‘Düşük iktidar’la da durmak yok, yola devam!

***
Arşive girdim; gazeteler son üç ayda tam dört kez “Kabine son kez toplandı” başlığıyla çıkmış...
Bu “düşük iktidar”, Cumhurbaşkanı’nın emriyle ve onun başkanlığında ikide bir toplanmakla kalmıyor aynı zamanda ülkeyi yönetmeye de tam gaz devam ediyor.
Hani bir şirkette müdür olsanız ve görevden alınsanız; ancak, yeni müdür göreve başlayıncaya kadar makamınızda oturmanız rica edilse, ne yaparsınız?
Şirkete eleman almaya ya da çalışanları işten çıkarmaya devam eder misiniz?
Yeni yatırım kararı alır mısınız?
Avans çeker misiniz?
Şirketin geleceğini etkileyebilecek projelere imza atar mısınız?
Elbette hayır...
Nezaketen koltuğunuzda oturur ve yeni müdürün gelmesini beklersiniz...

***
Ama bizim “düşük iktidar” böyle yapmıyor:
Yıllardır “milli irade, milli irade” diye bağırdığı halde, milli iradenin verdiği kararı umursamıyor.
“Ülkeyi hükümetsiz bırakmamak” bahanesiyle kadrolaşmaya tam gaz devam ediyor!
Bu “düşük iktidar”, seçimlerden bu yana çeşitli bakanlıkların kritik kadrolarına tam 663 atama yapmış; daha ne yapsın?
Peki; ya gerçekleştirilen ihaleler?
Bu ihalelerde yandaşlara oluk oluk akıtılan paralar?
Kayırmalar, akıtmalar, hortumlamalar, yalayıp yutmalar?
Paracıklar, kutucuklar, babacıklar, içi turşu dolu fıçıcıklar?
Hepsi tam gaz devam ediyor...

***
Hepsi neyse de...
Bu “düşük iktidar”, önceki günkü dört buçuk saat süren ve “iftar”la sona eren toplantısında, Suriye sınırında yaşanan gelişmeleri de konuşmuş...
Yani biraz daha gaza gelseler, bu “düşük bakanlar”ın alacağı bir kararla kendimizi savaşın göbeğinde bulmamız işten değil...
***
Peki; yok mu bu çılgınlara zincir vuracak bir babayiğit?
Var; hem de bir değil, iki tane: Yasama, yargı...
Ancak... Yasama; koalisyon derdinde... Hani olur da kısmette bir nikah çıkarsa, müstakbel eş adayının kalbini kırmak istemiyor.
Yargı ise iki seksen uzanmış; nakavt olmuş halde... Yatıyor!
Böyle olunca AKP köpeksiz köy bulmuş, değneksiz geziyor!

***
Siz olsanız, terk eder misiniz böyle bir köyü?

CUMA!

Sinan Burhan isimli Yeni Akit yazarı, KaçAk Saray yerleşkesinde yapılan ve geçen cuma günü devlet protokolünün katılımıyla hizmete açılan Millet Camii’nde cuma namazlarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kıldıracağını yazmış...
Hepiniz, “Bu nasıl laik devlet?” diye isyan ediyorsunuz değil mi?
Geçin bunları!
Belli ki adam cumhurbaşkanlığı maaşı ile geçinemiyor; “ek iş”e ihtiyaç duyuyor...
Yapalım bir zam; o da cumayı falan kıldırmasın!

156+64!
Abdullah Bey ...
Yedi ay üç hafta boyunca işgal ettiğiniz Huber’de yapılan masraflar için kaç lira ödediniz?
Kanlıca’daki 20 milyon liralık villa irisini nereden kazandığınız parayla aldınız?
Suudi Kralı’nın göreviniz nedeniyle size getirdiği hediyeleri ne yaptınız?
Şu ada çalışma ofisi olarak kullandığınız Maslak Kasrı’nı kim, size hangi gerekçeyle 49 yıllığına tahsis etti?
Çocuklarınızın düğününde takılan takıları, söz verdiğiniz gibi şehit ailelerine bağışladınız mı? Bağışladıysanız; bu, toplam takıların yüzde kaçını oluşturuyor?

Araba bu kadar arızalıysa...
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin seçim sonuçlarını otomobil örneğiyle yorumlamış ve şunları söylemiş:
“Seçmen bize, ‘Sizin arabanın çekişinde düşme var. Şöyle buji-platin ayarını filan bir yaptırın. Belki vantilatör kayışı gevşemiş olabilir. Karbüratörü de bir temizleyin... Araba sağa sola da çekiyor. Bir rot balans ayarı da yaptırın. Egzozdan birtakım çatlak sesler geliyor; egzozu da yaptırın’ dedi...”

***
Bir otomobil bu kadar eskidiyse, yıprandıysa, çürüdüyse... Tamir edilmez, değiştirilir!
Bence AKP’li seçmen, artık arabayı değiştirmeyi düşünüyor!

GÜNÜN SORUSU

AKP’li Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın 7 Haziran seçimlerinden önce Kocaeli’nde attıkları bin 100 yataklı şehir hastanesinin temeli kaybolmuş... 20 Mayıs’ta törenle dökülen harcın yerinde yeller esiyormuş... Soru basit:
Nereye gitti bu temel?

GÜNÜN İSYANI

Silvan’da 13 askerin şehit edildiği PKK saldırısıyla ilgili davada suçlanan dört komutan aklandı... Mahkeme; suçun, intikal sırasında bile “yorgunluktan uyuyan” şehit askerlerde olduğuna hükmetti. Onları, savunmasız bırakacak kadar yoran komutanlarını ise kusursuz buldu. İsyanım o komutanlara:
O çocuklar size emanetti. Emaneti koruyamadınız. Sizi aklayan bu mahkeme kararının, o çocukların aziz ruhlarından yükselecek isyan çığlıklarını susturabileceğini mi sanıyorsunuz?