan!

Zaten günlerdir Berkin’le yatıyorum, Berkin’le kalkıyorum.

Onun alnının tam ortasından giren gaz fişeğinin kanlı hâli geliyor gözlerimin önüne...

Bildiğim kadarıyla dua ediyorum bazen; sonra metanetimi kaybedip duvarları yumruklamaya, bu büyük haksızlık karşısında elimden hiçbir şey gelmediği için kendi canımı acıtmaya çalışıyorum!

Ne yapsam fayda etmiyor; hangi yolu denesem...

Boğazımdaki düğüm çözülmüyor!

O ‘ruh’, orada yok!

Taksim’deki Gezi Parkı direnişi kırıldıktan sonra parklara kayan halk toplantılarında da anlatmaya çalışıyorum Berkin’in ve ailesinin durumunu...

On binlerce kişi hâlâ her gece parklarda buluşup, dayanışma ruhunu korumaya çalışıyor.

Hatta bugün Taksim’de yine bir “buluşma” girişiminde bulunulması bekleniyor.

Herkes konuşuyor, herkes birbirini dinlemeye çalışıyor; ne güzel...

Güzel olmayan tek şey; Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi‘nin yoğun bakım servisinde 15 gündür uyutulan Berkin‘in sağlık durumu!

Ve... Hastane bahçesindeki bir bankta içeriden gelecek “müjdeli haberi” bekleyen ailesinin hâli...

Bu “dayanışma” ruhunu; onlar hissedemiyor ne yazık ki...

Ne “Geçmiş olsun”a gelen bir “devlet adamı” var ne de “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” diye soran, gözyaşlarını silmeye çalışan tek bir kişi...

Bize ihtiyacı var!

Biliyorum; canınızı sıkan bir yazı yazdım yine...

Bakın; bugün cumartesi...

Canınızı sıkmayı gerçekten birazcık olsun başarabildiysem eğer... Ve İstanbul’da yaşıyorsanız...

Ne yapın edin; Okmeydanı‘na gidin bugün!

Berkin’in annesinin koluna girin, babasının yanaklarından akan yaşları silin, kardeşlerinin saçlarını okşayın...

Hiçbir şey yapamıyorsanız; dualarınızı gönderin bulunduğunuz yerden...

Dayanışma, konuşarak yaşanmaz çünkü!

Omzunuzu uzatın onlara; rahatça ağlayabilmeleri için!

Ve o çok sevdiğiniz sloganı yazın çiçeklerle; hastane bahçesine... Görür belki:

“Diren Berkin!”

Bir çift söz de...

Eyyyyy türbanlı kızlar sözlü saldırıya uğradıklarında, eşlerini de yanlarına alıp hemen telefon eden ve “Biz artık sizin aileniziz” diyenler... Bir çift söz de size:

Berkin düşmanınız değil; o da bu ülkenin evladı!

Ne kadar “kötü” olabilir, bıyıkları bile yeni terleyen bir çocuk?

Ne kadar hak edebilir alnının ortasından vurulup ölmeyi?

“Kahramanlık destanı yazdı” diye yere göğe sığdıramadığınız polisinizin sıktığı bir fişek yüzünden can çekişiyor bugün...

Eğer yüreğinizdeki yumuşaklıktan zerre kadar eser kaldıysa; siz de koşun bugün o hastaneye...

Siz de bir damla gözyaşı akıtın; bu masum beden için...

Yuhalanacaksanız; yuhalanın anasını satayım, korkmayın bundan!

Tamam, Berkin’in işine yaramaz ama...

Nasır tutan ruhunuz temizlenir belki!

ÇANDARLI

Bugün İzmir‘in şirin tatil beldelerinden Çandarlı‘dayım.

Atatürkçü Düşünce Derneği Çandarlı Şubesi‘nin düzenlediği “Bardak Neden Taştı?” konulu bir söyleşiye katılacağım.

Esinti Cafe‘deki toplantı saat 14.00‘de başlayacak...

Çandarlı‘daki ve çevre ilçelerdeki tüm dostları “İzmir Marşı”nı hep bir ağızdan söylemek için bekliyorum.

GÜNÜN SORUSU

Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) bu yılkı “En İyi Halkla İlişkiler Projesi Ödülü”nü, Gezi Direnişi‘nin skandal isimlerinden İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu‘ya vermiş... Twitter kullanıcılarından Çapulcu Alper, TÜHİD yöneticilerine soruyor:

Bu bir şaka mı? Yoksa jüri, ironinin (ince alay) dibine mi vurmak istedi?


Doping rezaleti!

Başbakan’ın İngilizcesiyle “White Sea”, yani “Akdeniz” Oyunları, Mersin‘de tüm hızıyla sürerken; son dört ayda 15 atletimizin doping yaptığı tespit edilmiş...

Allah’tan bu rezalet Mersin’deki oyunlardan önce fark edilmiş de Türkiye büyük bir uluslararası skandalın kahramanı olmaktan son anda kurtulmuş...

İyi de; bu “doping” illeti Türk sporuna neden ve nasıl bulaştı? Hem de Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Ben sporcunun, zeki, çevik ve ahlaklısını severim” sözü hâlâ bütün spor tesislerinde asılıyken...

Bu sorunun tek sözcüklük bir yanıtı var: Para!

Türk Hükümeti, uluslararası şampiyonalarda dereceye giren sporculara verdiği “altın” ödülünü o kadar yüksekte tutuyor ki; sporcular herhangi bir yarışmada dereceye girip yaşadıkları maddi sıkıntıyı kısa sürede aşmak için yanlışa sürükleniyor!

Oysa milli forma, para için değil, ülke aşkı için ıslatılır!

Umarım Gençlik ve Spor Bakanı, “siyasi oyunlar”dan fırsat bulup uluslararası arenada yüzümüzü kızartmaya başlayan bu ayıbı önlemek için en kısa sürede harekete geçer...

Mustafa Mutlu - Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları