Tarih:
03.02.2015
Gazeteciler, gaz atıcılar!
Mustafa Mutlu; Ancak ''zor'' diye milletvekilinin emrine girmeyeceksin kardeşim; valiye kapıkulu olmayacaksın!
Rize 53 Gazeteciler Derneği tarafından “medya, siyaset, bürokrasi ve iş dünyası” alanlarında verilen ‘Başarı Ödülleri’, Rize Öğretmenevi’nde düzenlenen törenle dağıtılmış...Törende, “Yılın Başarılı İşadamı” ödülünü alan Şaban Ali Razıoğlu’na ödülünü takdim etmek üzere sahneye davet edilen AKP Rize Milletvekili Nusret Bayraktar, kendisine ödül verilmemesini eleştirerek sitemde bulunmuş...
Bazı gazeteciler (!) de onu protesto etmiş...
***
Ben bir meslek büyükleri olarak gazeteci (!) kılıklı o adamları ya da kadınları protesto ediyorum!
Eğer siz gerçekten gazeteciyseniz; açarsınız Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınladığı ve her gazetecinin anayasası olması gereken Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ni okursunuz...
Bir gazetecinin neleri yapması ve yapmaması gerektiğini öğrenirsiniz...
Bir gazeteci örgütü, sadece ve sadece kendi meslektaşlarını ödüllendirebilir.
Milletvekilinin...
Belediye başkanının...
Parti yöneticisinin...
Valinin, emniyet ya da tapu müdürünün, kaymakamın, işadamının başarısını ölçmek ve ödüllendirmek kesinlikle “gazeteci dernekleri”nin işi değildir.
Bir gazeteci derneği bunu yapıyorsa; bilin ki o derneğin yönetimi, ödül verdiği kişilerden ya bir şeyler koparmıştır; ya da koparmayı kafaya koymuştur!
***
Biliyorum; Anadolu’da yerel gazete çıkarmak, televizyonculuk yapmak zor ve çileli bir iş...
Ancak “zor” diye milletvekilinin emrine girmeyeceksin kardeşim; valiye kapıkulu olmayacaksın!
İşadamının “reklam karşılığı”ymış gibi kestiği çeklere tamah etmeyeceksin!
Bin kez yazdım; demek Rize’ye ulaşmamış:
Gazetecilik “dik durma ve karşılığında gerekirse aç kalmayı öğrenme” sanatıdır.
Dik duramayan, meslek etiğini bilmeyen ya da umursamayan, önüne gelene yağ çeken, ona plaket, buna madalya dağıtan adam gazeteci değildir.
Gazeteci para, koltuk, şan, şöhret peşinde değil; haber peşinde koşar...
Polise emir verip halka gaz bombası attıran valilerle iyi geçinmek değildir onun işi...
İyi geçinip resmi ilan pastasından daha fazla pay almak değildir!
Gazeteci, lüks salonlar kiralayıp parasını ödetmek için birilerine yalvarmaz!
Yalvarırsa gazeteci değil “gaz atıcı” olur...
En azından gaz atıcıların yalakası olur!
***
Gelelim, kendisine ödül verilmediği için sitem eden AKP Rize Milletvekili Nusret Bayraktar’a...
Bana gel Sayın Vekil:
Sana koskoca bir madalya takacağım.
Ama üzerinde ne yazacağına Aydınlık okurlarıyla birlikte karar vereceğiz.
Tamam mı?
HESAP...
Çektikleri çilelerde yanlarında oldum ve ikisini de “ana baba ayrı öz kardeşim” ilan ettim diye; bazı okurlar Tuncay Özkan’ın ve Mustafa Balbay’ın attıkları ve atmadıkları her adımın hesabını benden soruyor.
Canları sağ olsun!
Ben, o günlerde bu ülke için mücadele eden ve bedel ödeyen iki kardeşimin arkasındaydım; bundan sonra da kim bedel öderse aynısını yapacağım!
***
Bu okurlar ve izleyiciler, “Kardeşin Tuncay neden Strazburg’a gelmedi?” diye benimle kafa buluyor...
Koğuş arkadaşı Barış Terkoğlu, bu soruyu dün Tuncay’a sormuş...
Tuncay yurda çıkış yasağının hâlâ sürdüğünü, yoksa koşa koşa geleceğini söylemiş...
Oldu mu abiler; kardeşlerimin başka hangi hesabını vereyim?
GÜNÜN SORUSU
Şeriat hedefine kararlı adımlarla yürüyen dinciler şimdi de resmi tatil gününü pazardan cumaya aldırmak için harekete geçmiş... Bunun için Meclis’e dilekçe yağdırıyorlarmış... Sorum hâlâ, “Bu ülkeye asla şeriat gelmez” diyen aptal liboşların “kadın” olanlarına:
Uyanmak için bir kocanın dört karısından biri olmayı mı bekliyorsunuz?
DAVET SIRASI BENDE... (89)
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı görevini devretmesinin üzerinden 156 gün geçti.
Unvanı devretti, Huber’i devredemedi... Yasaları, yönetmelikleri, gelenekleri, görenekleri taca attı; koskoca Köşk’ün üzerine yattı!
Fakir halkın parasıyla şatafat içinde yaşamayı tercih etti.
Hesapladım; bu konudaki 100’üncü yazım 14 Şubat Sevgililer Günü’ne denk geliyor!
Ben o gün saat 12:00’de Huber’in sahildeki kapısında olacağım.
Sayın Gül’ün aşağıya inmesini ve köşkten neden ayrılmadığını anlatmasını isteyeceğim.
Siz de o gün benimle Boğaz havası almak isterseniz 14 Şubat’taki tüm randevularınızı erteleyin...
ADD’liler, ÇYDD’liler, CKD’liler, TGB ve TLB’liler, 10’uncu Köylüler, Memleket Sevdalıları, Aydınlık Okurları, Ulusal Kanal Gönüllüleri, CHP’liler, İP’liler:
On yıldır her davetinize katıldım. Nereye çağırdınızsa geldim.
Şimdi davet sırası bende:
Hepinizi dünyanın cenneti Boğaz’da çay içmeye davet ediyorum.
Hem de çok özel bir günde!
Toplanın, yurdun neresinde olursanız olun, otobüslerinize binip gelin...
Ancak; davet benden, çaylar sizden...
Gelirken termoslarınızı getirmeyi unutmayın!
GÜNÜN İSYANI
İsyan, okurlarımızdan Harun Nezih Yaylı’dan:
“Mustafa Mutlu, benim için ‘Niye çıkmıyorsun?’ diye bu kadar yazı yazsaydı, vallahi sahibi olduğum evi bile bırakır çıkardım!
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları