Tarih:
05.01.2013
Halka sorun!
Mustafa Mutlu, ''Dağdaki PKK'lıyla el sıkıştığınız anda, o PKK'lıların 30 yıldır öldürdüğü on binlerce vatandaşımızın ailesini dağa çıkarırsınız!''
İmralı’da ilginç şeyler oluyor. Önce devlet adına MİT Müsteşarı adaya gidip iki gün kaldı; sonra BDP’li Ayla Akat ve Ahmet Türk terörist başıyla görüştü.İktidar bağımlısı gazetelere ve televizyonlara göre de “çözüme ramak kaldı...”
İyi de nasıl olacak bu?
PKK’ya hangi tavizler verilecek?
***
Diyorlar ki, “Efendim, silahlarını bırakıp başka bir ülkeye gönderilecekler... Başka taviz yok.”
Külahıma anlatın siz onu!
Bunun olacağını söyleyen arkadaşlar ya PKK’yı hiç bilmiyorlar ya da bizi kandırıyorlar!
Çünkü PKK’lılar zaten istedikleri zaman istedikleri yere gidip yaşıyorlar...
Fransa, İngiltere, Almanya, Danimarka, İsveç, Rusya, İsviçre, Yunanistan, İtalya, Avusturya, Hollanda... “Dağdan izne gönderilmiş ya da emekli olmuş” teröristlerle dolu!
Silahı bırakması uygun görülen, bu ülkelere gidip “sığınmacı” kimliğini kapıyor; bir de maaşa bağlanıyor!
Sonra da oralarda uyuşturucu başta olmak üzere PKK’nın diğer işlerine bakıyor...
***
Sözüm “oldu bittici” arkadaşlara:
Daha önce de bir grup teröristi, kimseye sormadan sınır kapısına kurdurduğunuz özel mahkemelerle aklayıp, Türkiye’ye getirdiniz...
Sonuç ne oldu?
Büyük bir hayal kırıklığı!
Adamlar, aldıkları tavizin zaferini kutladılar, şovlarını yaptılar, kendilerine inanan kitleyi büyüttüler ve gittiler...
Siz ise yenildiğinizle kaldınız!
Çünkü daha en başta yanlış yapıyorsunuz:
Terör örgütüyle uzlaşmaya, anlaşmaya, el sıkışmaya çalışıyorsunuz!
Bu olmaz!
Diyorlar ki, “Bizden başka birçok ülke yaptı bunu... Biz de yaparız...”
Doğru yaparsınız...
Ancak... Dağdaki PKK’lıyla el sıkıştığınız anda, o PKK’lıların 30 yıldır öldürdüğü on binlerce vatandaşımızın annesini, babasını, oğlunu, kızını, kardeşini dağa çıkarırsınız!
Devletin yapmadığını, yapamadığını; onların yapmaya çalışmasına neden olursunuz!
“Uğruna can verilen devlet”e duyulan güveni sıfırlar; birkaç bin hainle barışmak için yüz binlerce “efe” yaratırsınız!
***
Peki, ne yapılmalı?
Çözüm çok basit: “Ne yapılmalı” sorusu halka sorulmalı... Kararı halk vermeli! En kısa zamanda bir referanduma gidilmeli...
Sorulacak soru çok basit:
PKK terörünün çözülmesi için aşağıdaki yöntemlerden hangisinin kullanılmasını istiyorsunuz:
a. Bölünelim.
b. Özerklik tanıyalım.
c. Özerklik tanımayalım ama dağdakileri affedelim; başta Apo olmak üzere cezaevinde bulunanların hepsini salıverelim.
d. Son PKK’lı teslim oluncaya kadar, kimseyle pazarlık yapmadan silahlı mücadeleyi artırarak sürdürelim. Demokratik önlemleri silahların gölgesi olmadan, özgür vicdanımızla alalım.
***
Her fırsatta “demokrasi, demokrasi” diye tutturan beyler:
Alın size dünyadaki en demokratik çözüm önerisi!
Kararı halka bırakın; sonra da o ne diyorsa gereğini yapın...
Halkın affetmediği teröristi siz affetseniz ne olur?
*****
02 Hacer!
AKP’li üç öğrenci milletvekili (Nejat Koçer, Derya Bakbak ve Halil Mazıcıoğlu) için devam şartını kaldıran ve ara sınavlardan muaf tutan Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Yavuz Coşkun, bu kez de AKP Gaziantep İl Yöneticisi Hacer Özil Kirişçi’yi kendisine danışman olarak atamış...
Kamuoyu onu “Biri Bizi Gözetliyor” adlı yarışmada “02 Hacer” olarak tanıyormuş...
CHP’li Muharrem İnce bu atamayla ilgili bir soru önergesi vermiş ve “Bu kişi hangi okulları bitirmiştir? Hangi hukuki dayanakla rektör danışmanı olarak görevlendirilmiştir? Bu kişiye ödenen ücret nedir? Şirketinin üniversiteye yaptığı işlere 200 bin TL ödendiği doğru mudur?” diye sormuş...
Ah be Muharrem İnce, ne kıskanç adammışsın sen...
Neden pişmiş aşa soğuk su katıyorsun?
Bırak; biraz da bu kızcağız malı götürsün!
*****
Günün sorusu
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, CHP’li Umut Oran’ın soru önergesini yanıtlarken, Balyoz davasında çok sayıda subayın mahkûm olmasına neden olan belgeleri tek tek çürütmüş... Sorum Balyoz savcılarına:
Yoksa Bakan Bey de mi darbeci?
*****
‘Ufuksuz Ufuk’ debeleniyor!
Geçen dönem bazı saf ve temiz Kadıköylülerin oylarıyla Meclis’e “umut” olarak giren ama BDP’yle ortak hareket edip bir yandan da AKP’ye stepnelik yapan Ufuk Uras, şimdi de Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi diye yeni bir parti kurmuş...
Bu yüzden televizyon televizyon dolaşıp, kandıracağı yeni saf vatandaşları arıyor...
Atatürk’ün katli için fetva veren Seyit Rıza’ya övgüler düzüp, aslında ne kadar dindar olduğunu, namaz kıldığını, bu yüzden dışlandığını, dedesinin tekkede imamlık yaptığını, annesinin babasının hacca gidip geldiğini anlatıyor!
Ve elbette tüm bunları yaparken “solculuğu” da kimselere bırakmıyor!
Peki; bu arkadaşa bu saatten sonra inanan çıkar mı?
Emin olun çıkar... Ama onun asıl hedefi başka:
Daha önce kurucusu olduğu ÖDP’lileri nasıl yüzüstü bırakıp kendi gemisini kurtarmaya soyunduysa; bu kez de yeni parti üzerinden AKP’ye atlamayı umuyor...
Bilirsiniz; AKP de sever bu “dinci solcuları...”
Alır; bir süre kullanır ve sonra kapının önüne koyar!
Kendisini tüketmiş bir sözde siyasetçiyi neden mi bu kadar ciddiye alıyorum?
Siz bir kez daha ciddiye almayın diye!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları