Tarih:
23.05.2014
Kartvizite gerek yok!
Mustafa Mutlu; O yöneticinin kartvizitinde “diktatör” yazmasına gerek yoktur! Çünkü kartvizitinde yazan şey ne olursa olsun, alnında yazan şey budur!
Başbakan dün TOBB Genel Kurulu’nda konuşurken, kendisini dinleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu göstermiş ve şunları söylemiş:“Bu ülkenin başbakanına ‘Diktatör’ ifadesini kullananlar var. Karşımda oturuyor. Diktatörün olduğu ülkede bunu yapamazsın.”
Sonra da Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını beklemeden çekip gitmiş!
***
AKP yandaşları son zamanlarda bu sözü çok fazla söyler oldular:
“Erdoğan diktatör olsaydı; siz bu eleştirileri yapabilir miydiniz?”
Bunu söyleyince yüzümüze bakıyorlar, bizi nasıl da köşeye sıkıştırdıklarını düşünerek çok mutlu oluyorlar.
Oysa kafaları azıcık çalışsa, “Diktatörün olduğu ülkede gerçekler söylenmez” diye bir şeyin olmadığını kendileri de görecekler ama; nerede!
Söylenir arkadaşlar; söylenir...
Sizin çok anlayacağınız bir konu değil ama... Diktatörün zulmüne karşın, onurlu yazarlar, çizerler, gerçek aydınlar, sanatçılar, bilim insanları asla pes etmez, yılmaz...
Ödeyecekleri bedel ne olursa olsun, avazları çıktığınca “Sen diktatörsün” diye bağırırlar...
Sonra da... “Demokrasi kahramanı” olurlar!
Çünkü ya öldürülürler ya tutuklanırlar ya sürgün edilirler ya da işsiz, aç bırakılırlar!
Kimi zaman da bizzat o diktatör tarafından azgın yandaşlara hedef gösterilip linç ettirilirler!
***
Bir ülkede ne kadar çok sıradan kişi için “kahraman” yakıştırması yapılıyorsa, o ülkede demokrasi o kadar yok demektir.
Bakın bizim ülkemize:
Hayatında “kahramanlığı” rüyasında bile göremeyecek gazeteciler, sivil toplum örgütü yöneticileri, hukukçular, askerler, sadece biraz “dik durdukları” için, yukarıda saydığım bedellerden birini ya da birkaçını ödemek zorunda kaldılar.
Yani istemeye, istemeye kahraman olmaya zorlandılar!
***
Sıralayalım:
Bir ülkenin en tepe yöneticisi “Ben diktatör olsaydım” diye başlayan cümleler kuruyorsa...
Karşısındakini dinlemeye bile gerek görmüyorsa...
Yanında yüzlerce kişilik koruma ordusu olmadan tuvalete dahi gidemiyorsa...
Ülkede onun sesinden başka ses duyulmuyorsa...
Her dediği kanun, her yaptığı içtihat oluyorsa...
Ağzını açtığında tehditten, hakaretten ve kinden başka bir şey saçmıyorsa...
Kendisine; hem de çivi bile çakmanın yasak olduğu bir yerde, üç bloklu, bin odalı saray yaptırıyorsa...
Mahkeme kararlarını elinin tersiyle itip bildiğini okuyorsa...
Sokakta sesini çıkaranı vurduyorsa...
O yöneticinin kartvizitinde “diktatör” yazmasına gerek yoktur!
Çünkü kartvizitinde yazan şey ne olursa olsun, alnında yazan şey budur!
UĞUR!
Göstericilerle çatışan polis, dün Okmeydanı’nda göz göre göre büyük bir suç daha işledi.
Cenaze töreni için Okmeydanı Cemevi’ne giden Beyoğlu Belediyesi’nin 30 yaşındaki çalışanı Uğur Kurt, “akrep” isimli polis aracından sıkılan gerçek mermiyle ağzından vuruldu.
Görgü tanıklarına göre Uğur Kurt’u vuran polis, hedef alarak ateş etti!
***
Berkin Elvan’ı ve diğer Gezi şehitlerini öldüren polisleri bir yıldır bulamayan (!) Emniyet Genel Müdürü’nün, Uğur Kurt’u vuran manyağı adalet önüne çıkaracağına ihtimal bile vermiyorum.
Umarım yanılırım!
GÜNÜN SORUSU
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Soma maden faciasındaki sorumluluğunu anımsatarak, “İstifa edecek misiniz?” diyen gazeteciye, “İşin kolayına kaçıyorsunuz” demiş... Sorum kendisine:
Bu yanıtla asıl siz kolaya kaçmış olmuyor musunuz?
OLİGARŞİNİN VEKİLLERİ!
Meclis’te grubu bulunan tüm partilerin Soma’daki maden kazasıyla ilgili olarak verdikleri soru önergeleri, birleştirilerek önceki gün Genel Kurul’da sözüm ona görüşüldü.
Görüşmelere katılan vekil sayısı 78’de kaldı.
Oysa sadece CHP ve MHP’liler gelse, sayı 183’ü bulacaktı...
Ancak ne üzücüdür ki onlar da Soma’da olan biteni dinlemeye, öğrenmeye ya da sorgulamaya tenezzül etmedi.
Kimi misafirlerine Meclis lokantasında devlet kesesinden ucuz yemek ısmarlamayı, kimi de kuliste laklak etmeyi seçti.
Hepimiz biliyoruz; suç onlarda değil, onları “milletvekilliğine” layık gören parti oligarşilerinde...
GÜNÜN İSYANI!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan’ın Soma’yı ziyareti sırasında bir protestocuyu yumrukladığı iddiasının gerçek dışı olduğunu söylemiş. İsyanım kendisine:
Başbakan o protestocuya nasıl davrandıysa, ilk karşılaşmamızda ben de “sana” öyle davranacağım. Kabul mü?
NOT: Yarın Kocaeli’ndeyim. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Uluslararası Fuar Merkezi’nde altıncısını düzenlediği Kitap Fuarı’nda, Kırmızı Kedi Yayınevi’nin standında kitaplarımı imzalayacağım. Kocaeli ve çevresindeki tüm dostları beklerim.
Mustafa Mutlu - Aydınlık
Göstericilerle çatışan polis, dün Okmeydanı’nda göz göre göre büyük bir suç daha işledi.
Cenaze töreni için Okmeydanı Cemevi’ne giden Beyoğlu Belediyesi’nin 30 yaşındaki çalışanı Uğur Kurt, “akrep” isimli polis aracından sıkılan gerçek mermiyle ağzından vuruldu.
Görgü tanıklarına göre Uğur Kurt’u vuran polis, hedef alarak ateş etti!
***
Berkin Elvan’ı ve diğer Gezi şehitlerini öldüren polisleri bir yıldır bulamayan (!) Emniyet Genel Müdürü’nün, Uğur Kurt’u vuran manyağı adalet önüne çıkaracağına ihtimal bile vermiyorum.
Umarım yanılırım!
GÜNÜN SORUSU
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Soma maden faciasındaki sorumluluğunu anımsatarak, “İstifa edecek misiniz?” diyen gazeteciye, “İşin kolayına kaçıyorsunuz” demiş... Sorum kendisine:
Bu yanıtla asıl siz kolaya kaçmış olmuyor musunuz?
OLİGARŞİNİN VEKİLLERİ!
Meclis’te grubu bulunan tüm partilerin Soma’daki maden kazasıyla ilgili olarak verdikleri soru önergeleri, birleştirilerek önceki gün Genel Kurul’da sözüm ona görüşüldü.
Görüşmelere katılan vekil sayısı 78’de kaldı.
Oysa sadece CHP ve MHP’liler gelse, sayı 183’ü bulacaktı...
Ancak ne üzücüdür ki onlar da Soma’da olan biteni dinlemeye, öğrenmeye ya da sorgulamaya tenezzül etmedi.
Kimi misafirlerine Meclis lokantasında devlet kesesinden ucuz yemek ısmarlamayı, kimi de kuliste laklak etmeyi seçti.
Hepimiz biliyoruz; suç onlarda değil, onları “milletvekilliğine” layık gören parti oligarşilerinde...
GÜNÜN İSYANI!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan’ın Soma’yı ziyareti sırasında bir protestocuyu yumrukladığı iddiasının gerçek dışı olduğunu söylemiş. İsyanım kendisine:
Başbakan o protestocuya nasıl davrandıysa, ilk karşılaşmamızda ben de “sana” öyle davranacağım. Kabul mü?
NOT: Yarın Kocaeli’ndeyim. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Uluslararası Fuar Merkezi’nde altıncısını düzenlediği Kitap Fuarı’nda, Kırmızı Kedi Yayınevi’nin standında kitaplarımı imzalayacağım. Kocaeli ve çevresindeki tüm dostları beklerim.
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları