loading
close
SON DAKİKALAR

Dünyanın en garip ve en ayıp sürgün hikayesi!

Mustafa Mutlu
Tarih: 08.07.2014

Mustafa Mutlu, Ne kadar uzak olursak olalım; Türkiye'nin Güneydoğu sınırlarının ötesinde yaşananlar, hepimizin hayatını etkilemeye başladı...

Ne kadar uzak olursak olalım; Türkiye'nin Güneydoğu sınırlarının ötesinde yaşananlar, hepimizin hayatını etkilemeye başladı.

Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyeliler'in sayısı 1,5 milyonu geçti.

Buna şimdi IŞİD'den kaçan Iraklı Türkmenler de ekleniyor.

Diğer ülkelerden gelen "kaçak"larla birlikte ülkemizdeki "sığınmacı" sayısı 2 milyonu geçmişe benziyor.

***

İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, tatil beldelerinde bütün köşe başlarında dilenen bir Suriyeli aile görmek artık işten bile değil...

Açlar, perişanlar, hastalar...

Ve geride bırakıp geldikleri hayatları nasıldı bilemeyiz ama; burada, bizim ülkemizde dilenmek zorundalar.

Başbakan'ın izlediği "Esad karşıtı Suriye politikası" getirdi bu insanları ülkemize...

Türkiye'nin kendilerine kol kanat gereceğini sandılar...

***

Çoğu da savaşın doğrudan mağduru olmadıkları halde aşıp geldi sınırı!

Çünkü Türkiye'nin barınacak mekan, bedava yemek, ücretsiz sağlık ve eğitim hizmeti verdiğini duymuşlardı.

Ama beklediklerini bulamadılar...

Mülteci kamplarında yer kalmayınca; sokakta kaldılar!

Şimdi Türk devletinin onlara verdiği tek hizmet, "bedava vapur yolculuğu..."

***

Yanlış duymadınız:

Eminönü'nde dilencilik yapan Suriyeliler; Fatih Belediyesi'ne bağlı zabıtalar tarafından yakalanıp Kadıköy vapuruna bindiriliyor...

Orada bir süre dilendikten sonra bu kez Kadıköy Belediyesi'nin zabıtaları topluyor onları... Tekrar vapura bindirip Eminönü'ne sürgün ediyor!

Ve bu garip sürgün, son günlerde sıkça sergileniyor...

***

Peki; neden bu yola başvuruyorlar belediyeler?

Çünkü yapabilecekleri başka bir şey yok...

Üçünü, beşini alıp barınacak bir yer gösterseler, hatta iş verseler; onları anında on binlerce başkası izleyecek...

Geriye tek bir şey kalıyor:

"Vapura doldurup göndermek; birkaç saatliğine de olsa sorunu çözmüş gibi davranmak!"

***

Oysa bunlar insan...

En az sizin benim kadar değerli, onurlu insan...

Bu ülkenin siyasetçileri kandırdı onları...

Kendi ülkelerinin politikacılarına kazan kaldırsınlar diye, onlara sahip çıkıyor havası yarattı.

Onlar da umuda koştular!

Kendi ülkelerinde asla erişemeyecekleri standartlara bizim ülkemizde bedavadan ulaşabileceklerini sandılar.

Yani; kandırıldılar!

Yeni Osmanlıcı Dışişleri Bakanı'nın, Başbakan'ın oyununa geldiler...

Şimdi bir Fatih Belediyesi bindiriyor onları vapura, bir Kadıköy Belediyesi...

***

Allahları var; ne çaldıkları duyuldu bugüne kadar, ne çırptıkları...

Ama önlem alınmazsa... Bu açlığa, yoksulluğa, sefalete daha ne kadar dayanabilirler ki?

***

Ülkeyi yönetenler; bırakın lagalugayı:

Bu tablo, Suriyeli sığınmacıların değil, sizin ayıbınız...

Artık bir çözüm üretin!

UYANIK!

Ordu'da 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Altınordu Belediye Başkanı seçilen AKP'li Engin Tekintaş, "ustalarına" şapka çıkartan bir icraata imza atmış!

Ramazanın gelmesiyle harekete geçen Tekintaş, Ordulu hayırsever iş adamlarına çağrı yaparak, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere yardımda bulunmalarını istemiş...

Çağrıya kulak veren firmaların gönderdiği gıda kolilerinin üzerine, "Hayırlı Ramazanlar Dilerim-Engin Tekintaş" yazılı çıkartmalar yapıştırmış.

Yani Başkan Bey, başkalarının kesesinden hem sevap islemiş; hem de propoganda yapmış!

Kendisini çok yakın bir zamanda çok daha büyük koltuklarda görürseniz sakın şaşırmayın!

GÜNÜN SORUSU

Başbakan Erdoğan , cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapacağı mitinglerde, Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için izlediği rotayı izliyormuş... Altında devletin uçağı, yanında iki bin tane koruma; ondan sonra, "Affedersiniz Canikliler... Muhabbete doyum olmaz ama daha Erzurum Kongresi'ne yetişeceğiz" cidiyetsizliği... Sorum kendisine:

Atatürk olunmayacağını, Atatürk doğulacağını bu yaşına kadar kimse sana söylemedi mi?

İSTER DAVALI OLALIM, İSTER DAVACI; DAYAĞI BİZ YİYORUZ!

Gezi Parkı direnişi sırasında Ankara Kızılay'da düzenlenen eylemde Ethem Sarısülük'ü öldüren ve bunu "Çektim, sıktım üç tane" sözleriyle itiraf eden polis memuru Ahmet Şahbaz dün altıncı duruşmada nihayet tutuklandı.

Ancak ne acıdır ki; onun tutuklandığı duruşmada bile jandarma, duruşma salonunda bulunan sanık yakınlarını, avukatları ve izleyicileri fena halde dövdü!

Sözüm savcılara:

Dayak yiyen anneleri babaları döven jandarmalar hakkında sakın dava falan açmayın:

Çünkü daha fazla insanın canının yanmasını istemiyoruz!

GÜNÜN İSYANI

Her seçim öncesinde en az bir darbe, yirmi de suikast girişimine hedef olduğu (!) iddia edilen Başbakan, 342'nci suikast girişimine Samsun'un canik ilçesinde uğramış... İddialara göre korumalar, kimselere çaktırmadan silahlı bir adamı etkisiz hale getirmiş! İsyanım bu haberleri yazanlara:

Siz bu milleti salak mı sanıyorsunuz?

Mustafa Mutlu / Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları