loading
close
SON DAKİKALAR

Kemal Bey, Devlet Bey, Huber’in işgali, sizi ilgilendirmiyor mu?

Mustafa Mutlu
Tarih: 14.11.2014

Mustafa Mutlu; Hadi; AKP’liler bu işgali görmezden geliyorlar; ne de olsa Abdullah Bey kendilerinden (!) biri...

Günlerdir Cumhurbaşkanlığı’na ait Tarabya’daki Huber Köşkü’nün önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından yaklaşık üç aydır işgal edildiğini yazıp duruyorum.
Beyefendi ve ailesi yasalara aykırı bir şekilde Köşk’ü boşaltmadıkları gibi bir de yaptıkları masrafı halka ödetmeye devam ediyor...
Hadi; AKP’liler bu işgali görmezden geliyorlar; ne de olsa Abdullah Bey kendilerinden (!) biri...
İyi de Meclis’teki CHP’ye, MHP’ye, HDP’ye ve Meclis dışındaki diğer partilere ne demeli?
Sanki bu ülkenin partisi değil hiçbiri...
Ya da Huber Köşkü, Türkiye’de değil de Finlandiya’da...
***
Kemal Bey, Devlet Bey; lütfen yanıt verin:
Bırakın evinizi... Ankara’daki Genel Merkez binalarınızın bir odası... Ya da il, ilçe temsilcilikleriniz, öyle üç ay falan değil; sadece iki günlüğüne işgal edilmiş olsaydı; ne yapardınız?
O işgalciyi kolundan tutup da dışarıya atar mıydınız, atmaz mıydınız?
Eğer yanıtınız, “Kimse bizim binalarımızı işgal edemez, haddini bildiririz” ise... Ki; öyle olmalı...
O zaman, halkın malı olan Cumhurbaşkanlığı konutunun işgal edilmesine neden aldırmıyorsunuz?
Neden itiraz etmiyor, ayıplamıyor, kınamıyor, Meclis gündemine getirmiyorsunuz?
Yoksa sırf sizin gibi “ayrıcalıklı politikacı sınıfı”ndan olduğu için, Abdullah Gül’e torpil mi yapıyorsunuz?
***
İlle de demokrasisinin gelişmiş olması gerekmez; bu işgal, bizim dışımızda herhangi bir ülkede olsaydı kıyamet kopardı.
İşgali yapan kişi ve ailesi halk içine çıkamaz hale gelirdi.
İşgal ettikleri Köşk’ün elektriği, suyu, telefonu kesilir, kanalizasyonu kapatılırdı.
Kapısında polis ve tahliye ekipleri bekler; televizyonlar kesintisiz canlı yayına geçerdi.
Bizde ise olan belli:
Her gün ben yazıyorum.
Arada bir Emin Çölaşan sorguluyor...
Bir kez Yılmaz Özdil “Ce-e” deyip gitti.
Sonra...
Sonrası aynı!
Bir zamanlar eşinin “türbanı” için Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayet eden “ileri demokrat” Abdullah Bey, bu kez “demokrasi”ye, “görev süresinin bitmesi”ne, yasalara, geleneklere, etiğe falan aldırmıyor...
Paşa dedesinden kalmış gibi Huber’i terk etmiyor!
İktidar susuyor, muhalefet susuyor, yargı susuyor, emniyet susuyor, medya susuyor, sivil toplum örgütleri susuyor!
Bu saltanat rejimine de “ileri demokrasi” deniyor!
Alın o ileri demokrasinizi...
Huber’in önünden denize atın!
Çünkü son kullanım tarihi bitmiştir...
Artık “devr-i saltanat” geçerlidir!
“Tiz bu satırları yazıp duran gafilin kellesi vurula...”
ÖZÜR!
PKK sempatizanlığıyla bilinen CHP’li Sezgin Tanrıkulu, önceki gece Penguen kanalına çıkmış... Dincilerin laik medyadaki “Truva Atı” olan Ahmet Hakan’ın programında aynen şunları söylemiş:
“CHP Genel Başkan Yardımcısı’yım. Dersim’de yaşananlardan dolayı bin kere özür diliyorum. Acı duyan, ölen, sürgün edilen her insandan CHP adına da özür diliyorum!”
***
Bir: O ilimizin adı Dersim değil, Tunceli...
İki: Tunceli’de bastırılan, dinci ve ırkçı bir ayaklanma...
Üç: Tanrıkulu, bu konuda özür dileme görevini, partinin yetkili organlarından mı aldı; yoksa oturma organından mı uydurdu?
GÜNÜN SORUSU
Dün okudum: Çin işi seks oyuncağı “şişme bebek”in en fazla talep gördüğü dördüncü ülke, Türkiye olmuş... Bu bebeklerin en çok satıldığı iller de yıllardır her seçimi AKP’nin açık arayla kazandığı İç Anadolu’daymış... Sorum ortaya:
Bu haberi nasıl yorumlayacağız?
TARHAN’IN PARTİSİNE DAİR!
Önceki Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin, 23 yıldır üyesi bulunduğu CHP’den dün istifa etti.
İstifa mektubunda özetle şunları söyledi:
“Türkiye’yi değiştirmek isteyen güçlerin, CHP’yi işgal ettiğini görmekten üzüntü duymaktayım. Atatürk’e ‘Kefere Kemal’ diye hakaret edenlerin cirit attığı ve yönetici konumuna getirildiği partimiz, Atatürk ilkelerinden uzaklaştırılmış, Altı Ok’u yeniden yorumlama cüretini gösteren yöneticiler tarafından işgal edilmiştir. Altı Ok’a inanan halkımıza umut olamayan bu anlayış hakaret niteliğindedir ve kabul edilemez.”
***
Peki; Mustafa Bey bundan sonra ne yapacak?
Sordum, öğrendim:
Emine Ülker Tarhan’ın ve Türker Ertürk’ün önderliğini yaptıkları yeni bir partinin kuruluş çalışmalarına katılacak...
İyi niyetli olduklarını biliyorum.
Hiçbirinin yurtseverliğinden zerrece endişem yok.
İçtenliğimi bildikleri için beni yanlış anlamayacaklarına inanmak istiyorum:
Lütfen Kemalist güçler olarak bölünmeye değil, birleşmeye yönelik adımlar attığınıza emin olun. Yoksa 2015 seçimlerinde hiçbir şekilde kazanma şansı olmayan AKP’yi, yine kendi ellerimizle iktidar yaparız. Yani... Bugün atılacak her yanlış adım, ülkeyi bölmek ve din devletine dönüştürmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olur.
GÜNÜN İSYANI
TOKİ, Tunceli’nin Çemişgezek İlçesi’nde, aylık toplam aile geliri 2 bin 600 lirayı geçmeyen yoksul vatandaşlar için ev yapmış... Gelin görün ki bu evlerin ilk alıcılarından biri, AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş ve AKP’nin bazı zengin il yöneticileri olmuş... İsyanım TOKİ’ye:
15 bin lira maaşlı milletvekili ve toprak ağası partililer; aylık gelirlerinin 2 bin 600 liradan az olduğunu nasıl kanıtladılar? Yoksak kurallar onlar için geçerli değil mi?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları