loading
close
SON DAKİKALAR

İki yumurta!

Mustafa Mutlu
Tarih: 23.07.2014

Mustafa Mutlu; Peki; suçları ne bu polislerin? Fethullah Gülen cemaatine hizmet etmek ve casusluk yapmak!

Polis dün Fethullah Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen meslektaşlarının evine baskın yaptı. Tıpkı onların bundan beş altı yıl önce bazı yurtseverlerin evine yaptığı gibi...

Sonra da çok sayıda polis gözaltına alındı. Yine onların gazetecileri, siyasetçileri, askerleri, hukukçuları gözaltına aldığı gibi...

Peki; suçları ne bu polislerin?

Fethullah Gülen cemaatine hizmet etmek ve casusluk yapmak!

Devlet içinde devlet kurmaya çalışmak...

Ve en önemlisi bunun için "silahlı güç" oluşturmak veya silah kullanmak!

Zaten operasyon da bu yüzden "polis"ten başlatılıyor...

Çünkü var olduğunu kimsenin yadsıyamayacağı örgütü, "silah"lı hale getiren en önemli kanıt, bu polisler!

***

Peki; dün polislerin evine baskın yapan diğer polisler, onların cemaatçi olduğunu zaten yıllardır bilmiyorlar mıydı?

Biliyorlardı elbette...

O zaman kızsalar bile bir şeyler söyleyemiyorlardı.

Çünkü amirleri de müdürleri de hatta bakanları da başbakanları da Fethullah Gülen'e saygıda kusur etmiyordu.

Teşkilatın tüm önemli koltuklarında bizzat iktidarın talimatıyla Gülenciler oturuyordu.

Bu, elbette sadece polis teşkilatı için değil, tüm kamu kurumları için geçerliydi.

Recep Tayyip Erdoğan hükümetleri, cemaati adeta "taşeron" olarak kullanıyordu.

Ergenekon'un, Balyoz'un ve diğer "özel" davaların hazırlık soruşturmalarını yürüten polislerin, savcıların, yargılamayı yapan mahkeme heyetinin tamamına yakını "cemaatçi"ydi ve Erdoğan bundan asla rahatsızlık duymuyordu!

***

Ancak ne zamanki iktidarla cemaat arasında bir "güç kavgası" başladı ve güçlenen cemaat elde ettikleriyle yetinmeyip çok daha fazlasını Erdoğan'dan talep eder hale geldi; işte o zaman kızılca kıyamet koptu.

Cemaatçi polislerin ve savcıların, iktidara boyun eğdirmek ve geri adım attırmak amacıyla açtığı 17 Aralık yolsuzluk dosyası, ters tepti!

Erdoğan, anında karşı hamlelerle emniyet ve adalet kadrolarında deyim yerindeyse tam bir "cadı avı"nı başlattı. Cemaatçi polisler ve yargı personeli önce pasif görevlere alındı, etkisizleştirildi; dünkü operasyonla da resmen bir "terör örgütü ve casusluk davası"nın sanıkları haline getirilmeye çalışılıyorlar.

***

Peki; bu iddialar ciddiye alınıp, o dava açılır mı?

Bir zamanlar masum insanlara devlet adına zulüm yapacak kadar güçlü olan bu adamlar, bir çırpıda harcanıverirler mi?

Yanıtım, evet!

Çünkü kullanma süreleri bitti, raf ömürleri tükendi.

Silivri'de boşalan koğuşları şimdi onların doldurması an meselesi...

Ancak onların yanında asla "halk" olmayacak...

Cezaevinin dışında nöbet çadırı kurulmayacak...

Duruşmalarına on binler koşmayacak!

Çünkü en az bugün kendilerini içeri attıranlar kadar kirliler...

En büyük şansları ne biliyor musunuz?

***

Kısacası durum şu:

İki yumurta tokuştu; biri kırıldı...

Darısı diğerinin başına!

ETME-BULMA!

Cemaate yönelik soruşturma, hiç kuşkunuz olmasın ki dünkü baskınlarla sınırlı kalmayacak...

Çünkü daha bunun Emniyet Genel Müdürlüğü ayağı var, hakimler ve savcılar ayağı var...

Siyaset, medya, Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT ayakları var!

Elbette finansman ve dış ilişkiler ayakları var!

Başbakan da dünkü konuşmasında zaten "Başka alanlara da sıçrayabilir" diyerek bunun mesajını verdi.

Hani bir zamanlar üç haftada bir yeni bir Ergenekon operasyonuyla uyanmaya alışmıştık ya... İşte; o baskınları yapanların başına şimdi aynı şey geliyor.

Ne demişler; etme bulma dünyası!

GÜNÜN SORUSU

Dün evinde arama yapılan eski İstanbul Emiyeti Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı'nın bir gün önce yazdığı "Havada operasyon kokusu var" başlıklı mektup, dünkü operasyonun Gülenciler'e günler önceden sızdırıldığını gösteriyor. Sorum basit:

Kim o köstebek?

YARDIM VE YATAKLIK SUÇU!

Hatırlarsınız, Başbakan Erdoğan, Ergenekon Davası için "Ben bu davanın savcısıyım" demişti.

Aradan yıllar geçti; çok sayıda insan cezaevinde öldü, Başbakan bu davalardaki sorumluluğu "paralel devlet" dediği F Tipi Örgüt'e attı...

Şimdi de bu örgüt hakkında açılması muhtemel davanın "savcılığına" soyunuyor olmalı ki dünkü grup toplantısında hiç çekinmeden "Operasyonların başka alanlara sıçrayabileceğini" söyleyiverdi.

Kimse de ona, "Sen nereden biliyorsun? Sana bu operasyonlar hakkında bilgi verilmesi ne kadar doğal? Sen polis şefi misin?" demedi, diyemedi.

***

Biliyorum; kimse dikkate almayacak ama sırf tarihe not düşmek için yazıyorum:

Evet; F Tipi Örgüt kesinlikle masum değildir.

Ancak onu böylesine güçlendiren, devletin kritik noktalarına bizzat yerleştiren ve iki yıl öncesine kadar saygıda kusur etmeyen Başbakan Erdoğan başta olmak üzere AKP kadrolarıdır.

F Tipi Örgüt üyelerinin yargılanacakları her suçun "yardımcısı ve yatakçısı" onlardır.

Bu da böyle biline!

GÜNÜN İSYANI

İsrailli akademisyen Dr. Mordechai Kedar, Filistinlileri kast ederek, "Teröristleri caydıracak tek şey, annelerine veya kız kardeşlerine tecavüz etmektir" demiş... İsyanım bu alçağa:

Sana o "doktor!" unvanını verenin hiçbir işi yolunda gitmesin!

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları