Tarih:
18.05.2013
Hollywood artık İslam yerine yeni bir hedef buldu
Mustafa Mutlu, 'O filmlerde anlatılan olaylar da yıllar sonra aynen yaşanır!'
Başbakan şu günlerde resmi bir ziyaret için ABD’de. Obama’yla görüştü ve ülkemizdeki “barış süreci” (!) ile ilgili gelişmeleri ilk ağızdan anlattı.Yani “büyük ağabey”e bilgi verdi; desteğini tazeledi.
Destek tazelenen bir başka konu da kuşkusuz Suriye başta olmak üzere “Orta Doğu politikası”ydı...
Ben bugün size, bu ziyarette asla konuşulmayan ama ABD’nin ısıtarak gündeme sürmeye çalıştığı eski bir “senaryo”dan söz edeceğim. Çünkü göreceksiniz bu senaryo çok yakında bütün dünyanın kilitlendiği en önemli konulardan biri olacak...
Hollywood devrede!
Bilirsiniz ABD yönetimi, dünya kamuoyunu yönlendirmek için onlarca yıldır Hollywood’u kullanır...
Hedefteki düşmanlar önce Hollywood senaristlerinin kulağına fısıldanır; onlar da o düşmanları aşağılayan ve karalayan, ABD’yi yücelten ve kutsayan senaryoları ardı ardına tedavüle sürer...
Vietnam’la, Çin’le, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’yle, Doğu Almanya’yla, Irak’la, Libya’yla, hatta eski Yugoslavya’yla ilgili onlarca filmin altında hep “Pentagon senaristleri”nin imzası vardır.
Pentagon, elbette Hollywood yapımcılarının bu hizmetini karşılıksız bırakmaz ve “Amerika’nın güvenliği ile ilgili” filmler için kesenin ağzını hep açık tutar.
Hatta öyle ki bazı filmlerin baştan aşağı Pentagon senaryosu olduğu bile söylenir...
O filmlerde anlatılan olaylar da yıllar sonra aynen yaşanır!
Örneğin gişe rekorları kıran Swordfish (Kılıçbalığı) adlı film, 11 Eylül saldırısından aylar önce çekilmişti ama neredeyse bire bir bu saldırıyı anlatıyordu!
Sonra hep buna benzer filmleri izledik...
Çünkü devir, Pentagon’un “İslamcı teröristlerle mücadele devri”ydi!
Teröristler değişti!
Hollywood bugünlerde hedefe eski bir düşmanı koydu:
Kuzey Kore!
Artık terör filmlerinin kötü kişileri bu ülkeden seçiliyor.
Bugünlerde ülkemizde de vizyonda olan “Olimpos düştü” isimli film bunlardan biri...
Filmde Olimpos denilen bir yer var; burası aslında Beyaz Saray...
Ancak “Olimpos’u düşürmeye çalışan teröristler” bu kez İslamcı değil, Kuzey Koreli.
Kuzey Koreli teröristler Beyaz Saray’ı silahlı çatışmayla ele geçiriyor.
Önce bir uçak aniden rota değiştirip Beyaz Saray’a yönleniyor, dikkat dağıtmak için aşağıya ateş açıyor, çıkan kargaşa sırasında halkın içinde sanki gezintiye çıkmış gibi davranan 50 kadar terörist ellerinde bombalar ve otomatik silahlarla Beyaz Saray’a saldırıyor. Güvenlik güçleri hazırlıksız yakalandığı için de teröristler kolaylıkla Beyaz Saray’ı işgal ediyor.
Sonrası tabii ki klasik Amerikan kahramanlık öyküsü...
Bugüne kadar buna benzer onlarca film izledik... Bu filmin tek farklı yanı, teröristlerin milliyeti...
Demek ki yakın bir gelecekte Kuzey Kore, ABD’nin açık hedefi olacak ve bütün dünya bu ülkeye yönelik askeri ve ekonomik yaptırımları konuşur hâle gelecek...
Bu yazı size fazlaca mı “senaryo” geldi...
Teveccühünüz!
Çünkü Pentagon ve Hollywood senaristlerinin yanında, “çırağın çırağı” bile olamayız!
GÜNÜN SORUSU
İçişleri Bakanlığı’nın Reyhanlı’daki patlamadan sonra yaptığı açıklamada ilginç bir ayrıntı vardı:
“Patlamayla ilgili 9 kişi gözaltında. Hepsi Türk.”
Sorum başka konularda “Türk” demeyi ırkçılık sayan iktidar yetkililerine:
Peki; neden Türk vatandaşı, Türkiyeli ya da Türkiye’den değil de “Türk?” Aralarında Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Boşnak olmadığını nereden biliyorsunuz? Neden sıra sadece kötü bir işe gelince “Türk” sözcüğünü büyük bir rahatlıkla kullanabiliyorsunuz? Bu ırkçılık olmuyor mu?
Biber gazı, bal gibi kimyasal silahtır!
Artık hayatımızın bir parçası hâline geldi biber gazı... Kimi nerede nasıl vuracağı hiç belli değil.
Örneğin polis, geride bıraktığımız hafta Ankara’da ve İstanbul’da, Reyhanlı’daki patlamayı protesto eden öğrencilere karşı acımasızca kullandı.
1 Mayıs’ta da iki kişinin kafatası, başlarına isabet eden gaz bombası yüzünden kırıldı.
Biber gazı dediğimiz şey aslında bir tür kimyasal silah... Bu nedenle tüm dünyada kullanım alanı çok dar tutuluyor. Ayrıca insanların üzerine değil, büyük kalabalıkları dağıtmak için etrafa atılıyor.
Gaz tüplerinin üzerinde “insan vücuduna yakın mesafede kullanmayınız, vücuda temas ettirmeyiniz” türü uyarılar da yer alıyor ama Türkiye’de buna kimse uymuyor!
Durup dururken nereden mi aklıma geldi bunları yazmak?
Günlerdir Suriye’de halka kimyasal bomba atıldığı konuşuluyor.
Başbakan Erdoğan, bu konuda Esad’ı açık açık suçladı... Kimyasal gaz kullanılmasını şiddetle kınadı.
Ancak kimse bizim ülkemizde her gün, her yerde doğrudan insanlara atılan gaz bombaları konusunda tek çift söz söylemiyor.
Tamam; biber gazı sonuçta bir sarin gazı değil ama o da kimyasal silah...
Başkaları kimyasal silah konusunda kınanırken, bizde bu kadar çok kullanılması ve kimsenin sesini çıkarmaması garip değil mi?
Mustafa Mutlu - Vatan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları