Tarih:
09.08.2013
İddianı kanıtla ‘Kara Adam...’
Mustafa Mutlu, ''Yeni Akit isimli 'şey'in tetikçisi Ali Karahasanoğlu, sık sık yaptığı gibi geçenlerde yine namlusunu bana doğrulttu.''
Her fırsatta aydınları, çağdaşları, Atatürkçüleri, laiklikten yana olanları hedef gösteren ve katledilmelerine, tutuklanmalarına, işten atılmalarına neden olan Yeni Akit isimli “şey”in tetikçisi Ali Karahasanoğlu, sık sık yaptığı gibi geçenlerde yine namlusunu bana doğrulttu.Medyadaki yazar kıyımını savunduğu “ihbarnamesinde” sıranın bana geldiğini öne sürdü!
İşten çıkarılan yazarların ismini tek tek vererek aslında bir “onur listesi” yaptığının, o isimleri yücelttiğinin farkına bile varmadı!
Büyük iftira!
Daha da önemlisi, bu isimlerin işsiz kalmasının nedeninin “yalan yazmak” olduğunu iddia etti... Ve bu cümleden sadece birkaç satır sonra, okurla dalga geçer gibi yalanların en büyüğünü söyledi:
Gezi Direnişi sırasında Adana’da göstericileri kovalarken köprüden düşerek ölen polisin, direnişçiler tarafından köprüden aşağıya atıldığını öne sürdü!
Kanıtı var mı?
İçişleri Bakanı’na, Emniyet Genel Müdürü’ne ve Adana Emniyet Müdürü’ne sesleniyorum:
Adana’da şehit olan polisimiz, Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu’nun iddia ettiği gibi, o köprüden göstericiler tarafından mı atıldı?
Eğer bu bilgi doğruysa, bunu neden daha önce kamuoyuyla paylaşmadınız?
Neden o polisin kardeşi bile kameraların karşısına geçip, “Abim, fazla mesai yüzünden uykusuzdu. O yüzden düştü” dedi?
Neden o polisin direnişçiler tarafından öldürüldüğüne dair tek bir MOBESE görüntüsü ya da “görgü tanığı” yok?
Eğer, bu “Kara Adam”ın yazdıkları doğru değilse...
Yani yanlışsa ya da yalansa...
Bu durumda kendisini “merkeze” aldırıp bu iddiayı neresinden uydurduğunu sormanız, “Söyle bakalım sen bu işi nereden biliyorsun aslan?” demeniz...
İnsanlara iftira attığı ve hem halkı, hem de polisi tahrik ettiği...
Adli bir olayın soruşturmasını çarpıtarak kafaları karıştırdığı için hakkında yasal işlem başlatmanız gerekmiyor mu?
Yoksa bu ülkede iktidarı eleştirmek suç da halka “Katil” demek serbest mi?
Kınan hazır!
Değmezsin ama hadi bir çift söz de sana söyleyeyim “Kara Adam...”
Gazeteciliğin temel koşulunun muhalefet etmek olduğunu duymuşsun ama yanlış anlamışsın!
Gazeteci her türlü “iktidara” muhalefet eder... Asla yandaş olmaz!
Bunun nedeni, toplum adına “hep daha iyi”yi istemekle görevli olmasıdır...
Sen ise kapılandığın o gazete benzeri şeyde, iktidarı bırakıp muhalefete muhalefet ediyorsun! Yetmiyor; isim vererek boy hedefi hâline getiriyorsun!
Ekmekle oynuyor, kul hakkı yiyorsun!
İşten atılırsam ilk işim sana bir kilo kına göndermek olacak “Kara Adam...”
Artık nerene yakacağına sen karar versin!
Sakın eline yakmaya kalkışma... Çünkü o ellerdeki lekeleri kapatmaya, benim göndereceğim kına bile yetmez!
GÜNÜN SORUSU
İşten atılmam için ikide bir patronuma öneride bulunan “Kara Adam”a üç sorum var:
Bir: Benim işimin derdi, seni neden bu kadar gerdi?
İki: Yoksa “yeni medya düzeni”nin dizaynırı sen misin?
Üç: İşten atılmalarından mutluluk duyduğun yazarların, aslında tirajlara hiçbir katkısı olmadığını iddia ederken, kendi gazetenin kaç sattığına bakmayı da akıl ettin mi?
Sadece sitem!
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin “Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi”ne göre bir gazeteci, meslek örgütleri dışında hiçbir partiye ya da derneğe üye olamaz.
Bu yüzden ben de tam 30 yıldır sadece TGC’nin üyesiyim.
Başka hiçbir örgüte üye olmadım; bunu aklıma bile getirmedin! Birer dönem “Balotaj Kurulu”nda ve “Yönetim Kurulu”nda çalıştım; üç yıl Genel Saymanlık görevini üstlendim.
Sonra da bu tür görevlerin sürekli el değiştirmesi gerektiğini düşündüğüm için aday olmadım.
Ölmem mi lazım?
Şimdi... Tek örgütüm olan TGC’nin yönetimindeki sevgili meslektaşlarıma sesleniyorum:
Aynı sıfatı taşımaktan utanç duyduğum bir Kara Adam, aylardır beni iktidara, polise, patronuma hedef gösteriyor...
Tutuklanmamı, işten atılmamı isteyen yazılar yazıyor!
Bu büyük saldırı karşısında beni yalnız bırakıyor, “göstermelik” de olsa tek satırlık bir açıklama bile yapmıyorsunuz...
Yoksa siz de jurnalciliği gazetecilikle karıştırmaya mı başladınız?
Medyadaki bu ispiyon düzenine karşı neden tavır almıyorsunuz?
Neden bu büyük saldırıyı Basın Senatosu’na götürüp, meslek ilkelerini ayaklar altına alan bu adamın en azından “kınanması”nı sağlamıyorsunuz?
Sizi harekete geçirmek için ille de öldürülmem mi gerekiyor dostlar?
Asla tehdit değil...
Lütfen söyleyin:
Siz bana böyle bir dönemde sahip çıkmayacaksınız, ben neden 30 yıldır, “Tek örgütüm TGC” diye övünüp duruyorum?
Eğer bu yazıyı da yok sayarsanız ben de en yakın arkadaşlarımın yer aldığı yönetiminizi yok sayacağım... Sakın yanlış anlamayın; bu, asla bir tehdit değil... Sadece sitem!
Mustafa Mutlu - Vatan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları