loading
close
SON DAKİKALAR

Halk seçimlere güvenmiyor... Bu ‘kırmızı alarm’dır!

Mustafa Mutlu
Tarih: 02.07.2013

Mustafa Mutlu, 'Bir: Programı yapan şirketin adı, ABD‘deki çok sayıda seçim hilesine karıştı.'

Cumartesi günü İzmir‘in şirin beldesi Çandarlı‘daydım. Bine yakın vatandaşımız, Atatürkçü Düşünce Derneği‘nin düzenlediği “Bardak Neden Taştı?” isimli söyleşiye büyük ilgi gösterdi. Hep birlikte çok güzel bir gün geçirdik.

Gezi Direnişi‘ni ve ülkedeki son gelişmeleri değerlendirdikten sonra söz döndü, dolaştı; önümüzdeki seçimlere geldi.

İşte; tam bu aşamada uzun zamandır kokusunu aldığım bir “tehlike”nin kapımızda olduğunu gördüm:

O toplantıya katılanların biri bile seçimlere güvenmiyor, hile yapıldığını düşünüyordu.

Oysa “demokrasi”nin esası “seçim”lerdir.

Seçimlerin esası da “güven”dir!

Halkın güvenmediği bir seçim sistemi; ülkeyi gerçek demokrasiye değil, olsa olsa “demokrasiye güvensizliğe” götürür.

İşte başlıkta sözünü ettiğim “kırmızı alarm” da budur!

Ah şu SEÇSİS!

Peki; halkımız seçimlere neden güvenmiyor?

Sandıktan çıkan sonuçların, Yüksek Seçim Kurulu‘nun uyguladığı SEÇSİS ile sanal ortamda değiştirildiğini düşünüyor da ondan...

SEÇSİS‘e güvensizliğin ise birden fazla nedeni var:

Bir: Programı yapan şirketin adı, ABD‘deki çok sayıda seçim hilesine karıştı.

İki: Yunan Hükümeti, bu nedenle bu sistemi uygulamaktan son anda vazgeçti.

Üç: Almanya, detaylı incelemelerden sonra 2009 yılında, bu sistemin oy sahteciliğine yol açacağına karar verdi ve kullanmaktan vazgeçti.

Sorular unutturuldu!

Hatırlayın; CHP, MHP ve DSP çeşitli tarihlerde SEÇSİS ile ilgili birçok soru önergesi verdi.

Ancak bu sorulara asla tatmin edici bir yanıt verilemedi.

SEÇSİS bir Amerikan sistemine dayanıyor. İddialara göre Amerika, bu sistemi seçim sonuçlarını “kontrol altına almak” istediği ülkelere satıyor ama kendisi asla kullanmıyor!

Sonuçta da bu ülkenin desteklediği parti iktidar oluyor!

Nasıl işliyor?

SEÇSİS‘de bilgisayarlar arasındaki bağlantılarda internet, metronet (bireysel internet hizmeti) ve Adalet Bakanlığı‘na bağlı UYAP alt yapı sistemi kullanılıyor.

Türkiye‘deki internet ve IP tabanlı bağlantı hizmetlerinin alt yapısının tamamı Türk Telekom‘a ait...

Denetim hakkı ise hükümete bağlı çalışan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı‘nda...

Ancak bunların da tepesinde internetin ev sahibi ABD bulunuyor!

Yani Türk Telekom gerekli alt yapıyı sağlayınca... TİB görmezden gelince... ABD‘nin istediğini seçip istemediğini sandığa gömmesi işten bile değil!

Bizdeki 22 Temmuz seçimlerine gidelim:

İzmir Karşıyaka‘da sandık tutanakları ile Yüksek Seçim Kurulu‘nun verilerinin farklı olduğu MHP tarafından kanıtlandı.

Olay, YSK‘ya taşındı.

Yasaya göre YSK kararlarına itiraz edilemezdi, dava açılamazdı.

Böylece hilenin üstüne gidenler susturuldu ve olay kapatıldı.

Muhalefet uyanmalı!

Gezi Direnişi, halkın önemli bir bölümünün iktidara tepkili olduğunu gösteriyor. İktidar da her fırsatta, “Sandıkta görüşürüz” diyor!

İyi de seçmenlerin çok önemli bir bölümü artık seçimlere güvenmiyor ki...

Bu güvensizliğin nedeni ise sakıncalarını yukarıda anlatmaya çalıştığım SEÇSİS!

Tüm siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini, seçimlerin “SEÇSİS”in devreye sokulmadığı klasik yöntemlerle yapılmasını sağlamak için çalışmaya davet ediyorum.

Aksi takdirde demokrasiye duyulan güvenin gittikçe azalmasından endişe duyuyorum.

ASAP!

Bülent Arınç, Bursa‘da katıldığı sünnet düğününde Mehter Takımı‘nı görünce sevinip şunları söylemiş:

“Katıldığım bir tören Onuncu Yıl Marşı ile başladı. Asabım bozuldu. ‘Mehter varken niye onunla başlamıyoruz’ dedim.”

Mehter‘e elbette saygımız vardır; tarihi Osmanlı‘dan çok öncelere dayanır.

Ancak yıllardır bu devleti yöneten, bakanlık, Meclis Başkanlığı yapan ve halen Başbakan Yardımcısı olan bir kişinin Onuncu Yıl Marşı çalındı diye asabının bozulduğunu söylemesini anlayamıyor ve kendisini kınıyorum!

Cumhuriyet coşkusuyla dolu bir marşı “asap bozukluğu”na bahane eden Sayın Arınç; sözüm size:

Onuncu Yıl Marşı‘nı bile hazmedemeyenlerin, onlarca yıldır bu Cumhuriyet‘in en şerefli koltuklarında oturması da bizim asabımızı bozuyor...

Bir şey diyor muyuz?


GÜNÜN SORUSU

Prof. Dr. Erhan Erkut, Özyeğin Üniversitesi‘nin rektörüydü... Öğrencilerinden biri Gezi Direnişi sırasında gözaltına alındı. Erhan Hoca, öğrencisinin serbest bırakılması için üniversite avukatını devreye soktu. Sen misin sokan? Büyük bir baskıyla karşı karşıya kaldı ve görevinden istifa etti. Sorum, sırf bu yüzden bir bilim insanının istifasını isteyen Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyeti‘ne:

Ne oldu beyler, bayanlar? Kim, size nasıl bir baskı yaptı ki hocanızdan vazgeçtiniz?

Mustafa Mutlu - Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları