Tarih:
07.03.2012
Hakan Şükür ve Mazeretleri!
Eskinin futbolcusu, bugünün AKP Milletvekili Hakan Şükür, LİG TV’de yüksek paralar karşılığında futbol yorumculuğu yapıyor..
Eskinin futbolcusu, bugünün AKP Milletvekili Hakan Şükür, LİG TV’de yüksek paralar karşılığında futbol yorumculuğu yapıyor... Ancak televizyondaki program, Meclis’in çalışma saatleriyle çakışınca televizyonu seçiyor...Peki nasıl yapıyor bunu?
Meclis oturumlarına katılmamak için mazeret bildiriyor...
Yani, “Hastayım” diyor...
Ama hasta yatağında yatacağına aynı akşam LİG TV’yeçıkıp yorumculuk yapıyor...
Yani hastalığı vekillik yapmasını engelliyor ama yorumculuk yapmasını engellemiyor!
***
TV 8’de yayınlanan Haber Aktif programı, başarılı bir gazetecilik örneğine imza atmış...
Hakan Şükür’ün 4 Ocak, 1 ve 2 Şubat’ta TBMM çalışmalarına mazeret bildirerek katılmadığını ama LİG TV yayınına çıktığını belgeleriyle kanıtlamış...
Bunun üzerine CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün de Hakan Şükür için “Parayı bırak, halkı temsil et” içerikli bir imza kampanyasını kendi web sitesinden başlatmış...
***
Tamam; Meclis’e seçilen bir doktor, boş zamanlarında ücret almadan bir hastanede çalıştırılmazken, Hakan Şükür yasal boşluktan yararlanıyor... Başbakan’dan aldığı izne güvenerek, LİG TV’de yorumculuğa devam ediyor...
Ama bunu yaparken, ‘anayasal’ sorumluluğunu ve görevlerini ihmal ediyor...
Halkı Meclis’te temsil etme ve halk adına denetleme yetkisini yerine getirmiyor...
Daha da acısı ve vahimi, oturumlara katılmamak için “mazeret” bildirirken, LİG TV’deki işini hiçbir şekilde aksatmıyor...
***
Meclis Başkanlığı’na ve AKP Grup Başkanvekillerine soruyorum:
Hakan Şükür; televizyonda yorum yaptığı 4 Ocak, 1 ve 2 Şubat tarihlerinde, Meclis oturumlarına katılmamak için nasıl bir mazeret bildirdi?
Hasta olduğunu mu söyledi?
Eğer öyleyse; bunun için bir doktor raporu gönderdi mi?
Gönderdiyse, siz Başkanlık Divanı olarak, doktor raporu alacak kadar “hasta” olan bir vekilin, televizyon ekranlarından saatlerce futbol geyiği yapması karşısında ne hissettiniz?
Ve eğer öyle bir doktor raporu varsa, bu durumda o raporun doğruluğu konusunda hiç mi kuşkuya kapılmadınız?
O raporun altında imzası bulunan doktoru en azından Türk Tabipleri Birliği’ne şikâyet etmeyi hiç mi düşünmediniz?
***
Hakan, Başbakan’ın istediği türden “dindar” bir arkadaş...
Bu nedenle dünya nimeti için asla yalan söylemeyeceğine, günaha girmeyeceğine inanıyorum...
Eminim bugün kameraların karşısına geçecek ve Meclis yönetimine bildirdiği “mazeret”leri tek tek açıklayacak... Aynı günlerin akşamı ekrana çıkmasında hiçbir sakınca olmadığına hepimizi ikna edecek...
Aksi halde, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün kampanyasına ben de seve seve imza koyacağım ve kampanyaya katılımın artması için elimden geleni yapacağım...
*****
HİÇ!
Şöhretini korumak için kırk takla atan, sağa sola hakaret yağdıran arabeskçi Nihat Doğan, “Altı Oklar’ın sanatçısı, ayı oynatıcıyla sarhoş taklidi yapanlar” demiş...
Hedefindeki ismi anlamış olmalısınız:
Yılların sinema ve tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen!
Bu sözler Müjdat Gezen’e sorulmuş:
“Ne düşünüyorsunuz?”
Sanatçı tek sözcüklük bir yanıtla yetinmiş:
“Hiç...”
Gerçekten de “Hiç!”
Ama Nihat Doğan’ın bunu anlayabileceğine pek ihtimal vermiyorum!
*****
GÜNÜN SORUSU
Sorum Meclis oturumlarına katılmayan ama televizyon programlarını aksatmayan Hakan Şükür’e:
Seçimden sonra, seni seçen kişilerle seçim bölgende kaç kez, hangi toplantılarda buluşup, dertlerini dinledin? Onlar için bugüne kadar ne yaptın?
*****
Sosyal medyacılar aman dikkat!
Balıkesir’de lise öğrencisi 17 yaşındaki B. K, Facebook’taki kişisel sayfasında 29 Ekim kutlamalarının iptal edilmesiyle ilgili bir yazıyı arkadaşlarıyla paylaşmış...
Balıkesir Emniyet Müdürlüğü hemen bunu fark etmiş (!) ve Başbakan’a hakaret edildiği iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuş... B. K, bir gazete yazarına ait olduğunu söylediği yazıyı paylaşırken hakaret kastının bulunmadığını belirtmiş ama dava açılmasını önleyememiş... Şimdi, bir yıldan az olmamak üzere hapis veya adli para cezası ile cezalandırılması isteniyormuş...
İşin ilginci; B. K’nın yargılanmasına neden olan o yazıyı Facebook’ta yüzlerce, belki binlerce kişi paylaşmış ama dava piyangosu sadece ona vurmuş...
***
Başbakan’ın bu olaydan haberi olmadığına ve 17 yaşındaki bir çocuğun duygusallığına anlayış göstererek davayı geri çekeceğine inanmak istiyorum...
Ama bu arada bir de uyarıda bulunacağım:
Facebook ve Twitter kullanıcılarının sayısının hızla artmasıyla, bu tür davaların sayısında da büyük bir patlama yaşanıyor... Nereye gitsem mutlaka karşıma bir “sosyal medya mağduru” çıkıyor...
Siz siz olun, internette attığınız her adımın izlendiğini ve safça yazılmış birkaç satır yüzünden ciddi davaların sanığı olabileceğinizi unutmayın...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları