loading
close
SON DAKİKALAR

Dün ‘cinayet’ diyordu, şimdi kendisi yapıyor!

Mustafa Mutlu
Tarih: 31.05.2013

Mustafa Mutlu, 'Dönemin hükümetlerinin sık sık gündeme getirdiği üçüncü köprüye şiddetle itiraz ediyordu!'

Tarih, 27 Nisan 1995: ìÜçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbulíun çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur.î

Tarih, 5 Eylül 1997: “Üçüncü köprü İstanbul’un ulaşım sorununu çözmez... Üçüncü köprü, biraz politik, biraz ranta dayalı... Köprü, kesinlikle çözüm değil. Çözüm tüp geçittir. Yan yana üç tüp geçitle, hem raylı taşımacılık, hem otomobil hem de ağır vasıta geçişi sağlanabilir. Metro ve banliyö sistemleri entegre olmalıdır. Bu ancak tüp geçitle mümkündür. Böylece istimlaklere neden olacak ve yeşil alanları azaltacak yol yapımına da gerek kalmaz. Üçüncü köprü yaklaşık 650 milyon dolara mal olacaktır. Tüp geçit ise uzun vadede daha ucuzdur...”

Tarih, 29 Mayıs 2013: “İstanbul’a üçüncü köprü yapımına karşı çıkanlar, trafik çilesini bitirmek için hiçbir çözüm üretmediler.”

Şimdi size, yukarıdaki üç ayrı demecin aynı kişiye ait olduğunu söylesem, ne düşünürsünüz?

Evet üçüncü köprüye şiddetle karşı çıkan da...

Aradan yıllar geçtikten sonra kendisini “karşı çıkanlar”ın arasından usta bir manevrayla çekip, onları eleştiren de aynı kişi...

Kim olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?

Hep karşı çıktı!

Edemiyorsanız; ben söyleyeyim:

Recep Tayyip Erdoğan!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi‘ni yönetirken, dönemin hükümetlerinin sık sık gündeme getirdiği üçüncü köprüye şiddetle itiraz ediyordu!

Yeni bir köprünün yeşil alanları mahvedeceğini, sadece rant ekonomisine hizmet edeceğini söylüyordu.

Çözüm olarak “tüp geçit”i öneriyordu...

Aradan yıllar geçti, Başbakan oldu!

Sözünü ettiği üç tüp geçitten bugüne kadar sadece birini hayata geçirmek için düğmeye bastı. Diğer ikisi de hâlâ hedefleri arasında!

Ya üçüncü köprü?

Kaderin cilvesine bakın ki; şiddetle karşı çıktığı, “İstanbul’un katli” olarak gördüğü üçüncü köprünün temelini atmak da ona nasip oldu!

Neden değişti?

Ne mimarım ne doğa bilimcisi ne de şehir planlamacısı...

Bu yüzden üçüncü köprünün yararları ya da zararları konusunda ahkâm kesecek durumda değilim.

Bana düşen sadece gazeteciliğin olmazsa olmazlarından “fikr-i takip” kuralını hayata geçirerek iz sürmek!

Muhalefetteyken başka söyleyip iktidara geldikten sonra tam tersini yapanlara, “Neden böyle değiştin?” diye sormak.

İşte; ben bu yazıyla görevimi yerine getiriyorum:

Başbakan’ın fikri neden değişti?

Dün “kara” dediği, bugün nasıl ve neden “ak” oldu?

Yeşil alanlar mı önemsizleşti, rant tehlikesi mi ortadan kalktı?

Yoksa artık “rant”tan nasiplenecek kesimin kontrolü kendisinde olduğu için mi fikri değişti?

Haşim Bey!

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ağır konuşmuş:

“Bazı kesimlerin hayat tarzlarına yapılan müdahale yorgun vicdanları daha da yoruyor. Kamu gücünü kullananların hak ihlaline sebep olması kabul edilemez, başkalarının haklarına sahip çıkmak insanlık erdemidir!”

Onun bu sözleri bazı çevreler tarafından, “hükümetin alkol satışına sınır getiren düzenlemesinden duyduğu rahatsızlık” olarak yorumlanmış...

Ben, bir sözü değerlendirmeden önce, söyleyenin kimliğine bakarım:

Yukarıdaki doğru sözleri söyleyen kim?

Anayasa Mahkemesi‘nin, yani bazı yasaların iptali ile ilgili yapılan tüm başvuruları reddeden kurumun Başkanı!

Şimdi yakındığı şey ne?

“Kamu gücünü kullananların hak ihlaline sebep olmaları...”

Edebiyatı bırakın da eğer ortada bir hak ihlali varsa, bundaki payınızı düşünün Sayın Başkan...

Unutmayın; siz de “kamu gücünü kullananlar”ın en başında geliyorsunuz!


GÜNÜN SORUSU

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Kaliteli Yaşam Endeksiíni yayımladı... Türkiye, 34 ülke arasında sonuncu oldu. Soru, adının yayınlanmasını istemeyen bir okurumdan:

Bakalım hükümet adamları, ìBizim için bundan böyle OECD bitmiştir. Kendi OECDímizi kuracağızî diye bir açıklama yapacaklar mı?


Uyan Türkiye... (67)

Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu, kanser... Geçen hafta yapamadığı son savunmasını bugün yapacak!

Gidip onu dinlemek istiyorum; ama fena halde gribe yakalandım...

Neyse... Mahkeme tedavisi için gereken tahliye kararını bir türlü vermiyor. O tahliye edilmediği için, ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor. Lütfen artık siz de harekete geçin ve her gün verdiğim e-posta adreslerine sadece şunu yazın:

“Fatih Hilmioğlu ve Serdar Öztürkíün en temel insan haklarından olan tedavi haklarını kullanabilmeleri için tahliyelerinin önündeki engelin kaldırılmasını talep ediyorum.î

Bugün sırada yeniden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan var:

Faks: (0312) 422 10 00

E-posta: bimer@basbakanlik.gov.tr

Mustafa Mutlu - Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları